"Senin burada ne işin var?" derken silahın yönünü yere çevirmiştim. Fakat Mey'in silahı hala onu hedefliyordu.
Tereddütle bize birkaç adım attığı sırada boş elleri havada asılı kalmıştı.
"Sakın bir adım daha atma!"
Mey ciddi tutumundan taviz vermezken silahını ona biraz daha yaklaştırmıştı."Tamam sakin ol, bir şey yapmayacağım."
demesinin ardından daha fazla kendimi tutamadım:"Burada ne işin var? Kimin tarafındasın?"
Elini arkaya götürdüğünde bu kez ben de silahımı kaldırıp onu hedefledim.
"Biraz daha bağırırsanız yakalanırsınız. Şimdi susun ve..." kapıyı yavaşça kapattıktan sonra sessizce kapıyı dinledi. Aceleyle sözlerine devam ederken yanlış bir hareketinde Mey onu vurabilirdi. "Bu taraftan, acele edin geliyorlar!"
"Sana neden burada olduğunu sordum!" Şiddetle sorduğum soru istemsizce sesimin yükselmesiyle son bulurken merdivenden hızla çıkan kuvvetli adımlar fazlaca yaklaşmıştı.
Kapı tekrar açıldığında içeri giren ve silahını bize çevirip haince sırıtan, iri gövdeli, adamın son sözleri "Nihayet sizi buldum-" olabilmişti. Denny'nin o adamı vuracağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hem ne ara silahını eline almıştı ki? Beklenmedik hamle onun koca gövdesini yerle buluşturmuştu. Serinkanlılıkla konuşan Denny, ne kadar ürkütücü olabileceğinden habersizdi:"Bu yeterli oldu mu? Bana bir kez olsun güven Gina, biliyorum bu senin için çok zor ama şu an yapabileceğin daha iyi bir seçim yok!"
Gözünü kırpmadan önümde birilerini vurmuştu. Ayrıca bana, ona güvenebileceğimi söylüyordu. Tanrım tüm bunlar bir kabus olsun ve uyandığımda her şey bitsin lütfen. Yaşadığım şok bizi öldürmeye gelen adamı bir an olsun düşünmeden vurmuş olmasından kaynaklanıyordu. Titremekte olan elimdeki silaha bakarken düşündüm. Acaba Denny burada olmasaydı onu vurabilir miydim ya da Mey'in elini kana bulamasına izin verir miydim sahiden? Tüm bunlara sebep belki de yalnızca bendim. Yaşamım herkes için tehlike oluşturmakla kalmıyordu. Bu korkunç şeyler de benim yüzümden oluyordu...
Silah parmaklarımdan usulca kaydı, ve pat sesiyle yere düştü."Gina! Kendine gel. Acele etmeliyiz yoksa yakalanacağız." Bu kez konuşan Mey'di. Bir an olsun Denny'e yönelttiği silahı indirmeyen Mey, şimdi onunla ilerlememiz görüşündeydi.
"Denny önden ilerle ve yolumuzu aç. Gina şu silahı tekrar eline al. Kullanmak zorunda değilsin yalnızca cesur görün ve karşındakine bir an olsun bunu kullanmaktan çekinmeyeceğin izlenimini ver." Sesi adeta yankı yaparak geliyordu kulağıma. Titreyen elime temas eden metalin soğuğu kanıma karışarak vücudumda yol alıyordu sanki. Bilincim buğulu, algılarım kapalıydı. Yine de ayağa kalkabilmiştim. Sersem gibi attığım birkaç adımın sonunda yediğim tokatla gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Bilincimi ve algılarımı harekete geçiren şey ise bana tokat atan kişiden gelmişti yine.
"Hemen kendine gel! Senin için babamın karşısına dikildim, tahttan vazgeçtim ve sen hala bir çocuk gibi davranıyorsun. O adamı öldürmeseydim o seni gözünün yaşına bakmadan öldürecekti. Prenses olmanın sorumluluğunu al ve sakın öleyim deme! Çünkü senin ölmemen için canım pahasına mücadele edeceğim."Çatık kaşlarının ardından ciddiyeti bana ulaşmıştı. Bir oyunda değildik hayır. Kesinlikle bir rüyada da değildik. Gerçekler korkutucu ve fazlasıyla karanlıktı. Karanlığa kapattığımız gözlerimiz bize mutlu olabileceğimizi göstermişti. Bu sahte mutluluğa kendimizi fazlasıyla inandırmıştık. Fakat bu mutluluğu kana buladığımız ellerimizle kazanacağımız gerçeği hep saklanmıştı bizden. Kirli ve gölgede kalmış bu mücadele, önceki mutluluğumuzun bedeli miydi yoksa sonrasında kazanacağımızın fidyesi mi? Yaşamak zorundayım. Bu insanların hiç düşünmeden canlarını verebileceği birisi şu an değilim belki. Yine de öyle biri olabilmek için yaşamalıyım.
"Ben..." sizi bunca zorluğa soktuğum için özür dilerim. Hayatınızı riske attığınız birisi için fazla zayıf biriyim, zayıf olduğum için özür dilerim. Sizi koruyamayacak kadar dayanıksız olduğum için özür dilerim. Bu kadar riske girip beni koruduğunuz halde neden yaşamam gerektiğini yeni anlayabildiğim için özür dilerim. Sizin için hiçbir şey yapamadığımdan dolayı özür dilerim. Fazlaca şımarık davranıp bu dünyayı toz pembe hayal ettiğim için özür dilerim. Söylemek istediklerim bunlardı yalnızca lakin bunu bile söylemekten acizim.
"Ben, teşekkür ederim." Bana bu kadar değer verdiğiniz için teşekkür ederim. Yaşamak için bir sebebe tutunmamı sağladığınız için..."Teşekkürü sonraya sakla. Henüz buradan kurtulabilmiş değiliz." Denny böyle söylemesine rağmen neden dudağı hafifçe yukarı kıvrılmış, gergin surat ifadesi biraz olsun yumuşamıştı? Belki bu da yalnızca hayal ürünü bir sahtelikti yine. Yine de, hayal ürünü bile olsa o gülümsemeye tutunmak istedim. Başkalarına acı olmaktansa onlar için ufacık bir gülümseme sebebi olabilmek, ve parlayan bir ışığın doğuşuyla da sonsuzluğa yol alabilmek istedim. Her şeye rağmen o ışıkla oluşan belli belirsiz gölgeye dönüşüp sessizce tutunmak istedim...
Denny önden ilerliyordu, bizde arkasından onu takip ediyorduk. Az önceki çatışma sesleri son bulmuştu. Ve sessizlik her zaman olduğundan çok daha korkunçtu. Ruhlarımızın gölgesine pençelerini geçirmiş, her an kalbimizi yerinden sökebilecek kadar korkutucu...
Gıcırdayan merdivenleri sessizliğimizi koruyarak inmekteydik. Aşağı kıvrılan her basamak kalp ritmimizi arttırmaktaydı. Sessizliğin devam ediyor olması da işin ilginç yanıydı. Nereye gitmişti bu insanlar? Merdivenin kıvrımı son bulup açığa çıktığımızda gözler önüne serilen manzara hiç de iç açıcı değildi. Hiç kimse yoktu, en azından yaşayan kimse yoktu. Mey fısıldarcasına konuştu: "Gitmişler." Sessizliği birilerinin duymasından korktuğu için değildi, ceset yığınının gözlerinde nasıl yansıdığını görebiliyordum. Donuklaşan ifadesi ve atık ten rengiyle kapıya doğru ilerlerken: "Ben, sanırım biraz hava almam gerek." dedi ve elini ağzına kapatarak dışarı fırladı. Etraf kanla kaplanmıştı ve adım atılacak her yer ceset yığınıyla dolmuştu. Muhtemelen bu iğrenç koku yüzünden kusmaya çıkmıştı Mey. O çıktıktan sonra ceset yığınlarını hızlıca taradı gözlerim. Tanıdık bir yüz görmemeyi umarak her cesedin yüzüne bakmaya çalışıyordum. Denny de arkamdan geliyordu. Hayır bu değil, bu da!Sanırım son bir tane kalmıştı. Tanrım olamaz, bu kapşonlu Mick'in değil mi? Ürkek hareketlerle yere yapışan yüzünü çevirmeye çalıştığım sırada ne olduğunu anlayamadan bir vurulma sesi geldi.
Şaşkınlık ve korkuyla yere yapışmıştım. Sesin geldiği yöne baktığımda yerde ölü olduğunu sandığım, Mick'e benzeyen kişinin sıktığı kurşun Denny'nin koluna isabet etmişti. Acıyla inleyen Denny'nin silahı yere düşmüştü. Titreyen vücudum sarsılırken geriye sürünmeye çalıştım. O an hareketlerimin kontrolünü kaybetmiştim. Elime değen soğuk metal, durdurulamayan bir arzuyla parmaklarımı harekete geçirdi. Havalanan elim hiç tereddütsüz tetiği çekip kurşun hedefi vurduğunda hızla ayağa kalktım. Koşarak yere düşen Denny'nin yanına geldim. Büyüyerek açılmış gözbebeklerine dikkat kesildiğimde kafasını başka bir yöne çevirdi. Apar topar elimi uzatarak: "Sen iyi misin?" dediğimde yardım için uzattığım ele dokunmamıştı bile. Birkaç saniye yere baktı ve ardından, oturduğu yerden, çatık kaşlarıyla şaşkın bakışlarıma karşılık verdi. Silahı kaldırıp bana yönelteceği ise aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hızlanan kalp atışlarım ne olduğuna anlam veremezken duyduğum son ses silahın patlaması ve uzaklardan gelen bir çığlıktı...HEPİNİZE MERHABA GÖLGEDE KALAN YARIM OKUYUCULARI. HER ŞEYE VE BU KADAR UZUN SÜREYE RAĞMEN OKUMAYA DEVAM ETTİĞİNİZ İÇİN AYRI AYRI HEPİNİZE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM. LAFI FAZLA UZATMAYACAĞIM BİR GECE ANSIZIN FİNAL BİLDİRİMİ ALIRSANIZ ŞAŞIRMAYIN DİYE BİR UYARIDA BULUNUP HIZLICA SÖZÜ SİZE BIRAKIYORUM. ŞİMDİYE KADAR YORUM YAPMADIYSANIZ BİLE UFACIK BİR SÖZ YAZIN LÜTFEN. HER FİKRİNİZ BENİM İÇİN O KADAR DEĞERLİ Kİ SİZİNLE PAYLAŞMAK BİLE BANA BİR MUTLULUK KAYNAĞI OLUYOR. EĞER NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ SÖYLERSENİZ SİZİN BEKLENTİLERİZE YÖNELİK AÇIKLAYACAĞIM YERLER DE OLABİLİR. FİNALİ VERDİĞİMDE KİMSENİN AKLINDA SORU İŞARETİ KALSIN İSTEMİYORUM BU SEBEPLE YORUM YAZMAYA ÇEKİNİRSENİZ BİLE ÖZELDEN HER TÜRLÜ GÖRÜŞÜNÜZÜ BİLDİREBİLİRSİNİZ.
FARKLI SESLER DUYMAK UMUDUYLA KENDİNİZE İYİ BAKIN SEVİLİYORSUNUZ (: ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgede Kalan Yarım
ChickLit~Kendisi olmak zordu kim olduğunu bilmeden. Hissettikleriydi onu tekrar kendisi olmaya sürükleyen. Kaybettikleriydi onu adım adım tehlikeye sürükleyen. Ya bir ömür kim olduğunu bilmeden yaşayacaktı ya da ömrünü kim olduğunu öğrenmeye adayacaktı. O k...