MERHABA YABANCI

394 16 0
                                    

"Dost başa düşman ayağa bakar"
Türk Atasözü

-Hoşgeldin
-Teşekkür ederim, hoşbuldum
-Nasıl geçti günün?
-Sansasyonel, sıkıcı ama ayni zamanda çok heyecanlı... Aslında Elisabeth'e üzüldüm biraz
-İlginç bir kombinasyon, nesi var Elisabeth'in?
-Ekvator sendromu dedikleri şey varmış
-Yapma yaa! Ama bulaşıcı değil miydi o? Yakınlaşmasaydın!
-Hayır değilmiş, doktorlar kesin bir dille bulaşıcı degil demişler
-Doktorlar derken?
-Bir oda dolusuydular dedi Elisabeth, çok korkmuştu ağlıyordu bugün
-Haydi ya! Senin despot Elisabeth
-Deme öyle disiplinli sadece ayrıca senin kadar işkolik değil
-Konu bana geldiğine göre kutlama yapıyoruz diye durumu kurtarsak? Yıpratmasan mesela beni deyip sırıttı Erkan
-Off tamam tamam, ne yapayım üzüldüm haline, yine de o güçlüdür halleder nasılsa
-Çok mantıklısın
-Sen mi söylüyorsun bunu?
-Ne var? Bir kere de ben söyledim
Garson siparişlerini almak üzere gelip bekledi
-Hoşgeldiniz dedi mesafeli ses tonuyla, sonra başını hafifçe eğdi
-Sonra gelmemi ister misiniz diye ekledi
-Yok pardon siparişimiz hazır zaten dedi Özlem
-Her zamankinden mi diye sordu garson
-Evet ama her zaman siparişimizi diğer arkadaşınız alırdı dedi Erkan
-Bu akşam ben size servis yapacağım, ismim Ali... Kendisi diğer grupla ilgileniyor dedi kalabalık bir grubu göstererek
-Tamam, o halde bu akşam değişiklik yapalım ne içelim?
-Size özel bir şarabım var, ilk günkü gibi Chardonnay nasıl olur?
-Aa evet... İlk gün?
-Restorana geldiğiniz ilk gün içmiştiniz, yıllar içinde ne zaman özel bir şey olsa istersiniz, yoksa daha özel bir içecek mi tercih edersiniz?
-Müşterileriniz hakkında ne kadar çok şey biliyorsunuz dedi Özlem
-Elbette ama sadece özel müşterilerimiz hakkındakileri dedi garson
-Bravo dedi Erkan üstelik siz bize hiç servis yapmadınız
-Evet yapmadım ama mekan benim
-Ne kadar hoş dedi Özlem
-Teşekkür ederiz dedi Erkan
-Rica ederim, sanırım hoş bir Fransız şarabı günün yorgunluğunu alacaktır, kırmızı yada beyaz?
-Kırmızı dedi ikisi birden
-Teşekkür ederim dedi Ali
-Ee? Neler oldu anlat dedi Özlem
...

-Bir rüya gördüm dedi Deniz
-Nasıl bir rüya bu? Seni bir hayli etkilemiş olmalı. Anlatmazsın böyle şeyler, hatta sevmezsin dedi Jessie
-Evet sevmem, kontrol edemediğimi hissettiğim hiç bir şeyi sevmiyorum dedi Deniz MoMA'da Andy Warhol'un meşhur Mao çalışmasına bakarken
-En çok bunu seviyorsun
-Hayır bunu, bu gereksiz büyüklüğünü ve renklendirilmiş faşizmi sevmiyorum
-Warhol mu faşist?!
-Hayır çalışma şekli öyle, seri üretim her şey tek tip olmakla ilgili, halbuki sanat bir baş kaldırıdır
-Aman Tanrım!
-Sordun, söylüyorum... Diğer yandan Warhol elbette bir asi, yaptıkları, yaşamı... Eserleri de öyle, hiç şüphesiz... Ama beni ilgilendiren fabrikasyon bir ürün haline gelen yapıtları
-O halde bütün ekolleri böylelikle faşist ilan edebiliriz... Bütün akımlar yada mesela...Hollanda ekolü gibi yada diğerleri...
-Hayır sanırım öyle diyemeyiz... Her neyse yorgunum ve açım sanırım bu yüzden gerildim... Afedersin
-Hayır, gayet iyisin... Ama evet sanırım açsın ve buranın restoranında her zaman güzel yemekler olur... Ben ısmarlıyorum
-Geçen defa da sen ısmarlamıştın, bu defa benden
-Israr ediyorum
-Pekala, sonra bir kadeh içkiye ne dersin? En azından onu ben ısmarlayayım...
-Asla hayır demeyeceğim ve seni bu kadar huzursuz eden rüyanı da dinlemek istiyorum
-Hayır demeyeceğini biliyorum dedi gülerek Deniz ve evet birine anlatsam iyi olacak
-İyi bir dinleyiciyim bilirsin, ben de sana gördüğüm rüyayı anlatırım kendini yalnız hissetmezsin
-Sen en iyisisin, şimdi de ben merak ettim neler görüyorsun rüyalarında tatlı adam
-Hayatımı bu kadar güzel bir kadınla geçirdiğim için olsa gerek rüyalarımda bedel ödüyor olabilirim
-Hayır! Sen en iyisine layıksın
-Kötünün demi?
-Elbette hayır! Uğraşma benimle... Tanrım açım...
-Önden buyurun güzel bayan
-Teşekkürler dedi Deniz Jessie'yi öperken
...

GEZGİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin