Thomas saatine baktı
23:27
"Dayanamıyorum.Şimdi kafayı sıyıracağım."dedi ve sesli bir şekilde ofladı.
O sırada telefonu titredi.D:Sakinleşmelisin.
Thomas:Ne?
D:Buluşmamızdan önce kafayı yemeni istemem Tommy.
Thomas:Bana Tommy deme.
D:Sana Tommy demeyi her zaman sevdim.
Thomas:Sevmemelisin.
D:Nedenini bile hatırlamıyorsun.
D:Çok konuşma sen.
Thomas bir kez daha ofladı ve telefonunu yatağa fırlattı.
Ardından çalışma masasının koltuğuna hızlıca bir şekilde oturdu.
Telefonu titremeye devam ediyordu ama bir tepki göstermedi.Eline kitap aldı.Zaman ancak bu şekilde geçerdi.
Yaklaşık 10 dakika sonra kitap okumayı da bıraktı Thomas.Çünkü ne zaman bir cümleyi okusa,aslında okumadığını ve başka şeyler düşündüğünü fark etti.
Kitabını masasının üstüne bıraktı ve mutfağa girdi.Buzdolabından canı ne çektiyse aldı ve atıştırmaya başladı.
Elinde sandiviç ile odasına geri girdi.Telefonuna baktığında en son 8 dakika önce bir mesaj geldiği gördü.
Saat 23:37 olmuştu.
Yavaş yavaş çıkması gerekiyordu.Ceketini üstüne geçirdi.Kapıyı açtı ve tedirgin bir şekilde dışarı adım attı.
Aptal değildi.Sadece korkuyordu.Kim olduğu konusunda korkuyordu.
Thomas motoruna bindi ve rahatlamak istediği zamanlarda yaptığı şeyi yaptı.
Hız.
10 dakika da "D"'nin gelmesini istediği yere gelmişti.
Burası küçük bir evdi.Yanında da küçük bir klube vardı.
"Buranın bana bir şeyler hatırlatması gerekmiyordur umarım."dedi ve iç çekti.
"Ah,demek geldin.Tommy.Biraz erken olmadı mı?"denildiğini duydu Thomas.Ses tanıdıktı.
Henüz arkasını dönüp kim olduğuna bakamadan burnuna tutulan bez ile karanlığın içinde kayboldu.