Gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum. Ay ışığında mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Ama gözlerimi alamama sebebim sadece gözlerinin rengi değildi. Bana bakış şekliydi. Huzur veren bir olgunluk vardı o bakışlarda.
''Bana 24 saat gündüz olduğunu söylemişlerdi,'' dedim ona bakmaya devam ederek. "Şimdi nasıl gece oldu?'' Ayağa kalkıp ona doğru ilerledim.
"Bu sizin yukarıda gördüğünüz manzaranın yansıması. İstediğin zaman sen de yapabilirsin,'' dedi ve ellerini çırparak, ''Gündüz,'' dedi. O anda camdaki gece görüntüsü kaybolarak dışarısı görüntü. Aynı manzara karşıma çıkmıştı. Dışarısı her zamanki gibi aydınlıktı. Tekrar ellerini çırptı ve ''Gece,'' dedi. Hemen ay ve yıldızlar camda belirdi. Yansımayı gerçekten ayırt etmesi imkansızdı.
''Böylesi daha iyi,'' dedi gülümseyerek. "Sürekli gündüze alışık olmadığını düşündüm.''
"Kafayı yemezsem geceyi gündüzü düşünürüm bende.'' Canıma susamış olmalıydım. Henüz bilgi sahibi olmadığım bir güce sahiplerdi. Neler yapabileceklerini kestiremiyordum. En son gelen adam bir komutuyla uykuya geçiren sinyaller göndererek bilincimin kapanmasına neden olmuştu. İlk karşılaştığım, buranın kralı olduğunu söyleyen kişi yaralarımın yok olduğunu söylemişti. Daha da fenası koskoca uçağı ışınlayarak yerin katlarca altına buraya düşürtmüşlerdi. Tek bir el şaklatmalarıyla kül olacağıma neredeyse emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEFER: ST313
Science FictionNew York'tan İstanbul'a gitmek üzere yerel saat ile 23:15'de havalanan Sky Tale Airways'e ait ST313 sefer sayılı uçak kalkışından yaklaşık 3 saat sonra radardan kayboldu. Boeing 777-300 ER tipi uçağın Atlantik okyanusuna düştüğü tahmin ediliyor. Uça...