Peter uyanalı dakikalar olmuştu ama yatakta tek yattığını fark ettiği için gözlerini açmaya cesaret edemedi. Her saniye kendine yapabileceğini söylüyor, ama yapamıyordu. O alışıktı, yani.. Tony'nin yokluğuna. Ama dün gece.. söz vermişti. Orada olacağına söz vermişti. Hayatında ilk kez, Peter'a bir şey için söz vermişti ve eğer Peter gözlerini açarsa dün gecenin yalandan ibaret olduğunu anlayacaktı.
Açmadı.
Yanında babasının olduğunu hayal etmeye çalıştı, gözlerini açmayacaktı. Boğazı düğümlenirken yanaklarını ıslatan gözyaşlarını hisseti. Nefes almaya bile korkuyordu, Tony'nin sözünü tutmamış olması onu öldürüyordu.
Ve ardından yanağında hissettiği elle irkildi, yavaşça gözyaşlarını siliyor ve arından saçlarına ilerliyordu. Peter tekrar açmadı gözlerini, uyanınca başka birini görmekten korktu.
Tony tekrar eline Peter'ın bir tutam saçı gelince elini çekti. Bunu yaşamaktan nefret ediyordu. Yaklaşıp başına tekrar bir öpücük kondururken Peter'ın titrediğini, sessizce ağldığını fark etti. Sebebini biliyordu.
"Peter," dedi fısıldayarak. "Buradayım."
Peter duyduğu sesle kendini tutmayı bırakmış, hıçkırıklara boğulmuştu. Az önce silinen o yaşlar şimdi tekrar ıslatıyordu yanaklarını. Ama bu sefer korkmuyordu, bu oydu. Gözlerini yavaşça açarken tek dileği yanılmamaktı. Ve karşısında babasını görünce güldü. Gülse de ağlamaya devam ediyordu. Onun bu halini gören Tony'de gülümsemeden edemedi. Kendinden nefret etmek için birçok sebebi olduğunu fark etmişti çünkü.
"Baba.." Peter'ın sesi titriyordu. Yavaşça doğrulup Tony'e sarıldı. Başını onun göğsüne bastırdı, mümkünmüş gibi daha da bastırmaya devam ediyordu. Tony yavaşça onu kollarının arasına alırken nefesi kesiliyor, onu bu hale getirebilecek kadar iğrençleştiği için tekrar tekrar kendinden nefret ediyordu.
"Kahvaltını getirdiler.." diyebildi sadece. Dün geceden beri hissettiği tek şey korkuydu. Korktuğu tek şey fark etmese her şeyi olan bu çocuğu da kaybetmekti. Peter yavaşça başını kaldırıp babasının yanaklarını temizlemesine izin verdi. "Kahvaltını yaptıktan sonra misafirlerin gelecekmiş.."
"Okuldan.." dedi Peter minik bir tebessümle. Daha sonra kendini toparlayıp Tony'nin ona kahvaltı ettirmesine izin verdi. Onun pişman olduğunu, kendisini suçladığının farkındaydı. Böyle olsun istemiyordu, Tony'nin hep yüzü gülmeliydi.
Kahvaltı bittikten hemen sonra Bayan Adler, Michelle, Ned ve Wade içeriye girdi. Bugün sıra tekrar onlardaydı anlaşılan.
Tony Stark'ı içeride gören Ned ve Michelle şaşkınca Peter'a döndüler. Yüzündeki gizli tebessümden bazı şeyleri tahmin edebiliyordu.
"Aman tanrım.." dedi Ned çiçekleri yere düşürürken. "TONY STARK!"
Tony onun bu tepkisine gülümserken bu çocuğun Ned olduğunu anlamıştı. Peter'ın ev yaşantısını bilen iki arkadaşı vardı zaten..
"Sen de Ned olmalısın.." dedi Tony, Peter'ın kalkıp oturmasına yardım ederken. Gözleri merakla diğer ikiliye kaydı.
"Ben Michelle ve sizden nefret ediyorum."
"Hislerin kuvvetliymiş Michelle, taktir ediyorum."
"Baba.."dedi Peter küçük bir çocuğun huysuzluğuyla. Onun kendini aşşağılamasına izin veremezdi.
"Ve sende, oğlumun burnuna tekme atan Wade olmalısın. Yanlış hatırlamıyorsam.." Peter, Tony'nin bildikleri karşısında sadece şaşırıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'll be good | peterparker + tonystark
Fanfiction"Kanserin en kötü yanı sana yaptıkları değil, sevdiğin insanlara yaşattıkları." demişti Wade Wilson bir keresinde.