Amansız bir kalabalığın içinde bulmuştum kendimi. Bir yanımda sersem arkadaşım Ece diğer yanımda elinde kağıt kalemle gezen Kader. Ne kadarda bunaltıcı bir ortamda kaybolmuştum bilemezsiniz. Çünkü aklım hala o kendimi esiri hissettiğim yeşil gözlerdeydi. Biliyorum belkide hiç kimsede o tavrı bulamazdım. Ama arıyordumişte. Bir umut...
Amerika'ya geri döneceğim. Kızlarla konuşmak için odaya girdim pat diye,
Ben gidiyorum. Bu akşam uçağım kalkıyor. İnanin sizinle her şey çok harika. Ama aklımı burada toplayamam.
Kızdılar tabi. Herkes benim için yeni planlar yapmış ve onları şu andan itibaren iptal etmek zorunda kalmışlardı. Yapamıyordum burda. Özlüyordum, içim içimde duramıyordu. O yakamoz altında yanımda oturan adamı istiyordum.
Ama şöyle de birşey varki bahsettiğim herşey sadece bir arkadaşlıkmış-mış-mış. Senin ben o cool tavırlarını yerim! diyiverdim birden. Zaten bu aralar Harry'den başka düşüncem yokk. Kesinlikle gidiyorum. Bendeki de cesaret. Sadece git ve seviyorum de. Evet Eylül bu kadar basit. Ailemle son kez vedalaşmamın ardından Kader'e doğru yöneldim.. Gözlerimin içine boş ve anlamsız bakıyordu. Sanki ilk kez gidiyordum. Ece desen ağlıyordu. Ölmeyecektim ki alt tarafı Amerika'ya dönüyordum.
Gittiğinde hemen haber veriyorsun. Bir dakika bile beklemek yok! O sesinden "kızlarr burda havalar çok kötü en kısa zamanda oradayııım" demesini bekleyeceğiz sadece. Kendine çok dikkat et. O cool çocuk hakkında da konuşacağız bayan sır küpü.
Tabiki, tabiki arayacağım.. Geleceğim.. Anlatacağım.. Sizi seviyorum! Arkamı dönüp gidecekken babamın sesini duyuşumla yere çakıldım.
Şurda olduğun vakit sana zaman için çok üzgünüm Eylül'üm. Keşke daha yakın olsan bana karşı. Keşke baban olarak her zaman seninle olabilsem.
Her şey yolunda merak etme. Senin o mükemmel baba ayaklarını da görmek istemiyordum zaten isabet oldu. Herkes kendine iyi baksın, diyerek hızla uçağa koştum. Ama inanın babamın ağzından o cümleleri duymayı hiç beklemiyordum. Heleki bana Eylül'üm demesi yok mu? Tam bir fiyasko. Sanki aile babası benimde ilk aşkım. Geç bunları babalık. Çok geçmeden uçak kalktı ve içime dolan huzurla beraber dalmıştım.
Sayın yolcularımız uçağımız Amsterdam'a ulaşmıştır. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler der demez kendime geldim. Nasılda uyudum tüm yol boyunca. Ama kendimi kuş kadar hafif hissediyordum. Ah birde içimdeki Harry olmasa(!)
16 Mayıs 2012 (İLK İŞ GÜNÜM)
Ayaklarım titreyerek girmiştim şirkete. Karşımdaki o çok bilmiş ifadeleri görünce ne yapacağımı bilemedim. Keşke gelmeseydim Allahım, şunlara bak kendilerini beğenmiş!
-Bu söylediğini duymasınlar hepsi bencil insanlardır doğru ama burada oterite böyle sağlanıyor küçük hanım.
-Eeee be-ben şeyy.. Özür dilerim efendim öyle demek istememiştim. Sadece şey..
-Tamam tamam sakin ol ben o kadar da fena huylu değilimdir. Ama patron senin bu düşüncelerini bilmemeli yoksa mazallah işe alınmadan kovulursunuz.
-Bu benim ilk işim. Lütfen beni ona söylemeyin.
-Ben Harry. Harry Styles
-Bende Eylül. Eylül Ilgaz. Memnun oldum.
-Bende küçük hanım.
Kalbim çıkacakmış gibi hissettim elimi sıktığında. İsmide hoş, Harry. Umarım onunla yeniden konuşma fırsatı bulabilirim. Diye diyeee... Patron çağırmış beni. Öyle söylediler. İş başvurumda değişiklik mi olmuş, anlayamdım. Hızlı adımlarla girdim odasına. Birde ne göreyim tanrım! Bizim cool çocuk meğer benim patronummuş. O an yerin dibine girsem daha iyiydi. İşin tuhaf yanı bana bakışları hem alaycıydı hem güven verici.
-Buyrun efendim, beni istemişsiniz.
-Hoşgeldin Eylül. Cesaretine hayran kaldım doğrusu. Ben bunu herkese yapmam. Otur bakalım. Formunu inceledim. İşe alınırsan hangi bölümde çalışacaksın?
-Proje tasarım, çizim efendim...
Böyle boş boş konuştuk durduk işte megersem işimdeki pozisyonum hakkında bilgilendirilmişim. Neden bunu koskoca şirket sahibi yapsin ki? O an kalbim çıkacaktı. Neredeyse kekeme gibiydim. Benim umudum olan Harry, patronum oluvermiş. Ne romantik. Onu her gün görmenin vereceği sevinçle evimin yolunu tutuverdim. Bende ki de aptallik. Daha iki defa gördüğüm biri için birşeyler ummak. Ah Eylül. Yarın sabah görüşürüz patron bey..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Yok Artık
Genç KurguBekleyişimin bilmem kaçıncı saatiydi. Bende hala o sevilesi yeşil gözlerinin esiri olmuş halde uğraşıyordum geçmek bilmeyen akrep ve yelkovanla. Biliyordu, çoktan bir sonuca varmıştı aslında. Birinin varlığı niye bu kadar acıtıyordu ki içini? İnsan...