PD ve BTS dışarı çıktı. Ben ise sadece arkalarından bakabilmiştim. Ne demek istemişti.
(Kardelen)
"Hangi madde?"(Melek)
"En son BTS ile ilgili olan?"(Kübra)
"Hangisi ya?"(Melek)
"Hani diyordu ya BTS 'in isteklerine birebir uyulacaktır."(Kardelen)
"Ha o mu !"(Kübra)
"Yani klip çekimlerinde sizlere BTS yardım edecek diyordu ya hani PD. Onu kastetmiş yani."(Emine )
"Doğru haklısın,"Umarım Kübra doğru söylüyordur.
Kızlara söyleyip lavaboya gittim. Aynadan kendime baktığımda yorgun ve tatlı görünüyordum. Bu istemsizce suratımda bir gülümseme oluşturdu. Tam çıkacaktım ki yan taraftan,erkekler lavabosunun olduğu yerden sesler geliyordu. Uzun süredir army olduğum için seslerin kimin olduğunu tanımıştım. Bunlar Jungkook ,Jin ve Tae idi. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Aslında onları gizlice dinlemek iyi bir şey deği idi. Ama ben de her gün ünlülerin konuşmalarını dinlemiyordum.
(Jungkook)
"Ben şu renkli gözlüyü beğendim. Lens takmış var ya."(Tae)
"O kız lens takmamış ki gözlerinin gerçek rengi öyleymiş. PD söylemişti."(Jungkook)
"Bu daha iyi. Bunu sevdim. Sanırım onu ben istiyorum. Ya siz hangisini beğendiniz?"(Tae)
"Ben de onu beğendim. Harbiden güzel."(Jin)
"Hadi ama beyler onlar daha çocuk. Hayalleri var ve onlar da bizim gibi buraya idol olmak için geldi. Bu yaptığımız çok saçma. Aynısının size yapılmasını ister miydiniz?"(Jungkook)
"Hyung ben onu istiyorum."Söyledikleri şeyler beni çok şaşırtmıştı. Onları daha iyi duyabilmek için biraz daha yaklaşayım derken kapının yanındaki vazoyu devirdim. Vazo kırılmıştı ve büyük bir ses çıkarmıştı. Koşarak pratik odasına gitmiştim.
Beni görmemişlerdi ya da görmüşlerdi. Şu an çok korkuyordum. Kızlara "hadi hemen devam edelim."dedim.(Emine)
"Ne oldu?"(Melek)
"Sonra anlatırım."Biz pratik yapmaya başladık ki birden kapı açıldı ve içeriye Jin, Tae ve Jungkook girdi.
(Tae)
"Merhaba kızlar."(Kübra)
"Merhaba"(Jin)
"Nasılsınız kızlar bakıyorum da durmadan pratik yapıyorsunuz."(Melek)
"Başarıya ulaşmak için çalışmak önemlidir. Biz de bunun için elimizden gelenin en iyisini yapacağız Jin Abi."(Jin)
"Abi?"(Melek)
"Türkiye'de "abi" demek Kore'deki hiya demek. Bi bakıma"oppa"demek manasına da geliyor . Kızlar bunu kendinden büyüklere saygı ve öz abileri için kullanırlar. Siz de bizden yaşça büyüksünüz ve sizi kardeşim gibi görüyorum. O yüzden böyle söyledim Jin abi."Şu an bu saçma konuşmamdan sonra abi kelimesinin ne olduğunu unutmuştum.
(Jin)
"Ne?"(Kardelen)
"Aman boşverin bu hep böyle aptal aptal konuşur. Hem gördün mü adam sadece "ne"diyebildi. Hem sen de ne demek istediğini anlamadın."Haklıydı ama belli etmemeye çalıştım. Bilmiş bir tavırla
(Melek)
"Hayır ben ne söylediğimi gayet iyi anladım."(Tae)
"Her neyse çocuklar hadi siz pratik yapmaya devam edin biz de işimize geri dönelim"dedi.
Kaş göz işareti yaparak. Daha sonra da çıkıp gittiler.(Kardelen)
"Ne oldu kızım niye böyle davrandın."(Melek)
"Kızlar neler oldu neler?"(Kübra)
"Adamı çıldırtma da anlat artık."(Melek)
"Hani ben lavaboya gittim ya işte o zaman üçü konuşuyordu..."(Emine)
"Nasıl olur da konuşurlar bu inanılmaz."Kızlar gülüyordu ama komik değildi.
(Melek)
"Kızlar gülmeyin ben çok ciddiyim. İki gün sonra dersiniz ama sen haklıymışsın diye."(Emine)
"Hemen edebiyat yap zaten."(Melek)
"Her neyse anlatıyorum beni dinleyin. Ben lavabodayken konuştuklarını duydum. Ben bunu beğendim sen hangisini beğendin. Yok şunu istiyorum yok bunu istiyorum falan diyorlardı. Bu istedikleri şeyler de biz oluyoruz. Hatta Jin dedi. Onlar daha küçük çocuklar dedi. Hayalleri var dedi. Etmeyin eylemeyin dedi ama dinlemediler. Ben de az daha iyi duyayım diye biraz ileri gidecekken vazoyu kırdım. Sonra koştur koştur buraya geldim ve ayrıca beni görüp görmediklerini bilmiyorum."(Emine)
"Ciddi misin!?"(Melek)
"Biraz önce dalga geçiyordun ama ciddiyim."Ben sıramı atlatmıştım. Şimdi kızlar şok geçiriyordu. Acaba duyduğum şeyler gerçek miydi yoksa sadece bir yanlış anlama mı?