BÖLÜM 8

137 19 2
                                    

Çoktan eve gelmiş yataklarımıza girmiştik. Evde artık başka birilerinin olması çok farklı bir durumdu. Bugün kendime vakit ayırmıştım ve dükkanı açmamıştım. Tabelama göz atma gereği bile duymamıştım. Yarın erkenden gidip dükkanı açmalıydım. Sanki annemin sesini duyar gibi oldum. Kulağıma fısıldıyordu sanki ;

"Yarın erken uyanmak istiyorsan,erken uyumalısın prensim." der gibiydi.

"Tamam anne." diye yanıt verdim ve usulca uykuya daldım.

.........................

"Gale hadi uyan dostum. " diyerek aynı zamanda dürtüyordum. 

"İş konusunda anlaşırken maddelerin içinde erkenden uyanmak yoktu dostum." dedi ve kalktı. Hazırlanmasını bekledim. Ardından dükkana doğru yürümeye koyulduk. Dükkanın önüne vardığımızda arabamı fark ettim. Eğer biraz daha burada kalırsa hurdaya dönecekti fakat kullanmak nedense içimden hiç gelmiyordu. Ardından tabelaya göz attım. Mükemmel gözüküyordu. "Küçük Mucizeler Dükkanı". Okuyunca içim bi' garip oldu. Son eksiğimde tamamlanmıştı. Dükkana girdiğimde kitaplar hâlâ yerlerde dağınık durumdaydı. Alıp gelişi güzel dizdim. Gale kasaya geçti. Bir süre sonra her zamanki saatinde çocuklarını okula bırakan anne geldi. Yine her zaman gibi her çocuğuna çörek aldı. Bahşişi bıraktı ve çıktı. Bu kadını seviyordum. Bana annemi hatırlatıyordu. İnsanlar işine giderken bana uğrayıp sabah kahvaltılarını yapıyorlardı. Fiyatlar uygun olduğu için genç çiftler bile burayı tercih ediyordu. Gale ortama uyum sağlamıştı bile. Sanki uzun bir süredir burada çalışıyormuş gibi hareket ediyordu.

Saatler geçti ,bugün biraz geç kapatmayı düşünüyordum. Gale oldukça yorulmuştu. İlk iş günü olduğundan anahtarı verip eve yollamayı düşündüm.

"Gale hadi sen git. Al bu da anahtarlar. İstersen arabayıda al.Ben biraz geç kapatacağım." dedim.

"Buna çok ihtiyacım vardı,teşekkürler. Araba sende kalsın.İyi çalışmalar." deyip çıktı. Gale çıktıktan bir kaç saniye sonra  yaşlı bir çift gelip ,torunlarına gittiklerini ve benden en renkli çöreklerden bir paket hazırlamamı istedi. Özenerek hazırladım. Hesabı söylediğimde elini cebine atan yaşlı adam parasının olmadığını farketti. Paralarını evde unutmuşlardı. Onlarda paketi bırakıp gitmek istediler;

"Genç adam sanırım bu paketi bırakmalıyız,paramı evde unutmuş olmalıyım." dedi.

"Hey,önemli değil gerçekten,buyrun. Lütfen. Zaten bütün gün fazladan bahşiş aldım." dedim gülümseyerek. Biraz utanmış olsalarda teşekkür edip,borçlarını yarın ödeyeceklerini söylediler. Onlar çıktıktan 5 dakika sonra içeriye Jes girdi;

"Selam Paul." dedi. Konuşmak istemiyordum ama cevap vermekten başka çarem yoktu.

"Selam." dedim.

"Bu saate kadar neden açık bıraktın dükkanı,beklediğin özel birileri mi var?" diye sordu.

"Hayır." diyerek kestirme bir cevap verdim. Gözleri kitaplığa takıldı.

"Ben böyle dizmemiştim bunları." dedi ve ardından düzenlemeye başladı.

"Karışma onlara." diye karşı çıktım.

"Kes sesini." dedi şakayla karışık.

"Burası benim,ve benim düzenim. Lütfen bırakır mısın?" diye istekte bulundum. Bir yandan kitapları düzenleyip ;

"Bak geçen gün olanlar için üzgünüm. Yani nasıl bilebilirdim ki erkek arkadaşımın yemek hazırladığını." diye sitem etti.

"İlgilenmiyorum." dedim,bana keskin bir bakış attı. Ardından kasanın arkasına gelip beni itti. Paket çıkarıp bir kaç çörek doldurdu. Kahve hazırladı.

"İstersen ben yapabilirim." dedim ama duymamazlıktan geldi. Hepsini bir pakete doldurduktan sonra;

"Hadi çıkıyoruz." dedi.

"Anlayamadım ? " diye sordum.

"Çıkıyoruzun nesini anlamadın Paul ? " diye kızarmışcasına yanıtladı sorumu.

"Bugün geç kapat.." cümlemi bitiremeden parmağını dudağama kondurdu. İçimde patlamalar oluşmaya başladı sanki. Terlemeye başladım. Zorlukla konuşmaya çalıştım ;

"Tamam çıkalım." dedim.  Bu kız beni öldürüyordu. Beni kendine aşık ettiği kadar tahrikte ediyordu.

"Seni kapıda bekliyorum" dedi ve çıktı. "Geliyorum balkabağım." diye mırıldandım. 

ÇÖREK,KİTAP VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin