Albüm Meselesi

13.4K 694 24
                                    


"Alo" dedi kadın. Sesi, içimi ürpertmişti.

"Merhaba!"

"Kimsiniz?" sesi soğuk çıkıyordu.

"Ben Gürbüz Bey'in doktoruyum. Van askeriyesinden arıyorum sizi."

"O iyi mi?" diye sordu kadın.

"Evet iyi ama..." bir müddet karşılıklı olarak sustuktan sonra: "Size ihtiyacı var. Bana kalırsa o, birşeylerden çekiniyor ve size bunu söyleyemiyor. İkinizin de yarası aynı. Lütfen buraya gelip ona destek olur musunuz?"

"Bunun iyi bir karar olduğunu düşünmüyorum hanımefendi."
Sesi hala soğuktu. Onunla konuşurken sebepsizce kendimi iyi hissetmiyordum.

"Kocanız hasta, bunu biliyorsunuz..."

Son bir kez şansımı denemek istemiştim.

"Beni çağırırken kimden izin aldınız?" diye sordu.

"Birinden izin mi almam gerekiyordu?" diye sordum ben de.
Konuşma çok tuhaf ilerliyordu. Bu kadın azılı bir suçluydu da benim mi haberim yoktu?!

"Üzgünüm hanımefendi. Gelemem. Kocama iyi bakın. Size iyi günler."

Kadın alelacele telefonu kapatıvermişti.

"Kahretsin!" diye bağırdığımda odaya Eymen girdi.

"Kimi kahretsin?" dedi karşımdaki sandalyeye otururken.

"Birşey mi istemiştin?" diye sordum sinirle.

"Hayır, ziyaret etmek de mi suç?"

"Kusura bakma. Sinirim sana değildi." dedim dudağımı ısırarak.

"Önemli değil."
Masamdaki kalemlerle oynuyordu.

"Eymen..."
Kafasını kaldırıp yüzünü bana çevirdi.

"Efendim?" dedi gülümseyerek.

"Birşey itiraf etmek istiyorum."

"Et bakalım." deyip kolunu sandalyesinin arkasına yerleştirdi.

"Siz bir keresinde göreve gitmiştiniz ve ben de bunu fırsat bilip senin odana girdim." deyip ellerimle yüzümü kapattım.

"Ve komidinin çekmecelerini karıştırdın. Koleksiyonla albümü gördün. O gün sırf bu yüzden çok ağladın ve bir tane gözyaşın koleksiyonun altındaki mektuba düştü."

Nutkum tutulmuş vaziyette Eymen'i dinliyordum. Ben bile gözyaşımın mektuba damladığını fark etmemiştim.

"İyi ama sen bunları..." dediğimde sözümü kesti:

"O koleksiyonun parçaları yerinden milim oynasa bile fark ederim."

"Peki benim olduğumu nasıl anladın?" diye sordum. Soruyordum ama bir yandan da çok utanıyordum.

"Başka kim olabilirdi ki?" diye sordu gülerek.

"Yalan söyleme." deyip yüzümü kırıştırdım.

"Ah pekala..." deyip iç çekti. "Kokundan... Odama girdiğimde her yer sen kokuyordu Dolunay."

Gözlerime bakıyordu. Ne kadar da dikkatli ve ince ruhluydu...

"Onu özlüyor musun?" diye sordum. "Eski eşini yani..."
Yerinde huzursuzca kıpırdandı.

"Yalan yok. Ben onu çok sevdim ama di'li geçmiş zaman... Adından da belli oluyor işte, geçti gitti. Günahım kadar sevmiyorum, nokta kadar özlemiyorum."
Gülümsemeden edememiştim.

DOLUNAY IŞIĞINDA BİR ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin