SIR

394 13 2
                                    

"Tek bir kelime, bize, karşımızdakinin akıllı mı, aptal mı olduğunu gösterir."
Konfiçyus

-Bunun için endişelenmene gerek yok, herkes akıllı telefon kullanıyor. Hepsinin kamerası var. Onlar bizim gözümüz
-Sonunda farkedecekler, kimse o kadar aptal değildir
-Ama kafası karışan her insan, kendinden şüphe eder. Önce bırak kafaları karışsın onlar anlayana kadar, bizim onlarla işimiz bitmiş olacak
-Peki, öyle olsun. Yine de zeki insanlar. Diğerleri özellikle kafası iyi çalışanları seçiyor
-Bazen zeki insanlar daha çabuk kanarlar, kontrol edemedikleri alana girdiğinde herkes tedirgin olur ve bocalar. Bu durumda devreye girip, bizim inanmalarını istediğimiz şeye onları inandırmamız gerekiyor... Çok hızlı bir şekilde...
-Daha ne kadar bekleriz?
-Acelen mi var? Sanki yapılacak daha önemli bir işin varmış gibi... Sayemde hapisten kıçını kurtaralı iki hafta oldu, bir haftadır da bir çanta dolusu para için çalışıyorsun. Mızmızlanmayı kes, yemeğini ye... İçkini iç...
Üçüncü lafa karıştı
-Bu işin sonu nereye varıyor? Bazen iyi bir şey yapmadığımızı düşünüyorum, tamam senin peşine takılıp iyi para verecekler diye bu konserve kutusu gibi yerde biraz yaramazlık yapıyoruz ama suça bulaşmamış iyi insanların hayatlarına müdahale ediyoruz gibi geliyor. Kendimi röntgenci gibi hissediyorum, dostum bilemiyorum...
-Bak, para istediniz ben de size buldum. Kimseye zarar vermiyoruz. Biraz korsanlık yapıyoruz hepsi bu. Bokunu çıkarmayın. Bu işin sonunda Hintli gibi buradan çıkmak istemiyorum, tamam?
Sessizlik oldu... Yedisi de düşünceye daldılar... Sessizliği 1 numara bozdu
-Kimseyle konuşmayın, bizi tamamen kilitle kapatırlar. Sağ salim ne yapacaksak yapalım ve bu çöplükten defolup gidelim tamam?
6 numara ok işareti yaptı başını kaldırmadan, kimseyle göz göze gelmiyordu... Beyzbol şapkası hep gözlerine kadar çekiliydi. Yedi numara çelimsiz bir kızdı, yaşını hiç göstermiyordu. O yüzden ona 18lik diyorlardı.
-Hey on sekiz diye seslendi 1 numara
-Evet?!
-Anlaştık mı?
-Ok, başka şansımız yok zaten, ayrıca kimseyi görmüyoruz ki şu kafedeki servis yapan kadınla mutfakta çalışan yaşlı adamdan başka...
3 numara montunun fermuarını gırtlağına kadar çekti, derin bir nefes verdi
-Anlaştık, gerginliğe gerek yok 1, sakin ol
-Pekala, dönme zamanı... Hiç bir şeyinizi unutmayın. Kimliğiniz ve dışarda harcayacağınız para hariç özel eşya yanınıza almayın. Biz yokuz.
Hepsi yorgun görünüyordu.
-Uyumamız gerek dostum dedi 2
-Evet, haydi kalkın
1 etrafı kontrol etti, ucuz kafenin iki haftadır tek müdavimi onlardı. Onların gittiği zamanlarda nedense kimse olmuyordu... Birinci haftanın sonunda hepsi aynı şeyi söylemişti.
Nerede olduklarını tam olarak bilmiyorlardı bile, getirildikleri günden beri sadece bu kafe ve marketi görmüşlerdi...
-Diğer dükkanlara girmeniz yasak demişti onlara telefonla talimat veren adam
7 numara bence o erkek değil demiş hepsi çok gülmüştü
Bir erkek için fazla düzgün konuşuyor, üstelik vurguları kadın gibi demişti
Belki de gay bir bağlantımız var demişti 3, onun gerçek sesinin o olmadığını hepimiz biliyoruz diye böldü 5, 4 devam etti arada dönüştürücü ve kontrol eden mekanizma var... Her şey sır olduğu halde, adam sana -Hey merhaba! Her şeyi sana anlatacağım diyecek değil ya
6 Hepsini kesti, saçmalamayı kesin, bu işin sonunda sağ kalmamız için dikkat edelim. Bilmemizi isteselerdi başka şeyleri konuşuyor olurduk. Bilmemek hayatımızı kurtaracak, o yüzden kesin demişti
Sessizlik çökmüştü
1 yeniden seslendi;
-Acele edin biraz, ne zaman uyandırılacağız iş için belli değil, gidip biraz kestirelim
Hepsi hemen toparlandı, kafeden çıktılar
...
-Ekvator Sendromu mu?! Tanrı aşkına bulduğunuz en yaratıcı isim bu mu? Hastalık için isim kullanırken hastalığın adını öne çıkarın, bölgenin değil... Dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar bu meretten etkilendi... Her neyse, yeteri kadar karışıklık oldu bu bizim işimizi görür.
-Şimdi yeniden iletişim kurmalarını bekliyoruz
-Bizden haberleri var, onlardan saklanamazsın. Ancak önemli olan bizimkiler...
-Bizimkilerden kastınız nedir?
-Dünyada yaşayan bütün insanlardan bahsediyorum, şu anda böyle bir uyanma ve bilgi başımızı derde sokar. Milyarlarca insanın cinnet getirmesi ne demek biliyor musun sen? Bir kişinin cinnetinde neler oluyor, toplu cinnet dünyayı da altında ve üstünde yaşayanları da yok eder... Tanrım... Kontrol etmemiz gerek, iletişime geçtiklerinin neler bildiğini öğrenmemiz gerek...
-Onlarla bir kaç kanaldan bağlantıdayız, kendilerini gösterdikleri zamanlarda ne anlattıklarına hakimiz...
-Peki telepati ile konuştuklarında ne yapıyorsunuz?
-Henüz tam çözemiyoruz ama bu yeteneklere sahip çalışanlarımız var
-Evet, evet bir çeşit sirk gibisiniz... Tamam... Bu son konuşmamız... Gerektiğinde seni arayacaklar...
Telefondan bir ses duyuldu
-Görüşme sona erdi. Hat iptal edildi.
-Neyse... Şimdilik devam ediyoruz... Diye kendi kendine homurdandı.
Atkısını boynuna sıkıca sardı telefonun içinden kartı çıkarıp yere attı, çakmağını üstüne götürüp ateşledi. Minik sim kart bir anda alev aldı ve toza dönüştü...
-Bize de böyle yapacaklar belki... Neyse dedi kendi kendine konuşmak iyi değil... Biraz içki gerek... Ara sokaktan, caddeye çıktı... Yeni Zelanda... Yeni umut... Bu iş bittiğinde bu lanet yerden kurtulacağım... Tabi gidilecek bir yer kalırsa...
...
-Kimsenin hayatını tehlikeye atmak istemiyorum
-Her şey yolunda, takip ediyorlar diye korku hissetmek bizi başarısızlığa uğratır
-Haklısın, ancak karışıklık yaratan insanlar yardım alıyorlar
-Elbette çünkü korkuyorlar, bilinmeyen korkutucudur. Karmaşa yarattılar ve bağlantılarımızın aklını karıştıracaklar. Bunlar sayesinde bizi elde etmeyi umuyorlar.
-Biz sadece yardım ediyoruz
-Fakat onlar öyle anlamıyorlar değil mi?
-Evet, çünkü dünya dışından başka bağlantıları var. Onlar melezleme yapmak istiyor.
-Biz ne istiyoruz?
-Onları özgürleştirmek...
-İşte tek doğru olan bu, gezegen daha fazla dayanamaz, böyle devam ederse önlerinde en fazla 300 yıl var. İnsanların dünya üzerindeki sayısına karşılık imkanlar ve kaynaklar az, diğerleriyle o yüzden anlaştılar. Ancak onlar da kendine yeni yer arıyor, sonunda insanların asla anlayamayacağı şeyler olacak, bunu kıyamet sanacaklar. Koca bir ırk yok olacak...
-Hepsini anlatmalı mıyız?
-Hazır olduklarında evet, ancak bilgiyi kademeli olarak vermeliyiz, bilgi daha somut olduğunda anlayacaklardır. Dünyadaki insanlar beyinlerinde şekillendiremedikleri şeyleri anlamakta güçlük çekerler.
-Zamanı geldi
-Kesinlikle... Onlarla buluşmalıyız.
-Telepatları var, ayrıca onları gözlüyorlar
-Tedbirli olmamız gerekiyor bu yüzden, onları kurtarmaya çalışıyorken zarar görmelerini istemeyiz...
...
-Erkan! Haberler başladı ses yine çok fazla!
-Alo! Heh! Nesrin bazen televizyonu parçalamak istiyorum, ne diyordum işte adam bir hayli sorguladı, birileri sizinle irtibat kurarsa haber verin dedi, tehlikeli olabilirlermiş...
-Allah Allah, çok acayip. Durduk yerde neler olmuş? Niye size gelmiş peki? Yani herkese gitmediği belli, bu kadar gizli tuttuklarına göre
-Bilmem, çok üstünde durmadım. Şimdi seninle konuşurken aklıma geldi...
-Ne?
Özlem daha fazla konuşmaması gerektiğini hissetti
-Hiç... İşte anlattıklarım
-Neyse, yüz yüze konuşuruz. Nasılsa artık bakıcım var
-Bakıcı mı tuttun?
-Hayır tabi, Martin var hayatım
-Hahaha alemsin, tamam o zaman haftaya görüşüyoruz
-Aynen tatlım, gizemli hayatını anlatırsın
-Yok be! Ne gizemi, saçma bir şey işte huzurumuzu biraz kaçırdı o ayrı
-Deli misin, elbette tedirgin olur insan
-Neyse öpüyorum, Martine selam bebeği öp benim için
-Tamam Özlemcim, öpüyorum.
-Haydi iyi akşamlar!
-İyi akşamlar şekerim
Özlem tv'den gelen sese dikkat kesildi
-Ekvator Sendromu için geliştirilen ilaç kesinlikle işe yarıyor, hastalık olanların durumlarında gözle görülür iyileşme var. Dünya sağlık örgütü başkanı ve birleşmiş milletler genel sekreteri ortak açıklama yaptılar, durum karantinalar ve tedbirler sayesinde kontrol altına alındı. İlaç ilk deneklerde tamamen işe yaradı, sonuçlardan çok umutluyuz
Erkan kendi kendine konuştu
-Ne kadar çabuk tedavisini buldular? Çok ilginç
Özlem Erkan'ın yanına gitti
-Merak ettiğim bir şey var
-Elisabeth'de kurtuldu
-Evet...Evet bu çok iyi bir haber ama benim aklıma bir şey takıldı
-Neymiş o?
-Nesrinle konuşuyorduk, neden özellikle size gelip böyle bir şey sordu ki diye konuştu
-Kim?
-Senin uzun adam Mehmet
-Bilmem, düşünmedim
-Ben de ama bir tuhaflık var, herkese gidip sormuyorlar öyle olsa tvden duyuru yaparlardı değil mi?
-Belki de bu yüzdendir... Derken yüzü aydınlandı... Hayır birilerini takip ediyorlar ve bu birileri biz farkında değiliz ama bizimle iletişim kurdu bile!
-Yok artık
İkisi de bir an durdu...
-Gördüğümüz şeyler... Diye fısıldadı Özlem
-Evet onlar! Eveet... Çünkü başka kimseyle tanışıp konuşmadık... İyi ama bunu nasıl bilebilirler ki? Biz bile gördüğümüzün rüya mı gerçek mi olduğunu anlayamadık...
-Bizi zaten takip ediyorlar unuttun mu?
-Bu kadar rahat olmasak iyi olur, kesinlikle hem dinliyorlar hem gözlüyorlar...
-Peki ama neden?
-Bilemiyorum ama şimdiden sonra çok daha dikkatli olmamız gerekecek
Özlem koltukta yayılmış olan Erkan'ın yanına oturup omuzuna yaslandı
-Biz yanlış bir şey yapmadık, korkacak bir şey yok
-Bizim tarafımızda evet ama belli ki Mehmet'in bağlı olduğu yerde korkulacak bir şeyler var
-Haklısın, kendi iyiliğimiz için gerçekten dikkatli olmakta fayda var
...

GEZGİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin