Bölüm 5 -Teşekkürler

35.5K 297 32
                                    

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine

Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,

Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,

Fakat asla ümitsizliği değil... 

Nazım Hikmet 

"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

“Yani Zeynep 2 saattir çıkamadık evden ya”

“Geliyorum kocacııığım!”

“Sen bana her seferinde kocacım diyeceksen hep geç kalabilirsin sıkıntı yok karıcım.” dedi o en bi sevdiğim çarpık gülüşünü takınarak.  Çantayı yanına bırakıp eğildiğimde arkamda hissettiğim elleriyle ani bir hareketle kendine döndürdü beni. Dudaklarıma kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktıktan sonra devam etti.

“Biz neden daha önce evlenmedik ha? Bilseydim pamuk tarlasına döneceğini daha önceden kaçırırdım seni.” dedi göz kırparak. Hiç kıpırdamadan cevap verdim.

“Yani daha önceden hıyar tarlasıydım şimdi pamuk oldum öyle mi Kerem bey?” dedim yapay bir sinirle.

“Hıyar ne kelime patlıcan tarlasıydın patlıcan.” Koluna aldığı sert yumrukla kahkahası sönerken kalçamla ittirip odaya koştum. Arkamdan geleceğini adım gibi bildiğimden üstümü değiştirmeye başladım.

“Zeynoo! Ben de giriyim mi? Beraber değişiriz üstümüzü?”

Odadan tamamen giyinik çıkınca Kerem’im yüzündeki hayal kırıklığına içten bir kahkaha atıp kapıya ilerledim.

 """"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

“Sevgilim  denize inelim lüüütfen?” 6 aydır İstanbulun kirli ve karanlık havasından sonra Seferihisar’ın temiz havası benim içimdeki enerjiyi açığa çıkarmış ve Kerem’in kafayı dinleme hayallerini  suya düşürmüştü.  Uzun zamandır Keremle tatil yapamamıştık ve bu fırsatı sonuna kadar kullanmaya karalıydım. Tabi bizim modern görünümlü öküzümüz kıskançlık dozajını  biraz olsun düşürebilseydi çok daha keyifli vakit geçirebilirdik. 

“Olmaz Zeynep. Çok fazla bakan var burda. Elimden bir kaza çıkacak inmeyelim .”

“Ya Kerem burası Türkiye ne yapalım. Sana kalsa evden de çıkmıyım ben zaten.” Kıyamayacağını bildiğimden dudaklarımı büzüp omuzlarımı düşürdüm. “Tamam zaten hevesim kaçtı.”

“Uff Zeynep ben napıcam senle? Kalk tamam giy mayonu çıkalım.”

“Afedersin mayo mu dedin sen? Ahaha Kerem güldürdün aşkım vallahi.”

“Ben çok ciddiyim karıcım bakma öyle. Seni o hayvanların arasına bikiniyle çıkaracağımı düşünmüyordun herhalde. “ inanamayan gözlerle ona baktım. Bu adam ciddi olamazdı. Hesabını sonra sormak üzere dolaba ilerledim ve mayomu alarak üstüme geçirdim. Kerem bey şaşkınlıktan faltaşı gibi açılmış gözleriyle bana bakmaya devam ediyordu.

“Gerçekten bir şey demeyecek misin Zeynep? Kabul ettin yani?” olacaklardan habersiz şaşkınca beni izleyen kocama en yumuşak bakışımı attım.

“Haklısın kocacım. Ben de fark ettim pis pis baktıklarını.” Yüzünde yayılan devasa sırıtışın sonradan alacağı ifade beni daha şimdiden keyiflendirirken odadan çıktık.

Kaldığımız otel lüks değildi fakat inanılmaz sevimliydi. Doğma büyüme İzmirli yaşlı bir çiftin işlettiği butik otelin her katında asma bahçeler vardı. Doğanın tüm renlerini içinde barındıran otel dıştan bir buketi andırıyordu.  Otel küçük olduğundan akşam yemekleri bir aile sofrası gibi yaşlı çiftle birlikte yeniyordu. Bizimle birlikte otelde biri orta yaşlı diğeri genç  iki çift  ve bir 2 çocuklu aile kalıyordu. Hepsi biribirinde şekerdi.  Yaşlı çift biraz konuşkan olsa da çok sevimliydi.  Genç yaşta  tanışmışlar aşık  olup hemen evlenmişlerdi. Gözlerinde ki  aşk görülmeye değer bir tablo oluşturuyordu. Keremle benimde bir gün böyle olacağımızı düşündüm.  Yaşlı ve aşık. Onlarda böyle düşünmüş olacak ki bize bakıp gözlerinizden çok aşık olduğunuzu görebiliyoruz demişlerdi. Bir iki nasihat verip ne olursa olsun birbirinizden vazgeçmeyin dediler.  Kerem  gözlerimin içine bakarak seni seviyorum dedi ve bütün masa bizi tebrik ederek alkışladı.

Denize indiğimizde İzmirin tanıdık ve kendine has kokusunu içime çektim. Sevdiğim adamın nefesini boynumda hissetmemle tamamlanan masmavi deniz manzarasıyla içimde akan sıcaklığı hissettim. Dudaklarımla onu dudaklarına temas ettmemle bu sıcaklığımı onunla paylaştığımı biliyordum.

“Hadi denize girelim.” Koşar adımlarla masmavi denize atladığımda arkama baktım ve Kerem yoktu. Telaşlanıp tam Kerem diye bağıracakken ayaklarımda iki el hissettim ve beni derinlere çekmeyi açamalayan bu ellere karşı koyamadım.  Suya girdiğimde zorla da olsa gözlerimi açtım ve denizin mavisiyle kontrast oluşturmuş yeşil gözlerle karşılaştım.  Suyun üstün çıktığımızda onu ittirdim.

“Kerem napıyorsun ya. Ödüm patladı.” Yaramaz kız gülüşü yapıp o sırıtan suratının ortasına su sıçrattım.

“Ben bunun öcünü alırım biliyorsun değil mi?” dedi bozularak. Bozulması kısa sürede sırıtmaya geçerken suyun altına daldı.

“Aahh Kerem yapma dur!” dedim gülmemi bastırmaya çalışarak. Denizdin altından arkama dayanmakla birlikte bir de gıdıklıyordu. Keremin imkanı olsa beni 24 saat gıdıklayabileceğini bildiğimden aklıma gelen ilk şeyi yaptım. 

Vücudumu ona dönüp ellerimi kaslarında gezdirdim. Elleri yavaşça iki tarafına düşerken ellerim kasıklarına inmişti bile. Sonra yana düşen iki elini alıp kalçalarıma getirdim. Dudaklarını dudaklarımla süsledikten sonra ayrılıp tam gözlerinin içine baktım.

“Teşekkür ederim.  Bana yaşattığın her şey için.” Sözlerimin yarattığı duygular gözlerinde bir ayna gibi  yansırken elleriyle suratımı kavrayıp anlıma bir öpücük kondurdu.

“Bana dünyayı verdiğin için teşekkürler.”

"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

Çok beklettim sizi çok özür dilerim. Uzun yazmaya çalışıyorum fakat olmuyor hep takılıyorum :( Sanırım belirli bir kurgusunun olmamasından kaynaklanıyor. Her neyse okuduğunuz için teşekkürler. 

Yeni bölümle görüşmek üzere... :))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dünyanın Tek Harikası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin