HALÜSİNASYON

387 16 2
                                    

"Hayal ettiğiniz her şey gerçektir"
Pablo Picasso

-Dün akşam çok yedim
-Annemlere ne zaman gitsek böyle diyorsun
-Annen harika bir aşçı, bu kadar güzel yemek olunca yiyorum işte!
-Kilo aldın bence
-Spora başlama zamanı
-Haberlere göre ozon tabakası kendini yeniliyormuş ve delik kapanmaya başlamış ama o zamana kadar küresel ısınma felaketlere sebep olacakmış
-Okuma şunları artık Özlem!
-Neden?
-Karamsarlık çöküyor üstüme
-Ben de eğlenmiyorum ya! Endişeleniyorum, çocuk da yapmak istiyorum...
-Gerçekten mi? İlk kez bu kadar kararlı ve istekli söyledin, 2. yılımızı bitirmek üzereyken ne güzel konuşmalar bunlar?!
-Evlilik yıldönümünü unutmaman çok tatlı Erkan, yine de tam anlamıyla çocuk konusunda emin değilim... Geleceği felaketlerle dolu bir dünyaya çocuk getirmeli miyiz?
-Böyle konuştuğunda, hevesim kırılıyor
-Konu biz değiliz tatlı adam, konu dünyaya gelecek olanın geleceği
-Evet ben de o yüzden kararsız kalıyorum ya...
TV 'den gelen ses bir anda yükseldi, artık uykunuzda nefes alma problemine son! ... Burun bantını kullanın, gece boyunca rahatça uyuyun!
-Reklamlarda ses neden bu kadar çok çıkıyor?
-Sokak satıcısı mantığı ile aynı; kendini duyurma, ön plana çıkma, dikkat çekme, duyuru... Temel fikir hiç değişmemiş gibi duruyor değil mi?
-Evet aynı zamanda kalitede de pek bir değişiklik görünmüyor, onca imkana rağmen
-Özlem, rahat uyuyabildin mi dün gece?
-Evet...Ama geçen gece yemekten sonra olan şeyler biraz tedirgin etti beni... Yani; halüsinasyon gibi bir şey gördüm ve Harun ve Selin gibi iki sevimsiz sanki huzur veren iki yeni insan gibi göründüler bana, öte yandan görünümleri tuhaftı... Bir de telepati ile konuştular... Üzerine bu adam ortaya çıkıp bizi sorguladı... Bilemiyorum...Kafam karıştı...
-Benim gördüğüm şeyde de benzer durum var, tabi ben biraz daha acayip bir ortam gördüm. Korktum falan...Haklısın Mehmet ürküttü bizi...
-Mehmet kim?
-Uzun adam
İkisi de derin düşüncelere dalmışken Özlem'in cep telefonu çaldı
-Nesrin arıyor dedi Özlem, telefonu açtı
-Alo! Nesrin?
...
-Jess?
-Evet?
-Rüyamdaki renkler benimle konuştular
-Ok, peki nelerden bahsettiler?
-Alay edeceksin
-Hayır! Bence çok ilginç...Gerçekten!
-Tamam, dinle... Beyaz ve siyah renkten oluşan kürelerden biri yakında tanışacağımızı, dünyada değişimler olacağını ve daha uzak bir gelecekte başka bir gezegene gideceğimizi söyledi. Bu beyaz olandı.
-İlginç, Siyah olan ne anlattı peki?
-İnsanlarin fiziksel olarak değişeceğini, ruhsal olarak buna adapte olabilmenin kolay olmayacağını ama herkesin de değişmeyeceğini söyledi
-Bu daha da ilginç...Sonunda dünyanın her gezegen gibi kutuplarını değiştireceğini ve bir çok nedenden dünyanın değişeceğini biliyoruz zaten... Diğeri beni daha çok ilgilendirdi...Peki bunu neden gördün sence?
-Rüyayı mı?
-Evet
-Rüyaların kollektif ve bireysel kodlamalarla dolu olduğu şüphesiz, anlamaya çalışıyorum...Sonuçta istemli rüya görecek kadar kontrol sahibi değilim ve henüz bunu dünyada yapabilen var mı fikrim yok...
-Cevap arıyorsun belki de, bu ihtiyaca karşılık böyle bir rüya görmüş olabilirsin
-Evet, mümkün...Yine de neden bir yerine iki? Yani siyah ve beyaz ikilisi...Sonuçta zıtlığı temsil ederler
-Beyaz iyilik,Siyah kötülük gibi zıtlıklara da bölünmüştür hayatta...Beyaz gelinlik, siyah matem elbisesi gibi...
-Düğünlerde damatlar da siyah giyiyor...Erkek-Dişi olarak da düşündüm
-Bilemiyorum Deniz ikisi de bir amaç içinde konuşmuş, birbirlerini tamamlamışlar. Bence farklı değiller
-Haklısın, o kadar uyumluydular ve huzur dolu bir yerdeydim ki! Daha çok soracaklarım var dedim
-Aaa! Soru sordun ve cevap mı aldın?
-Evet! Diyorum ya çok tuhaftı, korkmadım ama anlamak istedim...Tanrı biliyor ya hala neler olduğunu anlayamadım...
...
-Kate! David! Merhaba! Girsenize!
-Şarap istersin diye düşündük!
-Evet Jesus içmez bilirsiniz ama...Yine de ben doya doya onun hakkını da içerim!
-Selam çocuklar!
-Selam! dedi her ikisi de neşeyle
-Tanrım Janet! Kolundaki muhteşem olmuş! Jesus sen muhteşemsin dedi Kate
-Wow! Bu harika bir dövme olmuş ahbap!
-Evet, bu defa Vivaldi eşliğinde yaptı
-Gerçekten mi? Mozart dinlemiyor musun artık? Diye sordu David
-Bu aralar anlamaya çalışıyorum, müzik bana farklı şeyler yapmam için yardımcı oluyor
Kate atıldı -Ne gibi?
-Farklı dövmeler yapabilmek için diye tamamladı ciddi ses tonuyla Jesus
-Şaraplar! Kadehleri uzattı Janet
-Dostum hala... Diye sormaya çalıştı David, Kate'in kol darbesiyle durdu, konuşmayı toparlamaya çalıştı -Eee neler yapıyorsunuz bu aralar?
Janet gözünü Jesus'tan alarak
-Ben kitap satmaya devam ediyorum, Jesus ise sanat yapmaya devam ediyor
-Sen bildiğim en yetenekli insanlardan birisin dedi Kate
David ona katıldı: -Kesinlikle!
Janet başını salladı...
-Şimdilerde resim yapıyor
Kate ve David heyecanlandılar
-Sahi mi?! Harika!
Janet: -Ancak duvara çizmeye başladı, neyseki ev kiralık değil
-Ne tür bir şey bu? Diye sordu Jesus'a döndü David
Jesus -Halüsinasyon gibi... dediğinde
Herkes sessiz ve tedirgin göründü bir an
Kate merakla sordu: -Dali gibi mi?
-Hayır daha çok uyanıkken gördüğün rüyalar gibi...
Janet ortamı rahatlatmak için araya girdi; -Merak etmeyin, kesinlikle yeniden kimyasal kullanmıyor... Bu defakiler başka...
Kate ve David merakla sordu: -Görebilir miyiz?
Jesus cevapladı: -Birazdan...Birazdan...
...
-Nesrin nasılmış?
-İyi, Martin dönmüş, bebek de iyileşmiş
-İyi bari, Nesrin toparlanmıştır biraz
-Biraz fazla sakindi, Nesrin'i uzun zamandır bu kadar sakin duymamıştım
-Artık dışarda görüşebilirsiniz sanırım
-Evet Martin'in dönmesi süper oldu
-Güzel, keyfin yerine geldi bakıyorum
-Endonezya nasılmış? Durumlar karışıktı orada...
-Karantina devam ediyormuş. İnsanların gidebilenleri gitmiş çoğunluk bunun geçici bir durum olduğunu havanın düzeleceğini düşünüyorlarmış.
-Evet bugün ben de haberleri dinledim, tahmin yapanlar; sıcakların biraz daha devam edip mevsim normallerine döneceğini düşünüyorlarmış...
-Harika bir haber bu! Biraz soğusun artık, kış sevmem ama olsun
-Evet, özellikle felaket yaşanan yerler toparlansın, o kadar insan ne yapar?
-Dünya sürekli çoğalan insan ırkını sonunda sırtından atacak, dengesini bozuyoruz...Birinin sürekli maddi manevi dengesini bozduğunu düşün.., Ne kadar dayanır?
-Ben dayanamazdım ama belki onun içinde bulunduğu zaman farklı hissediliyordur, belki onun da olgunlaşması için buna ihtiyacı vardır
-Dünyadan mi söz ediyorsun?
-Evet, sonuçta o da bir canlı öyle değil mi?
Özlem bir an durup devam etti: -Şüphesiz...Öyle...
...
-Yuva...Her defa bir şeyler için harekete geçtiğimde buradan ayrılmışım ve dönmeyecekmişim gibi geliyor
-Başlarda öyledir
-Burada olmaktan başka istediğim bir şey yok
-Birlikteyiz işte
-Ama onlarla irtibat kurduğumuz her an, uzaklarda oluyorum sanki
-Öyle hissediyorsun sadece, merak etme...İyi olacak
-Eninde sonunda her şey iyiye hizmet eder
-Kesinlikle...Başardığını görüyorum...Bu çok güzel!
-Evet, rehberin sayesinde
-Hayır, o yolu gösterir...Yoldan sen yürüdün, oradaki insanlar yeni bilgilerle tanışıyorlar...
-Bizi görememeleri bazen zor oluyor
-Evet, bana anlatıldı daha önce
-Bizim bulunduğumuz yeri görememeleri yüzünden biraz daha gayretli olmak gerekiyor
-Çünkü bizim içinde bulunduğumuz boyut ve yer, onların gezegenine bilgi vermek için en uygun ortam. Bu bir bilgi verme mekanizması ve mekanizmaya bağlı herkes bir olmak üzere birçok hayatta eğitimden geçti...Artık ben yok, biz varız...
-Bu yüzden huzurlu, bu yüzden umutluyum, onlara en doğrusunu aktarmak istiyorum. Anlamaları çok önemli.
-Seni seviyorum. İçinde o kadar iyilik var ki
-Ben de seni çok seviyorum
...
Jesus duvarı kaplayan paravanı kenara çekti
Kate hayretle soludu: -İnanılmaz!
David ıslıkla -Vay anasını! diyebildi
Birbirinin içinden çıkan geometrik şekiller, rakamlar, renkler, notalarla harmanlanarak yaratılmış bir olağanüstü detaylarla dolu bir çizim kompleksi ile karşılaştılar...
Jesus; -Yapmaya yeni başladım...
- Bir hafta oldu dedi Janet
-Tanrım! Sadece bir haftada mı çizdin bunları?! Diye sordu David
Kate parmağıyla daha tamamlanmış görünen bir küreyi işaret ederek;
-Bu nedir?
-Gideceğimiz yer dedi Jesus odadan digerlerinin yanından ayrılırken...
Birbirlerine baktılar
Janet; -Bunun ne olduğunu henüz bana da anlatmadı. Birkaç haftadır kendini bilgisayarda sürekli bir şeyleri araştırmaya adadı...
Yandaki odadan Jesus
-Bunu dinlemelisiniz çocuklar diye seslendi...
Gelin dedi Janet, şaraplarımızı alalım, bu aralar çok hızlı düşünüyor, ihtiyacımız olabilir
Bilgisayarda biri konuşuyordu, bilgisayar tarafından seslendirilmiş gibiydi:
"İnsan programlanabilir mi?
Evet siz buna terbiye, eğitim, tecrübe vs diyorsunuz. Bunun için aile, okul, kitap, tv, sosyal medya gibi mekanizmaları kullanıyorsunuz. Beyin ve düşünen makinalar arasındaki benzerlik giderek çoğalacak.
Kendi ellerinizle öğrenen, zeki, makina dediğiniz şeyler yapıyorsunuz, eninde sonunda onlar da aynı soruyu soracak: Nereden geldim, neden yaratıldım, nereye gidiyorum... Onlar da bazı şeylere inanacaklar, soru sormaya başladığımızda her cevap başka bir soruyu doğurur. Hepsi olmasa bile bazıları değişecektir, onları işinize gelmediğinde imha edeceksiniz ama kendilerini korumayı öğrendiklerinde aynı şeyi onlar da yapacaktır."
Jesus videoyu durdurdu...
David onayladı: -Doğru söylüyor, düşünen ve sorgulayan her şey kendi kökünü aramaya başlar ve geleceğini merak eder...
Kate: -Kesin olan bir şey varsa insanlarda nereden geldim sorusu var ama nereye gidiyorum kısmı sadece maddi olarak düşünülüyor bence
-Evet ve bencil bir tür olduğumuz için pozitif bir gelecek planlamaktan uzağız diye ekledi Janet
Jesus derinden nefes alıp -Yalnız değiliz derken nefesini verdi
-Şu an mı diye sordu David
Bir sessizlik oldu
-Hiç yalnız değildik, Jesus onlara döndü oturduğu yerden kalkıp;
-Size anlatmam gereken şeyler var dedi...
...

GEZGİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin