"S.12:Dünyasal faaliyetteki bu değişimler ne zaman başlayacak?
C.12:Güney denizlerinde ilk depremler meydana geldiğinde (diğer bir deyişle Güney Pasifik, şüphesiz) ve kutuplarda ya da Akdeniz'de ve Aetna bölgesi (Etna) gibi yerlerde alt-üst oluşlar meydana geldiğinde. Böylece her şeyin başlamış olduğunu anlayacağız." Tufan Öncesi Atlantis - (Son Bölüm:Atlantis'in Gölgesi Sayfa:148) Edgar CAYCE "Kâhin"-Dünyanın iklimi hızla değişiyor, buna göre yaşam da değişecek, Paris'te düzenlenecek iklim konferansında atmosferi kirleten, karbon gazı salınımının en büyük sorumlusu ABD ve Çin...
-Alerji vakaları son zamanlarda artış gösterdi, hava sıcaklığındaki dengesizlik, bitki örtüsünün azalması, özellikle büyük şehirlerde yaşayanları olumsuz etkiliyor...
-Televizyonun sesini kısar mısın biraz?!
Evet canım dinliyorum seni, vazgeç derim, adam seni ciddiye almıyor bile... Ne zaman dönecek? Endonezya'da ne yapıyor ki? Ben yine de konuş derim... Tamam canım, öpüyorum, haber ver mutlaka! Ok söylerim, görüşürüz tatlım!
Tanrım! Bence dünya yok oluyor ve gidecek başka bir yer yok... Alerji ilacını aldın mı yine hapşırık nöbetlerin başladı!
-Arayan kimdi?
-Nesrin, ilacını aldın mı?
-Evet aldım, Nesrin ne diyor?
-Ne desin, Martin yine yurtdışındaymış, bebek babasız büyüyor diye delirmiş
-İyi de bunu biliyordu, kendisi de bebek olmasa Martin'le olurdu
-Aynı şeyi ben de söyledim, yine de çocuk hasta, Nesrin'in yalnız kalması hoş değil
-Ne için gitmiş ki
-Off ne bileyim, galiba oralardaki anormal sıcaklık artışı ve kuraklıkla ile ilgili haber yapacakmış, insanlar kitleler halinde göç ediyorlar biliyorsun
-İyi ya adam işini yapıyor, birileri para kazanmalı değil mi hayatım?
-Duygusuzsun
-Hayır realistim
-Siz erkekler hep böylesiniz işte, Nesrinin şu an çalışamıyor olması onun suçu değil
-Martin iyi biri, ailesine bakıyor ve para kazanmaya çalışıyor
-Bunu sen mi söylüyorsun?! Martin'den nefret edersin
-Evet kıl herifin teki ama adam işini yapıyor
-Tamam tamam ben hazırlanıp çıkıyorum, ne giysem acaba
-Yine başladık
-Havanın Aralık ayında 25 derece olması benim suçum değil, sabah üşüyorum, öğlen yanıyorum, akşamları da donuyorum. Sence bu normal mi? Sıcaklık sürekli değiştiği için insanlar hasta...Ayy sana neden açıklama yapıyorsam... Kahven hazır! Mutfaktan alabilirsin! Ben de hemen çıkıyorum!
-Tamam, ben de az sonra çıkacağım, arabayı almasam da sen bıraksan?
-Geç kalırım
-Ok akşam görüşürüz o halde
-Tamam canım
-Öpmeden çıkma
-Geldim bile, azgınlık yapmadan öp, geç kalıyorum
-Seni seviyorum Özlem
-Ben de seni seviyorum koca göbekli Erkan
Özlem hızla evden çıkıp arabasına yöneldi, kasvetli ve ılık hava yüzüne çarptı. Ceketini çıkarıp arabanın arka koltuğuna attı.
-Öff bunaldım şimdiden, bu nasıl hava ya!
Özlem aceleyle yola koyuldu, Erkan da soğumuş Türk Kahvesi'ni bitirip hemen evden çıktı;
-Trafiğe takılmasam bari diye fısıldadı
Radyoyu açtı,
"-FED'in faiz kararı sonrası dolar tırmanışa geçti! Merkez bankası döviz satış kararı aldı..."
-Yine mi yaa! Yine mi...Kanal değiştirelim bakalım
"-Ekvator bölgesinde yaşanan yeni bir salgından etkilenenler anlatıyor;
-Önce arkadaşımda farkettim, saçları azalmaya başladı, sonra gözlerinde bir tuhaflık farkettim
-Ne gibi?
-Gözleri kararmaya başladı
-Nasıl yani?
-Göz rengi diyorum, kahverengiydi, tamamı siyah olmaya başladı
-Aniden mi?
-Hayır, zamanla oldu galiba, o da öyle diyor, burası çok sıcak...
-Evet öyle
-Son soru, doktorlar ne diyor?
-Anlayamamışlar, günlerdir test yapıyorlar, arkadaşım ben iyiyim bırakmıyorlar diyor, başkaları da varmış
-Kaç kişi?
-Ne bileyim? Çok var dedi arkadaşım, dünden beri görüşemiyoruz, görüştürmüyorlar. Kardeşim gibidir, merak ediyorum. Bulaşıcı diyorlar, ya bende de olursa diye korkuyorum
-Neden görüştürmediler peki
-Bilmiyorum, umarım kötü bir şey yoktur...
Buna benzer vakalara Endonezya, Uganda, Kenya ve Kolombiya'da da rastlandığı gelen bilgiler arasında, yaşanan sağlık sorununun salgın olup olmadığı araştırılıyor, tıp dünyası konuyla ilgili araştırmaların devam ettiğine dair bilgiler paylaşsa da bazı ülkeler, ne olduğu anlaşılana kadar, tedbir olarak vatandaşlarına bu ülkelere gitmemelerini ve o ülkelerden gelenleri geri göndereceklerini açıkladı...
-Allah Allah... Ne ki bu? Deyip hemen dikiz aynasına baktı Erkan,
-Evet ya, bizim de saçlar gidiyor galiba... Serdar kel kaldı diye bana gıcıklık yapıyor ama hala yakışıklıyım be! Saçlar da daha formunda... Hehehe...
Ya ben bunun gözlerine bir dikkat edeyim onun da saçlar çabuk döküldü gibi geliyor bana... Yok ya, zaten azdı herifin saçları
Acı bir korna sesiyle irkildi Erkan, arkasından hızla gelen arabayı farketmemişti, ciddi bir kazadan kıl payı kurtuldular...
Sollarken adamın sanki avazı çıktığı kadar bağırdığını, bir seyden kaçar gibi araba kullandığını düşündü...
-Tabi küfür eder şerefsiz, deli gibi kullanıyor arabayı...Ben de dalgınım galiba, neyse az kaldı... Müdürün keyfi yerindedir umarım, hiç çekilmiyor artık...
İstanbul'da trafik çekilmez oldu, her saat nasıl trafik olabiliyor? Hayret bir şey...
İtalya'da yaşanan 6.5 büyüklüğündeki deprem panik yarattı, üst üste yaşanan depremler sonrası halk endişeyle sokaklarda sabahladı...
Ne sık oldu yahu? Diye sorguladı hafızasını Erkan, daha yeni bir deprem olmamış mıydı? İlginç...Dünya depremlerle sallanıyor, Yeni Zelanda'da yaşanan 7.8 büyüklüğündeki deprem sonrası tsunami alarmı verildi... Son gelen haberlere göre deniz iki metre karadan çekildi... Diğer bir deyişle kara iki metre yükseldi...
-Neler oluyor yahu?
Uzmanlarla olası İstanbul depremini konuştuk...
Özlem; fenalık geldi ya valla fenalık geldi... Müzik gerek diye söylenip play tuşuna dokundu; Let the Sunshine çalmaya başladı... Nesrin sık sık aradığı için gelen telefonu o sandı
-Evet tatlım?
-Tatlım?
Gelen erkek sesinin ofisteki pek hoşlanmadığı Harun olduğunu anladı, telefondaki kinayeli ve bas ses devam etti...
-Toplantıya yarım saat var, zamanında burada olacaksın sanırım
-10 dakika sonra oradayım
-İlginç, bu kez 20 dakika önce geleceksin yani
-Harun, hava bunaltıcı... Ultra bunaltmadan konuya gelir misin?
-Hiç sadece vaktinde burada olacağından emin olmak istedim
-İyi ya varmak üzereyim öğrendin, başka bir şey?
-Madem erken geliyorsun, kahve alır mısın diye soracaktım
-Americano mu?
-Evet lütfen, ekstra shot
-Ok kapatıyorum
-Son not
-Evet?!
-Selin de toplantıda olacak
-Ne?!
-Neyse kapatıyorum
-Iyh..Tamam kapat geldim zaten
İğreniyorum bunların tezgahlarından, ne işi var onun toplantıda yaa?!
...
Erkan neşeyle odaya girdi;
-Naber Serdar? Rüzgara karşı mı yürüdün? Saçlar çok havalı, hehehee
-Bir gün de şu espriyi yapma be abi
-Ne var ya, asabi oldun iyice sen
-Evet bugünlerde canım sıkkın
-Farkındayım abi, n'oluyo?
-Ülke bok gibi Erkan, uzayda mı yaşıyorsun Allah aşkına? Sen de kaç gündür söyleniyorsun herkes delirdi bu ülkede, gitsek mi ne yapsak diye
-Doğru da, politik biraz... Hoş işler de pek iyi değil bu aralar...
-Eee moral vermeler ne oldu müdür? Hemen bet'e bağladın bak
-Bırak be oğlum, metropol sıkıntıları bunlar... Güney'e yerleşelim geyikleri hep yapılır, sonunda klişe muhabbet... Evet neler oluyor?
-Mutsuzum abi, sebepsiz... Etrafımda mutlu bir Allah'ın kulu da yok... Hep böyle miydi hatırlamıyorum bile
-Oha! Oğlum depresyon bu
-İçmem o hapları, üstüme gelme
-Doktora git diyecektim
-O da çekirdek çitle geçer diyecek değil mi? Dayayacak hapları
-Ne var oğlum herkes içiyor şimdi
-Evet herkesin kafası güzel, tecavüz, cinayet bildiğin süper mutlu durumdayız
-Yeter ama ya, beni de bozma şimdi... Haydi neşelen, senin hatun geliyor bugün
-Yapma!
-Aynen birader, topla kendini... İşi alalım ajans için önemli, senin için de önemli... Hatun gayet sana yürüyor...
-Evet abi, şaşırıyorum. Açıktan öyle...
-Kadın amazon oğlum
-Ter bastı şerefsizim
-Sıcaktandır, camı aç biraz, 1 saate burada olurlar, Levent-Maslak arası çok zaman almaz, daha bile erken gelebilirler
-Ok, sunumu ne yaptın?
-Hazır
-Tamam, ya bu arada saç ektirsem mi harbiden?
-Yok be oğlum, taktın... Kazıtsana kafayı daha karizmatik olur... Hatunlar kel heriflere bayılıyor, biraz da sakal... Aslanım benim be! Müdür nerede?
-Barut gibi
-Haydi ya
-Biraz önce geldi burnundan soluyor
-Nesi var bu günlerde, çok öfkeli
-Bilmiyorum, sürekli böyle
-Çekilmez şimdi
-İşi alırsak yatışır, durumlar gergin biliyorsun
-Evet biliyorum da, neyse
-Hazır mısınız beyler? Müdürün sesiyle irkildi ikisi de, kaşları çatık ama zoraki moral vermeye çalışır haldeydi
-Bomba gibiyiz dedi Serdar
-İmha olmayın da, ben toplantıda yokum
Erkan da;
-Neden? Siz olmadan nasıl olacak? diye araya girdi
-Size güveniyorum, patron çağırdı, çok önemli dedi. Siz halledersiniz, göreyim sizi
-Tamamdır dediler şaşkın şaşkın
...
Selin;
-Özlem, kilo mu aldın sanki derken yüzünde yamuk bir tebessüm oldu
-Hayır aksine zayıfladım Selincim, hayırdır? Bu toplantı senin konun değil neden katılmaya karar verdin?
-Benim değil Harun'un fikriydi, olsan iyi olur dedi... Hedefler de konuşulacakmış
-Genel müdür yok ki, hedefler onun olacağı toplantıda kararlaştırılacaktı, dünden bugüne ne değişti?.. Harun?
-Bir şey değişmedi, diğer markalar toplantıya sadece marka müdürleri olacak şekilde geliyor, konu bu ve sen bu şirketin marka pazarlamasının başındasın, Selin de finans departmanında direktör yardımcısı, Elisabeth gelemiyor
-Sebep?
-Raporlu
-Aaa! Nesi var?
Selin araya girdi
-Gözlerinde problem var, sürekli akıyor ve kaşınıyor
-Alerji işte! Erkan'da da benzer durumlar var...Herkes etkileniyor, havadan bence
-Sanmam, doktor ilaç vermiş ama retinada beklenmedik bir şey var demiş
-Ne gibi?
-Bilmiyorum o kadarını, gerisini kendisine sorar öğrenirsin
-Pekala, herkes geldi
-Haydi başlayalım dedi Harun