Kızlarla şirkete giderken hepimiz her şeye tedirgin bir biçimde yaklaşmamız gerektiğini konuşuyorduk. Sonuçta burada başımıza ne geleceği belli değildi.
Bir kaç dakika sonra şirkete ulaşmıştık. Arabadan indiğimizde Woojin karşıdan bize bakıyordu. Uzun süredir onu hiç görmemiştik. Aslında bir defasında aklıma gelmişti ama kızlarla konuşurken arada kaynayıp gitmişti. Woojin karşıdan çok tatlı görünüyordu. İçimden kucağına atlayıp yanaklarını sıktırmak gelmişti ve kendimi tutamayıp Woojin'in kucağına atladım. Gerçekten çok tatlıydı. Ayrıca bu yaptığımdan dolayı şok geçirmişti. Hiçbir tepki vermiyordu ki birden konuşmaya başladı.
"Hey sen ne yapıyorsun aptal kız in üstümden."
"Konuşup duracağına beni tut yoksa yere düşüceğim."
"Düşmen umrumda değil bırak beni."
"Yalancı hem ben düşersem sen de düşersin o yüzden sıkı tut."
Şu an ikimiz de gülüyorduk. Onu gülerken sadece bir defa görmüştük. Gerçekten harika gülüyordu ama insanları bu güzellikten mahrum bırakıyordu işte. O da eğleniyor olmalı ki birden kollarının bana dokunduğunu hissetmiştim. Beni tutuyordu. Yüzüne dönüp yanaklarını sıkmaya çalışıyordum ama inatla kafasını sağa sola çevirip işimi zorlaştırıyordu.
"Ya düzgün dursana işimi zorlaştırıyorsun."
"Bırak beni seni aptal şey."
"Hey bana hakaret etme yoksa seni boğarım."
"Öyle mi ben de seni yere bırakırım o zaman ."
Kollarını hafif çeker gibi yapmıştı ben de ona iyice sarılıp bırakmamıştım.
"Tamam tamam sen kazandın."
Bunu söylediğimde yüzüne pis bir gülümseme yayıldı. Bu gerçekten sinir bozucuydu. Biz bu şekilde tartışırken arkadan tok bir ses bağırdı.
"WOOJİN!"
Bağıran ses Jungkook'a aitti. Öyle bir bağırmıştı ki Woojin hemen beni yere bıraktı ve kafasını eğip beklemeye başladı. Sanırım Jungkook onu azarlayacaktı. Aslında onun bir suçu yoktu. Ona kızmasına izin veremezdim. Jungkook bir hışımla yanımıza geldi. Şu an benim tanıdığım tatlı adam gitmiş sanki yerine bir canavar gelmişti.
"Burada ne yapıyorsun böyle Woojin !"
"Şey efendim ben..."
"Sen ne! Bunun nasıl bir açıklaması olabilir?"
"Hey ona bağırma onun bir suçu yok o yapma dedi zaten lütfen ona kızma onun yerine bana kız."
"Vay demek bir de seni koruyup suçu üstüne alıyor."
"Hey benim hakkımda düzgün konuş sana onun bir suçu yok dedim."
"Woojin içeri git seninle sonra konuşacağız."
"Peki efendim."
Diyip içeri doğru yürümeye başladı Woojin. Bir süre sonra da gözden kayboldu. Ben de arkasından bakakaldım. Birden jungkook kolumdan tutup beni kendine doğru çevirmişti. İstemeden de kolumu acıtmıştı aslında. Bu hareketine gerçekten çok sinirlenmiştim. Jungkook'a bağırmaya başladım."Sen ne yaptığını sanıyorsun!"
"Senin saçma hareketlerinle uğraşıyorum ne yapayım!"
"Bana bağırma!"
"Asıl sen bana bağırma!"
Belki farketmiyordu ama şu an canımı çok yakıyordu. Kolumun moraracağına dair garanti verebilirdim. Üstelik bana bağırması canımın yanmasını ikiye katlıyordu. Bu da bendeki ağlama hissiyatını arttırıyordu. Gözlerim de dolmuş olacak ki jungkook konuşmaya başladı.
"Ne oldu hatanın farkına mı vardın ağlamasana."
Bunu yüzüme bakmadan ve durgun bir şekilde söylemişti. Böyle söylemeyi istemediğini sanki hissetmiştim. Nedenini anlamadığım bir şekilde bu da canımı yakmıştı. Birden dalgınlığından yararlanıp kolumu ondan kurtardım. Daha sonra tahmin ettiğim gibi moraran kolumu tutarak ve ağlayarak konuşmaya başladım.
"Jungkook canımı yakıyorsun."
Şu an tam acınacak haldeydim. Kızlar yanıma gelmişlerdi. Kolumu tuttuğum elimi çekerek moraran yere bakmışlardı. Onlarla birlikte ben ve Jungkook da aynı yere bakmıştık. Resmen koluma parmaklarının izi geçmişti. Şu an kırgın bir yüz ifadesiyle Jungkook'a bakıyordum.
"Melek ben gerçekten özür dilerim."
Diyip bana doğru hamle yaptı. Ondan hızlı davranıp şirket binasına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım ve kızlara elimle gelin işareti yapıp içeri girdim.——————————————-
Yaklaşık bir dört saattir pratik yapıyorduk. Çıkış şarkımızın dans pratiğini. Hepimiz hareketleri kısa bir zaman zarfında öğrenip tekrarlamaya başlamıştık. Kızlar gerçekten çok iyi idi ama ben ne yazık ki kolumdan dolayı bazı hareketleri kızlar kadar iyi yapamıyordum. Bu yüzden kızlardan geride kalmıştım. Bu arada pratik odasında sadece biz değil BTS üyeleri de vardı. Bize her şeyi anlatıyorlardı ve dansı öğrenmemize de yardım etmişlerdi.
Jungkook'un gözlerini sürekli üzerimde hissediyordum ve arada attığım kaçamak bakışlar da bunu kanıtlıyordu. Evet bana bakıyordu ama bakışları af diler gibi idi. Bu beni olumsuz etkiliyordu. Sonuçta biz Army idik ve buraya kadar gelmemizdeki tek amaç onlardı. Dolayısıyla etkilenmememiz saçma olurdu.
Onlarla fazla konuşmadan işime bakıyordum. Bir an önce otele gidip uyumak istiyordum. Yorgunluktan dolayı acayip derecede uykum vardı.
"Hey Melek hadi buraya gel artık."dedi Rm . Birden etrafıma baktığımda kızlar yanımda değildi. Çoktan üyelerin yanlarına gitmişlerdi.Bende seri bir şekilde kızların yanına geçtim. Rm herkese oturmasını söylemişti ve herkes dediğini yapmıştı. Biz oturduktan sonra da Rm hyung konuşmaya başladı.
"Kızlar bir hafta sonra çıkış yapacaksınız klip çekimleriniz yarın başlayacak. Ne yapacağınız hakkında da endişelenmenize gerek yok. Çekimler boyunca size yardım için yanınızda olacağız. Ayrıca bugün Big Hit sizin hakkınızda küçük bir açıklama yapacak. Yani Grubunuz hakkında. Ayrıca çıkışınızdan bir gün sonra performans sergileyeceksiniz. Ardından da ertesi gün biz ile birlikte performans alacaksınız çünkü hayranların ne tepki vereceğini anlamamız lazım. Ayrıca sizin başarı yakalamanız için de bizimle görünmeniz tanınmanızı kolaylaştırır diye düşündük. Söyleyeceklerim bu kadar sorusu olan."
Aslında bir yer sinirimi bozmuştu. Bizim başarılı olmak için onlara ihtiyacımız yoktu. Biz yeteneklerimiz ile herkesi kendimize çekebilecek kapasitede idik.
"Aslında benim bir sorum var. Neden başarılı olmak için size ihtiyacımız olsun ki."
"Tabiki. Sen başarılı olacağınıza inanıyormusun. Fanlar sizden nefret edecektir. Bu yüzden sizi onlara ısındırmalıyız."
Rm 'in böyle konuşması beni gerçekten kırmıştı. Benim tanıdığım Rm böyle küstah biri değildi. Şu an sinirlerim bozulmuştu. Sinirle bağırmaya başladım.
"Hey bizim kimseye ihtiyacımız yok siz kimsiniz ki bizi böyle küçük görüyorsunuz."
Kardelen beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama bize yapılan muamele sinirlerimi bozmuştu. Hızlıca kalktım ve odadan çıktım. Daha fazla buna katlanamazdım. En azından kendime olan saygım buna izin vermezdi.