Emret Komutanım

14.8K 728 18
                                    

Eymen'in Ağzından;

Kendini kandırmayı seven, ahmak heriften fazlası değildim. Dolunay'ı unutacakmışım... Lan ben kim oluyorum da kalbimde hakimiyet kurmuş kızı unutuyorum. Bu kalp Eymen'i unutur, Dolunay'ı unutmaz. Bir de orda kıza beylik beylik laflar etmiştim. Uzun göreve gidiyoruz şurada, kıza sarılamamıştım bile. Gerçi nereye sarılacaktım ulan, kız onu unutayım, o da beni unutsun diye yeni birisini bulmuş bile... Adamı ilk gördüğüm andan beri uyuz kapmıştım zaten. Tabii bu uyuz meselesinin adamı görmemden çok, adamı Dolunay'ın yanında görmemle ilgisi vardı ama konumuz bu değildi. Bu, görevden gelince irdelemem gereken gündemdi. Şimdiki konumuz, Kara'yı yakalamak için başlatılan görevdi. Kara'yı bulup alana kadar bu tim, o askeriyeye dönmeyecekti. Gerekirse ormanda sabahlayacaktık, gerekirse uyumayacaktık ama o Kara denen herifi Türk adaletine teslim edecektik...

Araçla, artık ezberlemiş olduğum taşlı yolda ilerliyorduk. Hava zifiri karanlıktı ve yolumuz nerden baksan iki saat sürer gibiydi. Tam bir varış noktamız yoktu. Kara'nın bulunabileceği noktaya yakın bir yerde araçtan inip yola yürüyerek devam edecektik. Arabayla devam edersek, farların yaydığı sarı ışık bizi ele verirdi. Biz de bunu istemezdik. Çünkü bizi farkettikleri an kaçıyorlardı. Onlara ürkütmeden yaklaşıp en sonunda da ödlerini almak en zevklisiydi.

"Hasan." dedim güçlü bir sesle.

"Emret Komutanım!"

"Mehmet." dedim az önceki ciddi havamı bozmayarak.

"Emredin Komutanım!"

"Yağız."

"Emret Komutanım!"

"Alp."

"Emret Komutanım!"

"Cengiz." dedim başımı ona doğru çevirerek.

"Emret Komutanım!"

"Fatih."

"Emret Komutanım!"

"Engin." dedim. Gürbüz'ün yerine geçici olarak gelen askerdi bu.

"Emret Komutanım!"

"Emir." dedim hemen yanımda oturan askerin gözlerine bakarak.

"Emredin Komutanım!"

"Ferit." dedim son askerimin de ismini söylemiştim artık.

"Emret Komutanım!" dedi gür bir sesle.

"Hepiniz neden bu yola çıktığımızı biliyorsunuz." dedim kucağımdaki silaha dokunarak. "Bunun dönüşünün olmayabileceğini de biliyorsunuz."

"Evet komutanım." dediler hep bir ağızdan.

"Biz bir aileyiz. Elbette sağ salim dönmek isteriz ve bunun için de mücadele veririz. Şimdi sizden birkaç söz alacağım. Sonra da bu konuyu bir daha açmayacağım. Çünkü biliyorum ki biz bir söz verince onu tutarız." dedim ve biraz bekleyip kuracağım cümleyi toparladıktan sonra;
"Kara denen herifi yakalamadan dönmeyeceğimize söz veriyor musunuz?" dedim.

Ardımdan hemen cevap verdiler;
"Söz veriyoruz!"

"Şimdi sizden bir söz daha isteyeceğim." deyip hepsinin gözünün içine teker teker baktım. Hepsi pırlanta gibi çocuklardı. Hepsi mert adamdı.
"Tüm tim, askeriyeye sağ salim, şehidimiz olmadan döneceğinize söz verin." dedim gür bir sesle.

Biliyordum, bunun bir sözünün olmayacağını çok iyi biliyordum ama yine de söz vermelerini istiyordum.

"Söz komutanım!" dediklerinde sesleri, aracın içinde yankı bulmuştu.

DOLUNAY IŞIĞINDA BİR ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin