Vatikan'da mart ayının günlerinden biri akşama yaklaşıyordu. Akşam ayazı durgun havayı daha da sıkıştırıyor, akşamın kızıl renkli son ışıkları hızla siliniyordu. Aziz Petrus Bazilikası o akşam normalde olduğundan çok daha hareketliydi. Bir o yana bir bu yana koşan din adamları bağırıp çağırıyor, adeta gözlerinin gördükleri karşısında acı içerisinde kıvranıyorlardı. Tanrılarından yüksek sesle yardım isteyen din adamlarından bazıları ise şapelin o heybetli büyük kapısında diz çöküp kutsal kitapları İncil'den ayetler okuyarak istavroz çıkarıyorlardı. Bazilikanın içerisinde yankılanan sesler:
"Yardım edin!! Sağlık görevlilerini çağırın, Kardinallere, muhafızlara haber verin." üzerineydi..
Din adamlarını bu kadar korkutan ve çığlık çığlığa etrafı inletmelerini sağlayan şey kilise de vahşice işlenmiş cinayetti. Cesetlerden akan kanlar o kadar sıcaktı ki dumanları halen daha tütüyor, bu durumda cinayetin daha yeni işlendiğini gösteriyordu. Şapel o kadar korkutucu bir haldeydi ki cesetler üçgen şeklinde yerleştirilmiş ve ölü rahiplerin kanları ile duvarlara şeytani İncil'den cümleler yazılmıştı. Şapel'in dört bir yanında ki duvarlara enteresan ve ürkütücü şekiller çizilmişti.
****
Saat tam 06.51, günlerden Çarşamba. Beklenilenden daha soğuk bir sonbahar günü. Havada ki sis bulutları adeta korkuyu besliyor ve sessizlik ona eşlik ediyordu. Alarmın çalmasıyla yatağından kalkan Samanta, yeni gün için hazırlanmaya başlar. Bir polis maaşı ile bu eski apartmanda oturan Samanta, kıyafetlerini giyinip hazırlandıktan sonra, çatırdayan ahşap merdivenleri hızlıca inerek apartmanın otoparkında bulunan arabasına doğru yürümeye başlar. Bahçedeki kırık dökük, gençlerin üzerini kazıdığı ve belli ki çok şeye şahit olmuş bankta oturan, tuhaf görünümlü ve oldukça ürkütücü bir kadın:
"Samanta!!!" diyerek söze başlar.
Az önceki ses tonunu biraz daha endişeli bir tavırla değiştirerek titreyen vücudu ile sözüne devam eder...
" Baba, Oğul ve Kutsal ruh adına...Yine öldüler, kanlarının sıcaklığını hissediyorum. Tanrı onları korusun." diyerek dua etmeye başlar.
Samanta karşılaştığı bir hayli ürkütücü ve esrarengiz olan bu olaya alışık olacak ki bir ara olduğu yerde durup, ardından kadının bulunduğu tarafa doğru yürümeye başlar. Bankın önüne gelen Samanta, tuhaf görünümlü kadının yanına oturur. Samanta oturduğu sırada tuhaf görünümlü kadın hızlı bir şekilde kendisini tam köşeye doğru çeker. Samanta bu durum üzerine, başı yere doğru eğik bir hayli korkan ve titreyen kadına bakarak:
"Bir aydır, her üç gün de bir bana bunu söylüyorsunuz!! Ama inanın bayan ne demek istediğinizi anlamıyorum... Açıkçası, ismimi nereden biliyorsunuz, siz kimsiniz? Eviniz, bir yakınınız yok mu? " diyerek elini cebine doğru götürür.
Samanta cebinden çıkardığı kendisine ait polis rozertini kadına doğru tutarak:
"Bakın, ben bir kıdemli komiserim. Size yardımcı olabilirim." der ve kadına dokunmak üzere elini ona doğru uzatır.
Bir an tuhaf görünümlü kadın, Samanta'nın kendisine doğru uzattığı elini tüm gücüyle sımsıkı tutarak:
"Onlar ölüyorlar. Her geçen gün daha acı çekerek ölecekler. Kan tarlasında kanları içinde boğulacaklar. Ama senin ölümün bu oyunu sonlandıracak. Onlar senin için gelecekler, buradan gitmelisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRININ KANI (YENİ)
Mystery / Thriller"Ya Rab Kanını Gönder Bize; Ya Dünyanın Kötülüğünü Yok etsin, Ya Da Bize Yeniden Hayat Versin!" "Dua et, benim için dua et! Lütfen... Lütfen, bunu bir an önce yap.. Ah sevgili Rafael; anlamadın mı halen daha? Gökte ki tahtını bırakıp da, dünyamıza...