9

4.6K 393 125
                                    

"Owen- Hayır- Sana söyledim gelemem!"

Tony dakikalardır asistanına durumu açıklamaya çalışıyordu, ama hayır, gerizekalı herif anlamamakta ısrarcıydı.

"Baba.." Tony telefonun diğer ucundaki adama bağırmayı bırakıp Peter'a döndü. "Git hadi, önemli değil."

Tony iç çekip sinirle birazdan orada olacağını mırıldandıktan sonra telefonunu kapattı.

"Ayrıca.. Jarvis de burada, sıkılmam."

"Peki.. Hemen dönmeye çalışırım."dedi Tony, Peter'ın alnına her zamanki küçük öpücüklerden birini bırakmadan önce.

Garipti.. Her ikisi içinde. Tony, onun bir anda nasıl her şeyi oluverdiğine şaşırıyordu. Ondan başka varlığı yokmuş gibi davranıyordu, gerçekten de öyle değil miydi zaten? Peter ise onun bu ani değişimine şaşırıyordu. Ama mutluyudu da, her şey -en azından çoğu şey- olması gerektiği gibiydi.

Tony gönlü el vermese de onu orada bırakıp saçma şirketindeki saçma olay için hastaneden ayrılmak zorunda kaldı. Gitmeden önce Wanda'yı çıldırtacak kadar fazla uyarıda bulunmayı da unutmadı.

Çok geçmemişti ki, Bayan Adler yanında Loki, Bucky ve Pietro ile geldi.

"Sıkılıyor olmalısın.."

"Aslında.. Pek değil, bazen eğlenceli oluyor."

"Elemeleri geçtik." dedi Loki konuyu değiştirmek için. Hastaneye çocuğun ruhunu daraltmaya gelmemişlerdi.

"Bensiz de bir şeyler başarabilmeniz ne güzel."

"Blablabla! Hepimiz Wade'in senden daha iyi olduğunu biliyor." dedi Bucky böbürlenerek.

Loki bu çocuğu neden buraya getirdiklerini düşündü, sahi, neden getirmişlerdi? "Bayan Adler," dedi kapının yanında sarışın bir adamla konuşan öğretmenine. "Bucky'i dışarıya atabilme iznimiz var mı?"

Bayan Adler ölümcül bakışlarını Bucky'ye yöneltti, Bucky sevimlice sırıtıyordu. Bayan Adler'de aynı gülümsemeyi ona bahşedip Loki'ye döndü. "Tabi, hayatım."

Bucky göz devirip Peter'dan özür diledi. Ah, şu gıcık Loki! Lanet olasıca suratını tek tekmede dağıtmak istiyordu Bucky onun.

"Maçlara katılamaman çok kötü." dedi Pietro ters oturduğu koltuktan başını sarkıtarak. Peter bu sıkıcı odaya nasıl katlanıyordu?

"Steve dinlenmem gerektiğini söylüyor."

"Katılmaması daha i--"

"Kapa çeneni!"

Pietro yanaklarını şişirerek kendini yere atarken Loki ve Bucky saç kavgasına başkamıştı bile. Ve sonra.. -kavga Bayan Adler'in müdahalesiyle sonlanmıştı- Peter onlara Akkie'den bahsetti. Diğerlerinden, Steve ve Wanda'dan...

×××

"Peter," Tony şirkette olan saçma ve salak olay yüzünden oraya gittiğine inanamıyordu. "Ben geldim." Peter ses vermeyince uyuyor diye düşündü, üzerini örtmemişti salak çocuk. Tony göz devirip örtüyü üzerine örtmüştü ki, hissettiği
-normalin üzerindeydi- sıcaklıkla irkildi. Elini Peter'ın alnına yerleştirdi, yanağına, boynuna.. "Peter.." Jarvis'in haber vermesi gerekirdi! Tanrı aşkına, o şeyi buraya Peter'la dedikodu yapabilsin diye getirmemişti ki!

"Gelmişsin.." dedi Peter, uyumuyordu ama gözlerini açamayacak kadar yorgun hissediyordu kendini. Tony üzerini tekrar açtı. "Yanıyorsun sen.."

"Biliyorsun, Steve normal olduğunu söyledi." sesi fısıltı halinde çıkıyordu.

Tony Steve'i arayıp beş dakika içinde orada olmazsa bu sefer gerçekten suratına tekme atacağını söyledikten sonra, Steve beş dakikası dolmadan yetişebilmişti. Tabi ki orada bu tio işlerle ilgilenen insanlar vardı, ama konu Peter olunca istemsizce telaşa kapıldı - fazla telaşa.

Gecenin ilerleyen saatlerine doğru ateşini kontrol altına alabilmişlerdi. Tony bir an olsun küfredip Steve'e emir vermeyi bırakmadığı gibi, Peter'ın elini de bırakmıyordu. O kadar çok korkmuştu ki, gözlerinden okunabiliyordu. Tony Stark iğrenç bir hastalığa karşı çaresizdi, gözlerinden görebiliyordunuz. Peter'a her şeyin iyi olacağını söylemekten bir saniye olsun vazgeçmemişti.

Belki de hayatında ilk defa korkuyu bu kadar hissetti. Çaresizliğin ve öfkenin tadına bu kadar fazla baktı.. Mütevazi olmak konusunda bile kendini yücelten bu adam, belki de ilk kez ne kadar iğrenç bir insan olduğu gerçeğini yüzüne vurdu. Onu ne kadar çok sevdiğini ilk kez anladı. Şimdi ise çocuğun elini, eğer bırakırsa, başına bir şey gelecekmişcesine sımsıkı kavramıştı. Yeni düşmeye başlayan ateşini her dakika başı kontrol ediyordu.

"Tony.." Steve ise ne zamandır kapının pervazına yaslanmış, onları izlediğini bilmiyordu. Peter'ın tekrar nöbet geçirmesini normal karşılayabiliyordu, doğaldı. Tony'nin aksine onu yoran şey kontrol altına alınamayan ateşten ziyade, Tony'nin kendisiydi. Bir kalbi olduğunu tekrar Steve'e hatırlatmıştı. Steve içten içe, kendi kendine verdiği sözü düşündü.. Ona söylemesede, Peter'ı eski haline getireceğine söz vermişi işte. Aksini düşündü, bu adamın elindeki tek şeyi kaybettiğini.. Hayır, böyle bir seçeneği yoktu onun.

Tony yanaklarını temizleyip, milyonuncu kez sımsıkı tuttuğu eli öptü. "Şu ihtiyarı evine göndermeliyim, tamam mı?" Peter-elinden geldiğince- gülümseyip başını salladı. Geçen bir kaç saati hatırlayamıyordu bile.

Tony ayaklanıp Steve'in peşinden odadan çıktı.

"Kendini bu kadar yıpratma, bu tarz nöbetlerin normal olduğunu--"

"Kapa çeneni, tekrar yanağını temizledi. O benim oğlum."

Steve göz devirip Tony'nin elini yanaklarından çekip -gözyaşlarını- temizlemesine yardım etti. "Bak.. O iyi, tamam mı? Sadece küçük bir nöbetti, inan bana daha kötüsünü gördüm."

"O iyi, değil mi?"

Steve gülümseyip başını salladı. "Hatta istersen, kısa süreliğine eve de dönebilir.. O iyi, sakin ol artık."

"Senden nefret ediyorum." dedi Tony gülerek Steve'e sarılırken. "Gördüğüm en ama en berbar doktorsun."

*****

Pekala...

Tony'nin KOLU'nun koptuğuna dair söylentileri gördüğümden beri iyi değilim.

Ve tanımda değilsin, şerefsiz seni Muazzamtony





i'll be good | peterparker + tonystarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin