Ahh beynim zonkluyor . *Alarm o gerizekalı* iç sesimin uyarısıyla doğruldum . Element testinin üstünden 1 hafta geçti. çocuklar küçük bı şok geçirdiler . Ve söylentiler yayıldı. Çocuklarla küçük bir gezi yaptık . Başka bir değişiklik olmadı.
Ve unuttuğum alarmı kapattım. Her sabahki gibi koşuya çıktım. Bu gün Jon yoktu. Her gün gelirdi oysaki . Meraklanma ya başladım. Üzerimi giyinmek için odama çıktım . Bu gün pazar dı.(Bere yok)
Üstümü giyindim. Ve çıktım . Jon un kapısına geldiğimde tıkladım. "Gell" jonun sesini duyduğumda. Kapıyı açıp girdim . Jon oturmuş bir resme bakıyordu .
Yanına gittim .
Resimde bir kadın vardı . Jona çok benziyordu . Muhtamelen annesiydi . Yanına oturdum. Resme baktığımı görünce . " Annem " dedi tahmin etmiştim.
"Çok benziyorsunuz" dedim . Bu kadın bana bir yerden tanıdık geliyordu.
"Öldü "dediğinde . Dona kaldım .
Annesi ölmüşmüydü. Ne diyeceğimi bilemedim . "Bakan bilir miyim" dediğimde resmi bana uzattı . Resmi incelerken resmin katlandını farkettim. Resmi açtığımda bir adamla el ele tutuşuyordu kadın. Jon dişlerinin arasından " babam" diye tısladı.
"Ne kadar şanslısın" diyi verdim.
"Şans mı güldürme beni o şerefsiz babam diyemi şanslıyım"
"Hayır onları tanıya bildiğin için şanslısın " dedim. "Benim babam öldü mü kaldı mı kim nerde bilmiyorum"diye ekledim . ikimizin de keyfi kaçmıştı.
Ben birden ayağa fırlayıp. " Hadi kalk " dediğimde Jon kalktı. Hayla somurtuyordu . "Somurtmayı kesmen için ne yapmam lazım. " Dediğimde. Bana baktı.
"Benimle mezarlığa gelir misin" dedi . Bunu beklemiyordum. "Tabi gelirim " dedim. Jon bana yaklaştı ve sarıldı . Bende karşılık verdim.
"Teşekkürler" dedi . Bense sadece gülümsedim. "Ne zaman gidiyoruz" dedim."şimdi" dedi.
"Şimdi mı"
"Evet. Şimdi yeterince geciktik hadi "
"Tamam" dışarı çıktık. Orada bir motor vardı. Cidden mi . Motorun yanına gitti . Kasklardan birini uzattı . Taktığımda arkasına oturdum . çalış tırdı . Birden gaza bastı ve hızlandığı da. Jon un beline sarıldım . "Heyy beni boğmakmı niyetin" diye bağırdı. Güldüğünü sesinden anlaya biliyorum " Jon " dedim . Uyarıcı bir sesle. tamam gibisinden bir şeyler mırıldandı . Bu çok güzel bir duyguydu . Rüzgarla bütünleşmiş gibi hissediyorum . Sonunda bir mezarlığın önünde durduk.
Jon önce indi . Bende ardından . Kaskları çıkardık ve içeri girdik. Ah hadi ama burası bana çok tanıdık geliyor . Mezarlığın sonlarına doğru bembeyaz bir ağaç sergiliyordu . Bu ağaç bir mezarın başında idi. Bizde o mezarın önünde durduk. O mezara daha iyi bakınca birden gözümün önü karardı.Gözümü açtığımda yine o mezardaydım ama.yanda Jon yoktu . Bir tane kadın ve ben olduğunu tahmin ettiğim kküçüklüğüm vardı. Kadının elinde ise o ağaç gibi bembeyaz bir fidan. Kadın küçük bana döndü.
" Bak kızım bu abla varya benim en iyi arkadaşımdı. Çok iyi bir savaşçıydı. Onunda çocukları vardı " dedi . Küçük ben ise " Peki annecim bu abba neden uyanmiyor. Kakıp çocuunun yanına gittin . Çocukları cok üjülür şonla. " Dedim . Dur bi dk anne mı bu kadın mı ama benim annem nasıl olur.
Kadın bana bakıp gülümsedi . " Ama kızım o abla savaşda sonsuz uykuya daldı" dedi . Elindeki fidanı bana verdi . Bende alıp mezarın başına dikdim.
O sırada her yer silikleşti . Ve kayboldu .Jones ın ağızından
Mezara geldiğimizde Beyza birden bire bayıldı. Hemen onu tutup oturtum. Noldu ki şimdi ya.
Bir on dk hiç bir şey olmadı . Ta ki Beyza "nasıl olur "diye mırıldanana kadar . Bı iki dk sonrada gözünü açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ TANRIÇA
FantasyBen BEYZA normal bir hayatım varken bir anda melez oldum sonrada tanrıça . Bu hayatımı ve aşk hayatımı etkileyecek mi . Bu fantastik hikayeye gelin birlikte şahit olalım. Beyza'nın o büyüleyici yada berbat hayatına hüzününe , sevincine , korkusuna...