hayal et demiştin bana, hayaletin olacagım dememişti ki.Nereden bilecekti her güleni dost, her türkü cigirani aşık sanan; meczup yüreğim.
Zaten hep cok parça eksik yaşamıştım hakkım olan çocukluğu, kime giydirmeye denediysem iki üç beden büyük geldi, içimdeki dört harflinin özlemi ve sana da olmadı sende yaktin giderken içimdeki umuda demir atmış gemileri.
Sabahın nurunda uyanıp ilk seni bulmayı aynaya bakınca son sözününle bana sırıtan hayaletini görmeyi hayal etmemiştim oysa.
korkunca gözlerimi kapayıp nefes alıp geçecek diye teselli ettiğim korkularim, kabuslarım gibi değil üstelik hayaletin. İçimde çığ gibi büyüdükçe büyüyor gözlerin. Çakırdı belki gözlerin, yüreğin ise çakıl taşı.
soğuk kışların rüzgâr sesli ayazlarinda büyüdüm ben.Ellerim hep üşürdü, kimsenin eldivenini giymeye tenezzül etmedim. Hangi kediye pişt demiş, kimin tavuğuna kışt demişim de hayaletinle cezalandırdı xuda beni.
lütfen soyle hayaletine rahat bıraksın beni. Yüküm ağır omuzlarında bir bedir ve uhud taşıyorum bir hendek ve bir hayber kaldırmaz ki bedenim
Sen bilirsin ince ruhlu adamsin vesselam. İnsan düşmanına bile giderken veda etmez mi ? Bir hoş gördüm hoşçakal sözüyle teselli etmez mi seni gönlünün balkonunda misafir edip kaçak çay ikram edeni. hayaletler korkutur oysa kirmazlardi halbuki.
Rihada nasıldır vedalaşmalar öyle handan gider gibi mi gidilir sessiz ve umarsız..
Paldır kuldur mu efendi gönülden gitmenin adabı? Gönül bu gönül! Beyler beyi konağı mi giden gitsin, kalan kalsin. calsin sazlar, oynasın kizlar diyeyim..
Ey kurumuş toprakların kavruk hissiyatli adami!
Sen bilmezsin yada bil! Ahi büyüktür, ağırdır yüreğimin...Yıldıza bastığınız için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖYLE İŞTE
PoetryBir kerbela çığlığla sesleniyorum yesribin ölüm sessizliğindeki ruhuna ; Ben ki yetim ve yitik bir umut kervanına bel baglamis, varlığını susuzluktan serap görmüş gözlerime ab-ı hayat bilmişim.. Değer mıydı ? kalbimi kırık ,hanemi yıkık koymaya! Ey...