~5~

293 14 5
                                    

Herkesten farklı farklı sesler çıkmaya başladı. Bu sesler kulaklarımı öldürüyordu. Yakında kulak zarım patlayacaktı.

"Yeter! Bu şekilde kurtulamayız. Plan yapmak zorundayız." Bazıları merakla bana bakıyor, bazıları ise kendi arasında plan yapıyordu. Dedektiflik de böyle yapılmazdı. Bunlar nasıl mezun olacak? Aslında kimse mezun olmayacak. Biz buradan kaçacağız. Bu fikrimi onlarla paylaşmalıydım.

"Peki buradan kaçsak?" Neredeyse herkes gülümsemişti. Birkaç isyan hariç yani.

"Şimdi müdür geldiğinde sanki burayı çok sevmiş gibi yaparız. Akşam ise bizim odada toplanır, plan yaparız." Evet, iyi bir plandı. Galiba ilk defa bu kadar akıllıca konuşmuştum.

Yavaşça sandalyeden indim. Başarmıştım. İlk defa böyle bir şey yapmıştım. Eski okulumda hep arkadaşlarım yapardı böyle şeyleri. Biraz içe kapanık bir kızdım. Tabii bu o zamanlardı. Artık böyle değilim. Bu okula geldiğimden beri öyleyim yani. 

Odama ilerledim. Bunları Kumsal'a anlatmalıydım. Kapıyı araladım. Ancak o uykucu hala uyuyordu.

"Uykucu! Önemli gelişmeler var!" Uyanmamıştı. Yanına gittim. Gözlerini açmaya çalıştım ellerimle. 

"Rahat bırak beni!" Sesi fazlasıyla... Uykuluydu. 

"Ama çok önemli!" Sonunda onu uyandırmayı başarmıştım. Gülümsedim. Orada olan her şeyi en ufak detayına kadar anlatmaya başladım. Kaşlarını çattı sonunda.

"Ben dedektif olmak istiyorum ama!" Derin bir iç çektim.

"Burası dedektif okulu değil ki! Bizi kilitlediler."

"Madem kaçacağız. Plan nedir?" Burası biraz uzundu. Bunu da zorla anlattım. Sonunda nefes nefese kalmıştım. Ben bugün çok konuştum ya! 

"İyi planmış. Sevdim." Birkaç kişi dışındaydı yani. Birazdan müdür gelecek, biz de sanki olay çözüyormuş gibi yapacağız. O da inanacak burayı sevdiğimize. Akşam ise herkes bizim odada olacak ve süper ötesi bir plan yapacağız. Harika bir fikir değil mi? Bence harika da.

Müdürün gelmesine birkaç dakika kalmıştı. Hepimiz şu kızın öldürüldüğü yere gittik. Aslında okulun bu yanını seviyorum. Kilitli olma kısmı korkutucu olabiliyor sadece ya da kan.

Cinayet silahını bulamamıştım. Bir dakika. Yoksa katil boğazıma bıçak dayayan adam mıydı? Yani olayı araştırdım ve sonradan da tek başıma kantine gittim ya? Bence katil oydu. 

"Kağıt!" dememle herkes bana baktı.

"Ne demeye çalışıyorsun?" diye sordu esmer bir kız.

"O adam kağıda bir not yazmıştı. Parmak izi vardır belki." Ahmet bana yaklaştı.

"Zekisin ama fazlasıyla değil." Bu çocuğa ne olmuştu? Dipsiz kuyuyu andıran siyah gözlerindeki alay kendini belli ediyordu.

"Nedenmiş o?" Kıkırdaması duyuldu.

"Ben olsaydım ama olsaydım. Yani ben bir şey yapmadım. Neyse devam edeyim ben olsaydım eldiven giyerdim. Yalnızca ilk adam bu kadar düşüncesiz olabilir. Belki de beyni çalışmıyordur." Yan bir sırıtış atarak uzaklaştı. Ben bunun sırrını öğrenecektim. 

Müdürün geleceğini umursamadan bodruma indim. Telefonumun ışığından faydalanarak tabii ki. Yoksa önümü nasıl göreceğim? Birkaç adam sesi ile duraksadım.

"Bu çocuğu ne yapsak?" diye bir ses duydum. Ne çocuğu ya?

"Fazlasıyla zeki. Bundan kurtulmazsak bizi yakalarlar. Teker teker çürürüz."

"Doğru. Peki nasıl kurtulalım?" Kafamı uzattım. Adamların sırtından başka bir şey göremiyordum.

"Ben yukarı bakayım. Bakalım bizim Fatih işleri nasıl yürütüyor?" Adamın ayak seslerini duyarak geriledim. Beni görmeden yukarı çıktı. Kafamı uzattım. Evet, bir kısım aralıktı şimdi.

"Aynı Fatih'e benziyorsun. Yani sorun olmaz minik beyin." Gülüşmeler doldurdu kulaklarımı.

"Minik beyin mi? İyiymiş." Tekrar gülüşmeler... Kafamı uzattım yeni bir umutla. Evet, siyah saçlı birini gördüm. Yüzünü tam seçemiyordum. Uzakta olmanın zorlukları veya kısa olmanın zorlukları da diyebiliriz.

"Ben Murat'a bakayım. Fatih'i alıp gelemedi." Bir adam daha gitti böylelikle. Sonunda yüzünü seçebilmiştim. Bu Ahmet'ti. Yani şu konuştuğum çocuk Ahmet değil miydi? Kimdi o zaman? Bir merak duygusu kapladı içimi. Bunu öğrenmeden duramazdım. Aklıma bir şey geldi. Ahmet'in dikkatini çekmeliydim. Tehlikeli olduğunu bile bile kolumu uzatarak sallamaya başladım. İşte o an Ahmet'in o siyah gözleri gözlerime baktı. Şaşırdığı her halinden belli oluyordu. Derin bir nefes aldım. Oraya gitmeliydim. Ancak kendimde bu cesareti buluyor muydum?

Kendi kendime plan yaptım. Telefonumla fotoğrafla, videolar çekecek, ses kaydı alacak ve bunları tehdit olarak kullanacaktım. İyi bir plandı bence. Telefonumu uzatarak birkaç fotoğraf çektim. Sesini kısmayı da ihmal etmemiştim. Sonrasında birkaç video.. Ses kaydını açtığımda söyledikleri şeyler onları hapse attırmaya yeterdi.

"Adı Ahmet miydi?"

"Evet evet."

"Peki zeki Ahmet, senden nasıl kurtulalım?"

"Bence intihar gibi gösterelim."

"İyi fikir."

Ses kaydını durdurdum. Şimdi son videomu çekecektim. Videoda ne mi oldu? Bir adam bıçağı Ahmet'in eline tutuşturdu. Sonrasında ellerine eldiven giyerek bıçağı tekrar aldı. O sırada telefonu bir yere koydum. Artık müdahale etmem lazımdı. Birden kendimi yanlarında buldum.

"Bırakın onu!" Sonrasında bir ses duydum.

"Bu senin için büyük bir tehlike oldu tatlım."



MERHABA! YENİ BÖLÜM GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÜZGÜNÜM. BÖLÜM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZİ YORUMLARDA BELİRTMEYİ UNUTMAYIN! BU ARADA OKUNMALAR  DA HIZLA ARTIYOR.

KENDİME 2. BİR HESAP AÇTIM. ORADAN DA HİKAYE YAYIMLIYORUM.

HESAP ADI: aamir_suga


OKURSANIZ SEVİNİRİM.

ŞARKI: BTS-Danger

GÖRÜŞÜRÜZ <3

Dedektif OkulumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin