-2-

3.6K 181 223
                                    

DÜZENLENDİ

"Bunları nereye koyayım?" Aiko'nun söyledikleriyle kafamı ona çevirip elindeki siyah kutulara baktım. Hızla ona ilerledim.

Bana uzattığı kutuları alıp kenardaki dolaba koydum ve doğruldum.

"Mika Hanım, annanneniz işiniz bitince sizi çağırmamı istedi." Başımla onayladım. Odamdan çıkınca merdivenlerden iki kat aşağıya indim.

"Evet evet sen onu oraya koy. Sen dur, şunu şuraya ört. Ah, Mika geldin mi?" Kaşlarımı kaldırıp annanneme baktım.

"Takım için Türk yemekleri yapar mısın?" Kaşlarımı çattım.

"Gerek yok."

"Var. Hem merak etmişlerdir yapmazsan ayıp olur."

"Ne yapacağım annanne? Mantı açıp sarma mı saracağım?" Göz kırptı.

"Aynen öyle."

"Şaka yapıyordum." Diye şaşkınca mırıldandım.

"Ama ben çok ciddiyim." Diye beni sırtımdan ittirdi. Ofladım. Onu vazgeçiremeyeceğimi anlamıştım. Kulaklığımı alıp mutfağa gittiğimde Aiko ve diğerleri bana baktı.

"Bir şey mi istemiştiniz?"

"Hayır." Diyerek sandalyelerden birine oturup düşünmeye başladım. Japon yemeklerine benzemeyen bir şeyler yapmalıydım. Biraz düşündükten sonra karar vermiştim.

İlk başta ne kadar dalga geçsem de annanneme dediklerimi yapmaya karar verdim. Sandalyeden kalktım. Güzel ve enerjik bir şarkı açtım. Kulaklıklarımdan birini takıp diğerini boynumdan dolandırıp diğer taraftan sallandırdım.

Mantının hamuruyla başladım. İyice yoğurup Aiko'ya verdim. O güzel açıyordu. Açtıktan sonra kesilişini de gösterdim. Hepsi mantının başına oturmuş mantı büküyordu. Hafifçe sırıtıp ocağın başına gittim ve sarmanın içini pişirip soğumaya bıraktığımda kızlar daha yeni bitirmişlerdi. Mantıyı bir tepsiye koyup buzluğa attım. Bu sırada asma yapraklarını ve lahanayı yıkayıp birkaç kaba koydum.

Kızların önüne koyduğumda garip garip bakıyorlardı. Tenceredeki içi masaya koyup birkaç örnek yaptığımda hemen kavramaları işime gelmişti. Hemen patlıcan alıp güzelce yıkadım. Soyup doğradıktan sonra kızarttım.

Karnıyarıksız olmazdı. Onları tabağa aldıktan sonra kıymasını halletim derken kızlar sarmaları da birmişti. Kıymayı patlıcanlara dağıtıp sosunu döktüm. Streçleyip buz dolabına koydum.

Sarmaları da ayrı ayrı tencereye dizip pişirmiştim. Şimdiden yorulduğumu hissediyordum. Bunu farkındaydım ama uzun süredir ilk defa mutfakta bu kadar eğlenmiştim. Kızlara baktım.

"Gerisi bende." Başlarını sallayıp bugünün yemeklerine koyulduklarında tatlı düşündüm. Aslında en iyisi baklavaydı ama onu yapamayacağıma göre en sevdiğim tatlıyı yapmaya karar verdim.

Malzemeleri çıkarıp irmik tatlısı için kolları sıvadım. Yarım saate irmikli kısmını halletmiştim. Onu soğumaya bırakıp mandalinaların suyunu sıkmaya başladım. Onu biraz nişasta ve birkaç malzemeyle pişirip jöle yaptım ve irmik tatlısının üstüne özenle sürdüm. Şimdiden ağzım sulanmıştı.

En sonunda yorgunlukla kendimi salona attığımda akşam onu bulmuştu. Ne kadar bahçeye çıkıp hava almak istedem de hiç oyalanmadan odama çıktım. Mavi kapıyı aralayıp içeri girdiğimde direkt yatağıma yattım. Derin bir nefes veridikten sonra yarına odaklanamadan uykuya daldım.

¤

Sabah normalden biraz erken kalkıp kahvaltı yapmadan mutfağa indim. Kendime her sabahki gibi bir çay demledikten sonra büyük bir kupaya doldurup salona ilerledim.

Victory Kickoff Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin