Kyungsoo düzeni severdi.Alt katta, kullanılmayan odalardan birinde kolayca bulduğum valiz de buna misaldi.Kyungsoo'nun sevdiği renklerden birkaç parça kıyafet seçerek valize yerleştirirken heyecanlıydım.Onun için hazırlanıyordum ve bu öyle muhteşem bir histi ki.
Doktor fasulye ameliyatın ertesi günü Kyungsoo'nun sargılarını açabileceklerini söylediğinden beri,liseli kızlar gibi ne giysem diye düşünüyordum.Beni gördüğü ilk an muhteşem görünmeliydim.Göz bebeklerinin bana vurulduğu o anı iple çekiyordum ve düşündükçe gerzekçe sırıtmama engel olamıyordum.Kaç zamandır ertelediğim tıraşı sonunda oldum ve bir ton losyon sürdüm yüzüme.Kyungsoo'nun sevdiği kokulara bulandım ve saat 7 sularında evimizi derleyip evden ayrıldım.Uzun zamandır böyle umut dolu hissetmemiştim ve bir an önce eşime ulaşıp etrafımızı neşeye boyamak istiyordum.Hastaneye varmaya yakın Yixing beni arayınca itiraf ediyorum,kalbim süratle çarpmaya başladı."Yixing,bir sorun mu var?!"
"Sakin ol." dedi Yixing. "Sorun yok.Kyungsoo bir şeyler yiyor."
Sertçe bıraktım nefesimi.Yine diken üstünde yürüdüğüm yüzüme vurulduğu için keyfim kaçmıştı.
"Neden aradın?" diye sordum.Yixing, "Bekle,müsait bir yere geçeceğim." dedi.Sesler çoğaldı sonra da kesildi.Tenha bir yere geçtiği belliydi.
"Önemli bir şey mi Yixing?Zaten hastaneye varmak üzereyim."
"Baekhyun beni aradı." dedi.Sesi neden buna şaşırmış gibi çıkıyordu ki?
" Ee,yani?Ayrıca siz görüşmediniz mi?Kyungsoo'yu ziyarete gelecekti."
"Hayır,patron.Bombayı dinle.Benden Park Chanyeol'un numarasını istedi.Kendi istemiş ama Park Chanyeol vermemiş.Üstelik Park Chanyeol dedi.Nereden biliyor bu adam Park Chanyeol'u?"
"Cidden.."
"Ne?"
"Sana sonra anlatacağım,Yixing.Baekhyun seni yine ararsa ona Park Chanyeol'un sağlam ayakkabı olmadığını söyle."
"Bilmiyor mu sanki." diye çıkıştı Yixing. " O herifin bize neler yaptığını bildiği için sana şirketinde iş verdi.Benden numarasını istemesinin sebebi tahmin ettiğim şey değildir değil mi?"
"Ben halledeceğim,Yixing." diye temin ettim onu.Durduk yere canının sıkıldığıyla ilgili bir şeyler söylenip telefonu kapattı.
Düşünmemeye çalıştım.Şuan Kyungsoo ve yarın beni görecek güzel gözlerinden başka hiçbir şey umrumda değildi.
Hastaneye vardığımda hava çoktan kararmıştı ve Kyungsoo için yoldan aldığım çikolatalı kekleri dikkatle taşıyarak odaya vardım.Eşim kapı açılır açılmaz dikkat kesildi ve, " Jongin?" diye seslendi.Daima beni beklemesi,onun tarafından beklenme duygusunun güzelliği anlatılmazdı."Gün ışığım,ben geldim.Sana kek aldım."
Kyungsoo gülümsedi.Yatakta doğruldu ve kolları iki yana açıldı.Hızla yatağa tırmanıp kollarının arasına kuruldum.Kyungsoo saçlarımı öperken sıkıca boynuma dolandı.
Ah Tanrım.Bana bağışladığın bu güzel varlıkta ne böyle?
"Ne güzel kokuyorsun.Tıraş olmuşsun bir de.Çok süslenmişsin,evden direk buraya geldiğine ant iç."
Kahkaha attım.Kyungsoo'da benimle birlikte gülerken her yerini öpücüklere boğdum.
"Sanki senden başkasını gözüm görebilecekmiş gibi."
"Sen bakmazsın ama başkaları bakar.Adam dediğin kocasını korur,Jongin.Ben bir toparlanayım seni öyle bir koruyacağım ki."
"Yahu," dedim aldığım kekin kabını açarken. "Beni aşkınla koruyorsun zaten,neden böyle yüreklendin şimdi?"