Dükkana şöyle bir bakınca "İşte bu aradığım yer." dedim kendi kendime. Dükkanın sahibine dönüp bi' göz attım. Yaşına göre oldukça atletik ve yapılı duruyordu. Burayı artık emekliliğe ayrılmak için satmaya karar vermiş. Bende bu dükkanı hayatıma yeni bi' başlangıç yapmak için alıyorum. Parasını ödeyip,anahtarı aldım.Dükkan ara sokakta oldukça şirin duruyordu. Kapıyı yavaşça açtım.Berbat bi' koku çarptı yüzüme.Kendimi eski günlerimde olduğu gibi kadavra inceliyorum sandım. Kapıyı açık bırakıp kaldırıma oturdum.Sokaktan geçen insanlara göz attım. Gazete dağıtan bi' çocuk ve spor yapan bi' kadından başka kimse yoktu. İnsanlara göz gezdirirken,ince ,masum bir ses ile irkildim. Gazete satan çocuk bana gazete uzatmış, "50 cent " diyordu.Gülümseyip gazeteyi satın aldım.Yine bir birine sataşan siyasetçilerden başka bir şey yoktu. Gazeteye biraz daha göz gezdirip,dükkana girdim.Sanırım buranın iyi bir temizliğe ihtiyacı vardı. Temizlik şirketinden 3 elaman isteyip,adresi verdim.1 saate kadar orada olacaklarını söyledi telefonun diğer ucundaki kadın.Kapıyı açık bıraktığımı onlar gelince temizliğe başlamalarını belirttim. Bende bu sürede siparişlerimi alabilirdim. Burayı hem kitap hemde hoş çörekler satan bir yere dönüştürmeyi düşünüyordum.Bu düşünceler kafamda dolaşırken telefonum titredi. Arayan Gale'di.Açar açmaz telefonu;
"Merhaba 3 çörek ve Seks Pozisyonları adlı kitabı istiyorum."dedi. Sonrasında kahkaha attı.
"Sanırım bunun için bi' kaç gün bekleyeceksin." dedim.
"Ben beklerim dostum fakat yanımda ki tatlı bayanlar bekleyemez bence." dedi sonrasında kıkırdadı.
"Onları bırakıp,bana yardım etmeye gelir misiniz ekselansları ?" diye sordum.
"Tabi ki hayır." dedi ardından telefonu yüzüme kapattı.Gale ile üniversiteden beri arkadaşız.Babası oldukça zengin olduğu için çalışmak yerine kadınlarla yatıyordu.Oldukça yakışıklı olduğunu söylemezsem haksızlık ederim.Konuşurken yol çabuk geçmiş olacak ki ,siparişlerimi alacağım yere vardım.Arabayı boş bi' park yerine yerleştirip içeriye girdim.Faturamı gösterdim.Kasiyer genç patronunun gözüne girmek istermişcesine ayağa kalkıp malzemeleri hızla hazırladı.Arabaya yüklememe yardımcı oldu.Saate baktım,gece hiç uyumamıştım.Arabanın içinde biraz uyuklamaktan zarar gelmez düşüncesiyle gözlerimi kapattım.
.................
Uyandığımda saat epey geç olmuştu.Sanırım temizlikçiler dükkanı temizlemiş beni bekliyorlardı. Dükkana doğru sürdüm arabayı,oraya vardığımda toparlanıyordu ekip.Arabadan indim içeriye göz attım.Gerçekten oldukça iyi bir iş başarmışlardı. Paralarını ödeyip kolileri içeriye taşıdım.Neyse ki eski dükkan sahibi benim için raflar ve dolaplar bırakmıştı. Kitapları ve çörekleri özenerek dizdim.Patlamış lambayı değiştirdim.Başlangıç olarak gayet iyi duruyordu.Bugünlük bu kadarı yeterli diye iç geçirip,bir kaç sokak ötede yeni satın aldığım evime doğru yola koyuldum.Fakat arabayı almadığım için kendime oldukça kızdım çünkü bir süre sonra yağmur yağmaya başladı. Ayakkabımın içine suyun girdiğini hissederek -en nefret ettiğim durumlardan biridir.- yürüdüm.Yağmur hızlandıkça bende koşmaya başladım.Ardından arkamdan "Hey Bayım ! " diye seslendi çekici bi' ses tonu.Arkamı döndüm."Bu yağmurda böyle yürümemelisiniz." diyerek elinde ki şemsiyeyi bana da tuttu. Utana,sıkıla "Teşekkür ederim." dedim ve yürümeye koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖREK,KİTAP VE AŞK
Teen FictionBazen hayatınızı neyin değiştireceğini tahmin bile edemezsiniz..