Bir hafta olmuştu, benim için artık bir hafta bile kısa bir süre. Boran'ın sayesinde. Onunla çok güzel geçirmiştik şu bir haftamızı. Bana çok mesafeli davranıyor, her dediğimi yapıyordu. İşte onun bu özelliklerini çok seviyordum. Oturduğum yerden kalkıp ceketimi aldım. Koluma takıp ceketimi evden çıktım, belki hava soğur diye almıştım ceketi. Boran her zamanki görevdeydi. En sinir özelliği de buydu; görevleri.
Bir büfeden çikolata alıp yemeğe başladım. Yolda bir ileri bir geri yapa yapa yürüyordum. Neden böyle saçma yürüyordum bilmiyordum. Çikolatanın verdiği mutluluktur belki. Yüzümde oluşan gülücükler istemsizce çıkıveriyordu. İçimde kopan kelebekleri tutamayarak şarkı söylemeye başladım bağıra bağıra. Herkes bana baksa da takmadım ve söylemeye devam ettim. Sanki biraz da olsa içimdeki kelebekler yavaşlıyordu. Daha da bağırarak söyledim. Kırmızı ışık yanında arabalar durdu, yaya geçidinde küçük bir konser verdim onlara. Hepsi beni alkışladı. Bir elimi belime koydum diğer elimi döndüre döndüre eğildim, selam verdim. Daha sonra karşıya geçtim ve bir grup şarkı söyleyen genç ağabeylerin yanında buldum kendimi. Onlara eşlik ettim. Beni güzel karşıladılar ve bana bir parça çaldılar. Bende o parçayı güzelce seslendirdim. Herkes etrafımızda toplandı bizi izlemeye başladı. Paraları atmaya başladılar. Benim sayemde iyi kazanmışlardı. Parça bitince selamlayıp oradan ayrıldım. Mutlulukla koşarken birinin gövdesinde buldum kendimi. Genç yakışıklı, kumral, yeşil gözlü biriydi bu. Kim bilmiyordum ama meteor olduğu uzaydan düştüğü belli.
''Çok özür dilerim.. '' dedim telaşla. Bana bakıp gülümsedi.
''Önemli değil. Biraz daha dikkatli olursanız sevinirim.'' Dedi. Ben gözlerimi çocuğun gözlerinden alamıyorken bir sesle irkildim. Bu sesin sahibi Borandı. Yanıma gelmiş, gözlerini çocuğa dikmiş, duruyordu.
''Bu kim Miray?'' dedi kızgın sesiyle. Çocuk alaycı bir ifadeyle ;
''Yoldan geçen her hangi bir kişiyim..'' dedi. Boran bana döndü ve elimden sıkıca tuttu. Daha sonra çocuğa geri döndü.
''O zaman hadi ikile.'' Dedi. Çocuk gülerek omuz attı ve gitti. Boran tam gidecekti ki tuttum onu.
''Sakin olsana sen be! Kıskandın mı yoksa ?'' dediğimde ateş püsküren gözlerini bana çevirdi.
''Evet kıskandım.'' Dedi. Ve elimle birlikte beni çekiştirmeye başladı. Polis arabasına bindirdi ve sürdü.
''Ay benim sevgilim beni kıskanırmıymış ?'' dedim gülerek. Bana (o arabınun üstünde olan ayna var ya işte adını bilmiyorum )aynasından baktı sinirle.
''Yetmez mi Miray?'' dediğinde güldüm.
''İlk defa kıskandın. Bence yetmez.'' Dedim. Arabayı durdurdu ve dışarı çıktı. Bende çıkıp yanına gittim.
''Ha sen cidden çok kıskandın'' dedim. Elimi tuttu ve gözlerini gözlerime dikti.
''Kimseyle konuşmayacaksın. Erkeklerle hiç. Benden başka erkeğe dokunmayacaksın. Benden izin almadan bir erkekle konuşmayacaksın. Kısa bir şey asla giyinmeyeceksin. Eve kimseyi sokmayacaksın. Ve benden başka birini gözün görmeyecek!'' dedi vurgu yaparak. Ona şuan şaşkın bir şekilde bakıyordum, çünkü söyledikleri çok abartılı ve saçmaydı.
''Şaka yapıyorsun değil mi?'' dedim. Başını 'hayır' niteliğinde salladı.
''Boran, abartıyorsun.'' Dedim.
''Bana ne?'' dedi umursamazca.
''Dediğin hiçbir şeyi yerine getirmez isem ne olacak?'' dediğimde durdu ve düşündü sonra bana dönüp ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm
Teen FictionKüçükken annesi ve babası tarafından terk edilen Miray, daha çok küçükken kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmiş fakat kötü bir kız olarak geçirmiş hayatını. 16 yaşında hiç beklenmedik bir gece bir polis ile karşılaşması onun hayatını değiştirm...