Yeni bölüm istiyorsanız, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz;)))
*
"Hey!" Megan burnumu sıkıp, inlememe sebep olurken, fazlasıyla sinirli görünüyordu. "Beni neden dinlemiyorsun?"
Somurtarak, burnumu ovaladım. "Canımı acıttın."
"Belli bir noktaya dalmış, söylediğim hiçbir şeye tepki vermiyordun. Az bile yaptım."
"Yanılıyorsun," diye yalan söyledim. "Seni dinliyordum."
"Öyle mi?" Kollarını göğsünde birleştirerek arkasına yaslandı. "Emin misin?"
Yüzümü buruşturup, önümdeki tepsiyi ileri doğru ittim. "Tamam, dinlemiyordum. Oldu mu?"
"Evet, oldu." Bana onaylamayan bakışlar atarak söylendi. "En yakın arkadaşına yalan söylememen gerektiğini bilmiyor musun? Seni, ne zaman yalan söylediğini bilebilecek kadar iyi tanıyorum neticede."
"Özür dilerim Megan. Kafam çok karışık, bunu dışarı yansıtmadan edemiyorum."
Kaşları çatıldı. "Ne oldu? Yoksa Martha sevimsiziyle mi ilgili?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Sonra eğilip, yaklaşmasını işaret ettim. Kimsenin duyamayacağından emin olduğumda da, sessizce konuştum. "Luke ile ilgili."
"Ne oldu?"
"Bana, benden iki yıldır hoşlandığını söyledi."
Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Sana söylemiştim!"
Ben düşünceli düşünceli ona bakmayı sürdürünce, beni sertçe dürttü. "Ee? Bu kadar mı? Azıcık detay verebilir misin acaba? Ne zaman oldu, nerede oldu, nasıl oldu, sen ne tepki verdin? Bilgin olsun diye söylüyorum, böyle olaylar bu şekilde anlatılmaz."
İç geçirip, ona her şeyi istediği şekilde, en ince detayına kadar –Martha'nın bizim evde Owen ile muhteşem vakit geçirdiği kısmını atlayarak– anlattım. Megan, anlattıklarım bittiğinde yüzüme mest olmuş bir şekilde bakıyordu. "Eğer bu çocuğu elinden kaçırırsan, seni ölesiye tekmelerim," dedi. Biliyorum, yapardı.
"Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, Megan. Hem de hiç bilmiyorum."
"Sana ne yapman gerektiğini söyleyeyim." İşaret parmağını uzatıp, beni alnımdan dürttü. "Çocuğa, o dilendiği lanet olasıca şansı veriyorsun ve sonsuza dek mutlu yaşıyorsunuz. Oldu mu? Bence az önce bu sorunu mükemmel bir şekilde çözümüne kavuşturdum."
Neden ona bu kadar kolay gelen şey, bana da aynı oranda zor geliyordu. Belki de Owen'dan korkuyordum. Eğer öğrenirse yapabileceklerinden... Ya da belki de, kendimden korkuyordum. Daha önce hiç, bir erkekle ciddi bir ilişkim olmamıştı. Batırma olasılığımdı belki de karar vermemi zorlaştıran şey.
Ben derin düşüncelere dalmışken, bir esinti hissettim. Yanımdan birileri geçiyordu. Megan ile ikimiz de, aynı anda esintiyi oluşturanlara çevirdik başımızı.
Owen ve çetesi, büyük bir soğukkanlılıkla çaprazımızdaki masaya doğru yürüyorlardı. Bizim de dâhil, yemekhanedeki herkesin bakışları onların üstündeydi. Gözlerim ilk önce Luke'a takıldı. Sarı saçları, bir yele gibi başının üstünde dalgalanıyordu. Mavi gözleri ışıl ışıldı. O, gerçekten çok ama çok yakışıklıydı. Daha önce ona hiç bu gözle bakmadığım için, ne kadar yakışıklı olduğu asla dikkatimi çekmemişti sanırım.
Michael ile Ashton kendi aralarında şakalaşıyordu, Calum telefonuyla uğraşıyor, Luke ile Owen da ciddi bir şey konuşuyorlarmış gibi görünüyorlardı. Hepsi masaya yerleşirken, Megan, "Siktiğimin Cullenları gibiler," diye bir yorumda bulundu. "Owen'ın Bella'sı olmak için neler vermezdim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You suck at love // l.h
FanfictionPortia'nın yeni yıldan bir sürü beklentisi vardı. Yeni yıl ise, ona sürpriz yapıp, karşısına yeni yıldan asla beklemeyeceği tek şeyi, aşkı çıkardı.