Revire gelene kadar birkaç kişiyi koridorun birinde bulduğum odun parçasıyla bayıltmak zorunda kalsam da, henüz bıçağı kullanmak zorunda kalmamıştım.
Bundan oldukça memnundum ama koridorlar neden bu kadar boştu? Neredeydi bu insanlar?
Revire girdiğimde hiç kimsenin olmadığına emin olunca konuşmaya başladım. "Tae orda mısın?"
Birkaç saniye bekleyip cevap gelmediğinde duymamış olma ihtimaline karşı biraz daha yüksek sesle yeniden sordum.
Cevap gelmeyince endişelenmiştim. Yoksa onu bulmuşlar mıydı?!
Koşar adım duvar dibine gidip revir yatağını hafifçe çekiştirdim. Taehyung'un bacaklarını kendine çekmiş haliyle uyuyakaldığını görmek içimi inanılmaz rahatlatmıştı.
Yine de şaşırmıştım. İnsan böyle bir durumda uyuyabilir miydi? Üstelik öldürmek için onu arıyorlardı!
Parmak ucumla hafifçe koluna dokunup seslendiğimde, kafasını yavaşça kaldırıp bana baktı. Tam gülümseyecekken durdu ve endişeyle yüzüme baktı. "Yüzüne ne oldu senin?"
"Ne olmuş?" Diye sordum şaşkınlıkla elimi yüzüme götürürken. Parmaklarım yanaklarıma değdiğinde çok acıdığı için ellerimi inlerken yüzümden uzaklaştırdım. "Önemli bir şey değil." Diye zırvaladım. "Merdivenlerden yuvarlandım."
"Ve yanağında tokat izi var?" Diye sordu sinir-şaşkınlık arasındaki o çizgide.
"Her neyse Tae seni kimse bulmadı değil mi?"
Omuz silkti. "Bilmiyorum, uyuyordum."
Aslında verdiği cevaba normalde olsa göz devirirdim ama bu sefer komik gelmişti. Tae kadar kaygısız olmak ne kadar çok isterdim. Hafifçe kıkırdadım. "Pekala Tae bir süre daha burada saklan tamam mı? Ben buraya gelip sana adınla seslensem bile, ağzımdan 'güvendesin' kelimesi çıkmadığı sürece sakın buradan çıkma."
"Ben burada sıkıldım hem belim de ağrımaya başladı."
Sıkıntıyla üfledim. "Şimdilik buradan daha güvenli bir yer yok. Lütfen biraz daha dayan, ben gidip birkaç kişi bulmaya çalışacağım." Dedikten sonra ekledim. "Ayaklanmamış olanlardan."
Kafasını belli belirsiz salladı. "Dikkatli ol." Gülümserken kafamı olumlu anlamda salladım.
Revir yatağını düzeltip tezgaha ulaştım ve daha fazla sakinleştiriciyi şırıngalara çektim. Yaklaşık yirmi kişiyi bunlarla iki saniyede devirebilirdim.
Pekala, şansım yaver giderse bugünü de ölmeden atlatırdım; en azından birkaç saati.
Belimdeki bölgeye o kadar çok şey doldurmuştum ki, ayaklı ecza dolabı gibi geziyordum.
Her ihtimale karşı bir küçük hançer daha alıp ayak bileğimin oraya bağladım. Son kez Taehyung'un görünmediğinden emin olduktan sonra temkinli adımlarla revirde çıktım.
Çıktım çıkmasına da ben nereye gidecektim? Saraya geldim geleli burada bildiğim dört yol vardı. Biri saray kapısına, biri taht odasına, biri zindana birisi ise Taehyung'un odasına giden yoldu. Ayrıca bu dört yola da revir kapısının sağından çıkan koridor gidiyordu.
Pekala şimdilik bildiğim yollara bakmalıyım diye düşünerek sağa saptım. Zaten başımda yakalanma korkusu varken bir de bilmediğim yola sapıp kendimi iyice geremezdim değil mi?
Bu düşüncem karşıdan gelen 15 kişiyi görmemle anında değişmişti. Hem yeni yollar keşfederdim en azından. Beni görmemiş olmalarına sevinerek geldiğim yolu döndüm ve revir kapısının solunda kalan koridora saptım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LETTER FROM FUTURE - KNJ
FanficBir mektup almak sizi heyecanlandırmaz değil mi? Peki bu mektup gelecekten geldiyse? ******* "Ve sana yemin ederim, bu kalp sadece senin için böyle atacak."