-5-

2.6K 123 254
                                    

DÜZENLENDİ

Merhaba! Uzatmayacağım. Bu bölüm beklediğiniz türden komik olmayabilir. Ama sonuçta daha 5. bökümdeyiz. İnşallah daha birçok komik bölümümüz olacak. Bu bölüm biraz Karadeniz ağzı yazdım. Ben Karadenizli değilim ama ağzı çok hoşuma gidiyor. Bu yüzden yazarken bir hatam olursa affedin.

Bölüm Şarkısı: Mustafa Ceceli - Simsiyah

İyi Okumalar..

Hissizlik bedenimi sararken kollarımı birbirine bağladım. Yüzüme çarpan sert rüzgar umrumda değildi. Ruhumdaki kasırga kalbimi parçalıyordu benim. Diğerlerine karşı duvar oluşturmak istemiyordum. Fakat eğer bu duvarı oluşturmazsam kesinlikle acı çekecektim.

Her zaman yaptığım gibi hayat felsefemi uyguluyordum. 'Kendine acı çektirirsen, başkalarına aldırış etmezsin.' Onlara bu kadar alışmışken, onlar bana alışmışken bu yaptığım saçmaydı. Ama dengesizlik benim göbek adımdı. Ne yapabilirdim ki? Hayat beni dengesizliğe itmişti.

Tam mutlu olduğumu hissederken ya bir şey oluyordu, ya da kendimi suçlayıp hayatımın içine ediyordum. Ah! Ne aptallık! Her şey üst üste gelmişti. Titrek bir nefes aldım. Şu an büyük ihtimalle burnum ve yanaklarım rüzgardan kızarmıştı. Ama içim yanarken içeri giremezdim.

Kulaklıklarım takılıydı ama şarkıyla alakam yoktu. İnsan bazen hıçkırarak ağlama isteği duyuyordu. Kimse görmeden, duymadan ağlamak...

Keşke ağlayabilseydim.

Anılar düşüncelerime bulaşınca derin bir iç çektim. İnsan hatırladıkça yaşıyordu, yaşadıkça hatırlıyordu. Hatırlayamazsam yaşayamazdım ama böyle devam edersem de acıdan geberip gidecektim. Tam bir ironinin ortasına düşmüş, okyanusta boğulur gibi çırpınıyordum.

Ruhumun yalnızlığını kimse görmüyor, kimse duymuyordu. Ama bunu ben yapmıştım. Buruk bir tebessüm belirdi yüzümde gözlerimin odak noktası karşımdaki boş halısahaydı.

Kulaklığımın biri çekildiğinde refleksle o tarafa döndüm.

"Hadi gel Mika. Oyun oynayacağız." Reika'nın güzel gözlerine karşılık kötü davranmak istemiyordum ama kalbimin çevresini kaplayan siyah dikenler çoktan kanatmıştı bile. Kaşlarımı çattım.

"Bir daha yapma." Diyerek kulaklığı kast ettim. "...ve gelmiyorum." Hevesini kırdığım yüzünden belli oluyordu ve bunun için kendimi suçlu hissediyordum. Bu anın uzun sürmemesi için kulaklığı tekrar kulağıma taktım.

Kısa bir süre sonra tekrar çekildiğinde sinirle tısladım.

"Ne var?" Kaşları çatılmış bana baktı.

"Ne oluyor?"

"Bir şey yok."

"Reika'ya böyle davranamazsın. Ne kadar kırdığını farkında mısın?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Beni kıranların önemi yok tabii diye düşündüm. Ama sonradan aklıma geldi o benim neyim ki beni düşünsün.

"Umrumda değil."

"Sana ne oluyor? Önceki gün akşama kadar her şey iyiydi. İki gündür herkesi tersleyip duruyorsun. Hani sen hayatını hayatına karıştırmazdın? Kota'ya hiç pas verdiğini görmedim."

"Sana ne Ryuuji? Aoto boştaydı." Gözlerini devirdi.

"Sen gerçekten iyi değilsin." Sessiz kaldığımda daha çok üstüme geldi.

"Söylesene ne oluyor?" Kulaklığımı taktığımda bıkkınca oflayarak içeri girdi. İnsanları püskürtmekte dünya markasıydım. Yüzüme doğru esen rüzgar gözlerimin dolması için baskı yapıyor, ağlamamı istiyordu resmen. Gözlerimi kırpıştırdım. Omzumda bir baskı hissedince ifademi bozmadan halısahaya bakmaya devam ettim.

Victory Kickoff Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin