Maçolar - 10

7.5K 398 97
                                    

Ertürk Maçooğlu



Bütün gece gözümü kırpmadan aklımı bulandıran kadını düşündüm. Onun o muhteşem vücut ısısını, etrafına yaymış olduğu kıvılcımını. Çok dişi bir kadındı feministliği ile beni çıldırtıyordu. Kadın dediğin sessiz sakin olurdu ama bu kadın tam bir makine idi. Düğmesine basıp susturmam mümkün olmuyordu. Ben bir kelime söylesem o bin kelime söyleyerek beni çileden çıkarıyordu. Kendini benimle eşit görmesi ayrı bir konuydu. Sarı şeytan bu tam ona göre bir isimdi..



O mağlum akşamki yemekten sonra sekreterimle haber yollamıştım. O ondan korktuğumu zannederken ben ona karşı direniyordum. O kadına anlamadığım bir şekilde çekiliyordum. Ateşini bana her defasında belli ediyordu. Bende sağlıklı bir erkek olarak onun ateşine çekiliyordum. Onunla yakınlaştığımızda kendini kaybetmemek için direnişine şahit olmuştum. O benden korkuyordu, o benden kaçıyordu. Bu kadın benim zihnimi fazlasıyla meşgul ediyordu. Ama bende onu meşgul edecektim bunu aklıma koymuştum. Göktürk'ün oynamış olduğu o oyundan sonra onunla ilgili derin düşünceler içindeydim. O kadını nedense her seferinde farklı farklı hayal ediyordum. Ve her hayal sonucu ya soğuk duş almak zorunda bırakılıyordum, yada her sağlıklı erkeğin yaptığı gibi ateşimi başka bir bedende söndürüyordum.



''Günaydın abicim.'' dedi Göktürk merdivenlerden inerek. Kardeşimin sesini duymam ile koltukta geriye yasladığım başımı kaldırarak ona karşılık verdim; ''Günaydın koçum.''

''Kahvaltı hazır efendim.'' dedi yılların emektarı Sümeyye hanım salona gelip bizi haberdar ederek. Ailemizin vefatından sonra Kamil efendi ve eşi Sümeyye hanım bizlerle birlikte yaşamaya başlamışlardı.

''Kahvaltı yapmayacağım.'' dedim ayağa kalkarak.

''Hayırdır abi uykunu alamamış gibisin. İşle ilgili kötü bir durum mu söz konusu.'' Göktürk'ün ima ile kurduğu cümlenin sonunu gayet net anlamıştım. Ona fırsat vermeden ben konuya giriş yaptım; ''Yok koçum, başıma sardığın sarı şeytan canımı sıkıyor.''

''Yengem mi? Affedersin Umut 'dan mı bahsediyorsun?'' dedi Göktürk, sinsi sinsi gülerek devam etti; '' Abiciğim bu aralar Umut'un adını çok dile getirir oldun. Bilmediğimiz bir durum mu söz konusu?''

''Yemekte ki çocukça davranışını devam ettirme istersen ?'' dedim kaşlarımı çatarak.

''Yemekte de aklıma takıldı Umut ve senin gecen nasıl bitti? Malum beni bekleyenler vardı ve sizi yalnız bırakmak zorunda kalmıştım.''dedi gülerek.

''Aklından ne geçiriyorsun sen! Hemen dökül yoksa pekmezini akıtarak öğreneceğim.'' dedim sinirle artık sabrımın sınırlarına gelmeye başlamıştık.

''Söylemek istediğim sürekli tartışıyorsunuz ve bu işin sonu nasıl olur merak ediyorum doğrusu'' Göktürk'ün sorusunu bende bu aralar kendime sık sık sorar olmuştum ama yine de kardeşim tarafından fark edilmesi beni sinirlendirmişti. Özellikle otoparktaki yakınlaşmadan sonra hep aklımda o sarı şeytan yer alır  olmuştu.

''Göktürk ne söyleyeceksen biran önce söyle sabrımın sınırlarını fazlasıyla zorladın!'' dedim sinirle.

''Sakin abi sakin. Demek istediğim ileride buzlar eritilir ise ve siz sıcak bir kıvamda olursanız nasıl olur?'' sırıtarak kurduğu cümle beni kudurtmak için yeterli bir sebep idi.

''Asla duydun mu beni asla öyle bir şey olmayacak!'' diyerek karşı çıktım söylediklerine.

''Büyük konuşma abi zamanı gelince bu söylediklerini hatırlatırım.''dedi tekrar ima dolu tınısıyla.

MAÇOLAR...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin