□4.Bölüm□

226 46 28
                                    

Medya: Efe

  Sabah kalktığımda alarmıma tam bir dakika kaldığını gördüm. Hemen kapatıp yatağımdan kalktım. Rutin işlerimi halledip saçlarımı yarım bir şekilde üstten topladım. Formamı giyip aşağıya indim. Halime Teyze çayları koyuyordu:

"Günaydın Halime Sultan."
"Günaydın kızım hadi gel hemen yap kahvaltını,"diyerek sandalyeyi oturmam için çekti. Ben de çabucak oturup kahvaltımı yaptım sonra hızlıca evden çıktım.

Okula vardığımda Efe hariç herkes sınıftaydı. Ben de Buket'in yanına-yerime- geçtim. Kaan yine kafasını koluna gömmüştü. Efe sınıfa:
"Selamın hello gençlik."diyerek dalmıştı. Sonra hızlıca gelip yerine oturdu. Ben de:
"Günaydın"diye cevap verdim.

Kaan başını kaldırıp:
"Çağan bugün kız arkadaşıyla birinci dersin sonunda gelecekmiş. Annem söyledi."dedi.
Bi dakika Ne!! Kız arkadaşımı? Tamam küçükken sevdim şuan sevmiyor olabilirim. Ama aniden de söylenmez ki canım.. Ben bunlarla kafamı kurcalarken Kaan devam etti:

"Gelecek ve yine mutluluğumu bozacak. İyi ve yardımsever biri olur yine kesin ne mükemmel arkadaş ama(!)"diye yakındı. Ben de:

"Kaan sen bizim arkadaşımızsın henüz daha ne kadar yakın olmasak da seni aramıza aldık. Çağan gelse de bu değişmeyecek. Anladın mı?" Efe:

"Hay ağzını öpeyim be kankim. Elya haklı hem yanıma oturduğun gün gruba girmiş sayıldın sen." Buket:

"Bana söyleyecek bişey bırakmadılar. Haklılar."

Yumruğumu öne doğru uzattım. Efe hemen arkamdan yumruğunu uzattı. Buket de sırıtıp yumruğunu ortaya koydu. Hepimiz Kaan'a baktık. Biz böyle bakınca göz çevirip yumruğunu uzattı hepimiz bu halde gayet mutlu görünüyorduk. Ne kadar henüz bize kendini açmasa da biz onu aramıza almıştık.

Ders sonuna doğru kapı çaldı. İçeriye müdür yardımcısıyla Çağan ve biricik(!) kız arkadaşı girdi.

Çağan
  Kız arkadaşımla birlikte yeni okuluma gelmiştik. Müdür yardımcısı bizi sınıfımıza çıkarırken Oya'nın-kız arkadaşım- elini güven verircesine sıktım bana bakıp gülümsedi. Ben de ona gülümsedim. Sırf benim için birlikte vakit geçirebilmek için o da benimle gelmişti. Zaten ailesiyle pek yakın değil yani onun için zor olmadı. Ama benim için zor olacaktı çünkü Kaan da bu okulda ve aileden tek sevdiğim kişi -annem- benden uzakta.

Ben bunları düşünürken sınıfa gelmiştik bile. İçeri girdiğimizde müdür yardımcısı söze başladı:

"Gençler bunlar yeni arkadaşlarınız Çağan Akyurt ve Oya Çınar. İyi geçinin. İyi dersler hocam."diyip gitti.

Ben de boş sıra bakınırken Kaan'ı gördüm ve Elya'yı bir dakika ne Elya mı evet bu tam da oydu. Aklım eski anılara giderken Oya beni çekiştirip arkadaki boş sıralara yönlendirdi. Çok değişmişti. Ben de çok değişmiştim. Sonra hocayı dinlemeye başladım.

Elya
  Ay şu tiplere bak tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Ben o kadar merak edip bekleyeyim gördüğüm manzaraya bak aman en azından sevdiğim değil. Sonra ikisi arkaya geçtiler. Ben de arkamı döndüm. Kaan'ın çenesi kasılmıştı. Ona baktığımı fark edip bana baktı. Sonra omuz silkip önüme dönmemi söyledi. Önüme dönerken bir yandan da düşünüyordum. Acaba bu düşmanlıkları neyden kaynaklanıyor? Kaan ondan ölesiye nefret ediyor. Fakat onunla ilgili her şeyi de biliyor. Kafam yine çok karışmıştı. 2 dakika sonra zaten zil çalmıştı. Biz de hiçbir şey konuşmadan kantine indik. Efe sahte bir şaşkınlıkla:

"Aaa! Buket bak pezevEngin orada."dedi. Buket yüzünü buruşturup:

"Lütfen kendine güncel espriler bul Efecim."dedi.

Biz de Kaan'la onların atışmalarına gülüyorduk. Nöbetçi öğrenci bizim masaya gelip:

"Arkadaşlar biriniz şunu güvenliğe götürür mü?"dedi.
Ben de hemen götürürüm diye elindeki zarfı aldım. Biraz havaya ihtiyacım vardı. Zarfı güvenliğe verdim.

Dönüşte yine ikizleri düşünürken kafam da bi ağrı hissettim. Birine çarpmıştım. Hayır bir duvara. He Alaz'mış.

"Önüne baksana sen ya zaten başım ağrıyordu. Şimdi katlanılmaz oldu."dedim.

"Önüne bakmayıp bana çarpan sensin."diye meydan okudu. Doğru söylediği için:

"Her neyse uğraşamayacağım."diyip yanından giderken kolumdan tuttu:

"Bağcığın çözülmüş bağla onu çabuk yoksa düşersin."dedi bu tepkisi karşısında şaşırsam da itiraz ettim.
"Sanane benim bağcığımdan düşmem ben."diyip kolumu kurtardım.

Vee bam ilk adımda bağcığıma basıp düştüm. Ama bu ne sakarlıktır. Alaz:

"Bir kere de inatlaşmayıp sözümü dinlesen."diyip beni yerden kaldırdı.

Alaz'ın gözleri de benim gözlerim gibi maviydi. Aslında o kadar da tipsiz değildi. Ay ne diyorum ben ya. Geç kalmamak için hızla sınıfıma çıktım. Aklım niye hep allak bullak benim.

Bölüm Sonu yorumlarınız bekliyorum:)

İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin