BÖLÜM 15

202 14 2
                                    

"Babamı nereden tanıyorsun ?" diye sordu. Bildiklerimin hepsini Jes'e anlattım. Hafiften gözleri doldu. Babasını çok sevdiği belliydi. Babası haklı çıktığı için eminim ki şu an pişmanlık duygusunu iliklerine kadar hissediyordur. 
"Bizi barıştırabilir misin?" diye sordu.Hafiften gülümsedim.
"O zaten bunu istiyor, sadece senin bir adım atmanı bekliyor. Tim konusunda çok haklıydı,keşke dinleseydin." dedim.
"Tim yalnızca beni etkilemişti. Nasıl bilebilirdim ki böyle olacağını. Her neyse,yarın bu işi halledelim mi ? Bugün biraz dinlenmem gerek." dedi.
" Tabi,yarın buraya gel. Sonra babanın yanına gideriz. İçini rahat tut." dedim. Yine yüzüme ufak bir öpücük kondurup ,gitti.

......................................


Çoktan uyanmış,Jes'i bekliyordum. Her kadın gibi geç kalmaya bayılıyor olsa gerek,hâlâ gelmemişti. Beklemekten sıkılmaya başlamıştım ki,-sanırım beklememin nedeni buydu- çok güzel hazırlanmıştı. Ruju,gözlüğü,küpeleri.. en ufak ayrıntısına kadar özendiği belliydi. Bende en şık smokinimi giymiştim. Hazırdık,koluma girdi ve kiliseye doğru ilerledik. Ona yapması gerekenleri anlattım. Ağlamamasını istedim. Bu makyaj akmamalıydı. Çok tatlı gözüküyordu. Aslında babasıyla barıştıkları için moralim oldukça bozuktu çünkü papazın kızıyla sanırım bir ilişkim olamazdı. Bu ihanet olarak algılanabilirdi. Bu düşüncelerimi kilise çanı böldü. Derin bir nefes aldı Jes ve içeriye girdik. Rahat bir yer bulup oturduk. Papaz konuşmaya başlamıştı. Jes'in gözleri dolmuştu ve titriyordu. Elini tutup cesaretlendirmeye çalıştım. Papaz henüz bizi fark etmemişti. Bizi görmemesi daha iyiydi. Bu;programın bozulması ve onca dindar insanın onu eleştirmesi demekti. Bir süre sonra konuşma bitmiş,çoğu kişi dağılmıştı. Yine bir kısım dindar,papazı tebrik ediyordu. Son kişide çıktıktan sonra papazın yanına gidip,onu tebrik ettim;
"Yine çok iyiydin." dedim,gülümseyerek.
"Merhaba delikanlı,teşekkür ederim. Seni buraya hangi rüzgar attı ? Pek sık gelmezdin." diye sordu.
"Beni buraya rüzgarın attığını pek söyleyemem. Beni buraya atan,sanırım bi' papatya." diye karşılık verdim.
"Anlayamadım ?" dedi. Soru soran gözlerle. Arkasına bakmasını istedim. Papatya desenli elbisesini giyen Jes'i görünce  dengesini kaybeder gibi oldu. Jes ağlıyordu. Jes'e kaş göz işareti yaptım fakat bana bakmadı bile. Papazın omuzları düştü. Kollarını açtı. Jes hızla koşup sarıldı. Kabul ediyorum benimde gözlerim doldu. Cebimden sigarı çıkarıp;
"İçmek serbest,değil mi ? " dedim. Jes ağlamaklı bir gülümseme ile ;
"Babam tam bir içicidir. Bence kimse yokken sürekli içiyordur,senin içmene bir şey demez." dedi. Sigaramı yakıp kapıya doğru yürüdüm. Omzumu kapıya dayayıp sigaranın dumanını ağzımda tutup usulca üflüyordum.  Jes yanıma gelip;
"Her şey için teşekkürler. Hayatıma iyiki girdin. Çok iyi bir dostsun sen." dedi. Bu "dost" kelimesine sinir oluyordum.
"Ah önemli değil. Yapmam gerekeni yaptım." dedim.
"Senden ufak bir ricam daha var. Şey,Tim'den ayrılınca işsiz kaldım . Yeni bir iş bulana kadar,senin yanında çalışsam olur mu ? Bak istemezsen anlarım. Benim için çok iyilik yaptın,haddimi aşmış olabilirim." dedi.
"Genelde 10.00 gibi açıyoruz. Haftada 2 gün tatilin var. Yarın başlıyorsun. Geç kalırsan,geç çıkarsın." dedim,sert bir patron gibi.
"Peki patron." diye karşılık verdi.

ÇÖREK,KİTAP VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin