5.. Bölüm

99 2 0
                                    

    Bir barda çalışmanın güzel yanı insanları tanımaya başlamak herhalde. Zaten tek güzelliği de o. Mutlusu, mutsuzu, sinirlisi, depresifi... Her duygudan insanı tanıyorsunuz yavaş yavaş. İki kadehten sonra da içlerindekini görebiliyorsunuz. Bazılarının kendini nasıl saklayabildiğine şaşırıyorsunuz.
    Zeki ile hergün oynadığımız bir oyun var. Gözümüze kestirdiğimiz herhangi bir müşterinin yüz ifadesinden ne olduğunu, ne yaşadığını kestirmeye çalışır, iddiaya gireriz. Açık ara farkla Zeki önde olsa da azmi elden bırakmamakta kararlıyım. Söz konusu seçim kadından yana olduğunda ise Zeki durumu eliyle koymuş gibi bir çırpı da buluveriyor.
    Barın arkasında Kayhan ile yeni buluşmalara yelken açarken Zeki kapıda göründü ve üzerini değiştirmek için depoya yöneldi. Fazlaca belirgin kaslı vücudunu göstermeye her daim meraklı olan arkadaşım, deponun kapısını örtmemeye bayılıyor.
    Elindeki nane yapraklarıyla önce Zeki'ye sonra bana bakan Kayhan, "Seninki geldi" dedi.
    - Aaa... Ne alaka benimki falan.
    - Samimiyetiniz gözlerden kaçmıyor. Bazı kızlarımızın sana öldürecek gibi bakmaları da cabası.
    Kayhan'ın beni Zeki ile yakıştımasına mı yanayım, müşterilerin daha doğrusu Zeki'nin saçma fanlarının bana diş bilemelerine mi güleyim bilemedim.
    Güldüm tabii ki de ve "Sen ciddi misin" dedim.
    - Neden olmayayım?
    -Neden olasın?
    Zeki'den bahsediyoruz. Sen farkında olmayabilirsin ama dışarıdan görünen senin bildiğinden çok farklı.
    -Görünen her zaman gerçek değildir. Bunu bana ilk söyleyen sensin unutma. Eğer görüntüyle düşünecek olsaydık, seni hala playboy zanneder, kimlerle yatıp kalkıyor diye düşünüp senden tiksinirdim.
    Tok bir kahkaha atan Kayhan'ın bana içi gülen gözlerle bakması yanaklarımı kızartmış olabilir. Işıl ışıl bakan bir çift kahverengi göze tepkisiz kalmak oldukça zor.
    -Buraya yeni başladığımda ettiğimiz kavga geldi aklıma. Defne hanımın o kadar çirkef ve saldırgan olabileceğini hiç düşünemedim.
    -Az daha dayak yiyordun benden.
    -Sadece rakibimi küçümsediğimden yediğim o ilk yumruğu saymazsak, senden dayak yiyeceğimi sanmıyorum.
    -Hak etmiştin.
    -Evet. O yüzden bir şey demedim ve yapmadım.
    Aramızda oluşan anlık sessizlikte gözlerimiz birbirine takılı kaldığında, öksürükle aradaki havayı dağıtan Zeki'ye döndük.
    -Hoşbuldum gençler. Bakışmanız bittiyse önlüğümü alabilir miyim?
    Önlüğünü almak ,için arkamı döndüğümde Zeki'nin "Ne kadar da birbirine yakışan bir çift" diye mırıldanmasını duydum ve öfkeyle ona dönerek önlüğü yüzüne fırlattım.
    -Ne tesadüf, Kayhan'da aynı şeyi ikimiz için düşünmüş. Sırada kim var, Elif'le mi çift olayım? Karar vereyim ona göre.
    Yüzümün öfkeden kızardığını bildiğimden iki testeron canlısını şaşkınlıklarıyla orada bırakarak müşterilere yöneldim. Boş masaları silip siparişleri aldım. Tek düze bir ses tonuyla Kayhan'a siparişleri ilettim ve onun bir şey söylemesine fırsat vermeden tekrar işe koyuldum. Zeki hala barın önünde duruyordu. Söyleyecek kelime arıyor gibiydi.
    Aradan geçen iki saatlik yğunluğun ardından barın arkasına geçtim. Soda almak için eğilip kalktığımda Kayhan'la burun buruna geldik. Burun buruna derken ben anca onun göğsüne denk gelebiliyorum. Ben adım atmadan kolumdan yakaladı ve kaşlarını çatarak bana baktı.
    -Ortada bir yanlış anlaşılma car ama kan davasına dönmemeli öyle değil mi?
    Derin bir nefes aldım ancak cevap vermek yerine dudaklarımı büzdüm. Çatılan kaşlarıma bakan Kayhan'ın yüzünde beliren tebessüm, ciddiyetimi bozacaktı. Sessizliğimden istifade ederek devam etti.
    -İki odunun salaklığı deyip geçmeye ne dersin. Zeki benden daha şaşkın ve hala sana ne diyeceğini bilemedi. Senin onunla yakıştıtılman biraz garibine gitti herhalde.
    -Onun nasıl çapkın ve hovarda olduğunu bildiğim için olsa gerek.
    Omuz silkip işe dönmek için ön tarafa geçtiğimde kapı aniden açıldı ve önümden rüzgar gibi biri geçti. Kadının sadece küt saçlarını görebildim. Cam kenarında uzak bir köşeyi seçerek oturdu ve çatık kaşlarıyla masaya gözlerini dikti. Ne kafasını kaldırıp etrafına baktı ne de başka bir harekette bulundu.
    Usulca Zeki'nin yanına giderek "Günü konusu belli oldu" dedim.
    Göz ucuyla bana baktıktan sonra katıldığını belli edercesine başını salladı ve "Tahminleri alayım" dedi.
    -Zor değil bence ama biraz garip de. Sipariş vermedi, vermeyi bırak kıpırdamıyor bile. Yüz ifadesine bakılırsa çok sinirli, aldatılmışlık seziyorum.
    Benden daha şüpheci yaklaşan Zeki'nin tahminini meraj etmeye başladım. İlk aklıma gelen aldatılmışlık olsa da kıza baktığımda kafama oturmadığını fark ediyordum. Küt siyah saçları ve kalın biçimli kaşları ilk dikkatimi çeken şeyler oldu. Gri ve siyahın hakim olduğu kıyafetler giymiş, bordo oje sürmüştü. Ellerini birbirine o kadar sıkı kenetlemişti ki, boğumları bembeyaz kesilmişti. Yüzünde makyaj yoktu ve sadeliği ile pürüzsüz ve güzel görünüyordu.
    Onu inceledikten sonra benimle aynı detaylara dikkat kesildiğini tahmin ettiğim Zeki'ye döndüm.
    -Daha düşünecek misin? Kıdan işaret bekleme boşuna, hadi söyle.
    -Aslında bir bakıma seninle aynı fikirdeyim. aldatılma olasılığı oldukça yüksek ama o senin tahminin. Bence sevgilisi ile değil de sanki ailesiyle kavga etmiş gibi. Biraz aykırı bir tip ve heüz küçük sayılabilecek bir yaşta. En fazla 20 derim. O yüzden her şeye aksi davranıyor ve ailesinin dediklerine tapki gösteriyor olabilir. Hatta anne-baba ayrılığına maruz kalmış bir çocuk bile olabilir.
    Yine aklıma yatan cevaplar vermişti. Kızın hal ve hareketleri gerçekten tahminlerine uyuyordu. Her ikimiz de tahminlerimizi söyledikten sonra Zeki benden önce davranarak kıza yöneldi ve siparişini almaya gitti. Bense geç kalmışlığın ezikliğini omuzlarıma alarak bara döndüm.
    Asık yüzümü fark eden Kayhan gülümseyerek, "Ne oldu, yne hızlı mı davrandı?" Dedi.
    -Kör değilim değil mi? Ne zaman atak yapsa omuzlarında küçük Emrah'ı taşıyorsun.
    -Peki, o halde ben işe döneyim. Bu arada günün imalatını henüz denemedim, hazırlayıver.
    Yanımıza elen Zeki'nin yüzündeki düşük ifadeyi görmemle bir anda yerine gelen keyfim yüzüme vurdu. Mutlulukla, "Hayırdır, yanlış tahmin mi?" Dedim.
    -Konuşmadı ki. Sadece parmağıyla suyu işaret etti o kadar.
    Elime aldığım menüleri göğsüme bastırdım ve kulağında çınlattığım kahkahalarımla yanından ayrıldım. Bu sefer sert kayaya çarpmıştı anlaşılan. Yüzümdeki gülümseme ile bir süre müşterilerle ilgilendim. Saat geç olmasına rağmen ciddi bir kalabalık yoktu. Hatta sakin geçiyor deiyebilirdim.
    İçecekleri ikram edip köşedeki kıza döndüğümde Zeki'nin suyu kıza uzatmakta olduğunu gördüm. Büyük bardakta ikram ettiği suyun kenarına limon fa takmıştı. Hatta bardağın kenarına çiçek de iliştirmişti. Birkaç papatya ile jest yapıyordu her zamanki gibi.
    Sonrasında ise ikimizinde beklemediği bir şey oldu. Bardak kızın göz hizasına girdiğinde mum gibi otuan o sessiz kız ayağa fırladı. Tabağa elinin tersiyle vurması, bardağın fırlaması, suyun etrafa saçılması ve bardağın paramparça olması ağır çekimde gözümün önünde gerçekleşti.
    Olan biteni kavrayamadan kız bir anda geldiği rüzgarla geri gitti. Kafeden ayrılan kızın arkasından bakakaldık.
    Saat 12'ye vurduğunda önlüğümü çıkararak paydos ettim ve evimin yolunu tuttum. Sokaklar sakinleşmiş, insanlar evlerine çekilmişti. Hafta içinin vermiş olduğu ıssızlık hakimdi. Temiz havayı soluyarak yolumda ilelerken birinin hıçkırıkları çalındı kulağıma. Birinin ağladığını duyuyordum ama görünürde kimse yoktu. İlerideki lamba direğinin altında konuşan iki adam dışında biri ilişmedi gözüme. Birkaç adım attığımda çöp konteynırının yanındaki karanlığa sinen birini gördüm. Kollarıyla kendini sarmış küçük bir bedendi. Kafasını dizlerine gömmüş, için için ağlıyordu.
    Hiç düşünmeden yanına vardım ve koluna dokundum. Ağır ağır kafasını kaldırınca onun kafedeki kız olduğunu fark ettim. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü.
    Diğer elimi yanağına koyarak, "Neyin var, ne oldu kuzum" dedim.
Hiç beklemediğim bir anda daha fazla ağlayarak boynuma atladı ve "Annem" dedi.
    "Annem papatyaları çok severdi" ve tekrar hıçkırıklara boğuldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 09, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kızılcık ŞerbetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin