11.bölüm(İblisin nefesidir kıskanclık)

64 18 0
                                    

Kıskanclık ateşi dahada cok harladıkca kalbindeki bütun duygularla beraber bedeniyle birlikte zihninide yerlebir ediyordu..
Eğer durum tahmin ettiğim gibiyse bunu engellemenin bir yolu olmalı dedi.. 'Leon '
Oturduğu koltukta huzursuzca kıpırdandı, geçen günkü yaşadığı ilginc deneyimden sonra burayı düzenletmis
Kimsenin gelmediği bu yeri yasanir hale getirmisti..
Pencereden iceriye dolan tertemiz hava beraberinde okşayıp geçtiği sedir ağaçlarının cigerlerine senlik veren kokusunuda her nefes alış verisiyle bedenine ahenkle dolduruyordu .... uzaklardan gelen toprak kokusu ise genc adamın bedenine uyusturan etkiyle sakinleştiriyordu... yılın bu mevsiminde ne zaman bastıracağı belli olmayan yağmur belliki toprakla bulusmuş ilk habercisini ılık ılık esen rüzgarla göndermişti ....genc adam daldığı hülyalardan uzaklaşarak uzun zamandır kafasını mesgul eden düşüncelerden kurtulmak istercesine aniden yayıldıgı koltuktan kalkıp kulenin penceresine yöneldi ....
Pencereden ormanın içine dikkat kesildiğinde bir hayalet gibi dolaşan kızı fark etti...
"Kahretsin....! "
"Bu başbelası ne arıyor orada henüz tam iyileşmeden "diye içinden gelen kızgınlıkla küfürü savuruverdi....
Seslense sesini genc kızın işitmeyeceginden emin bir halde kulenin merdivenlerini hızlıca indi ...
Kulenin dar ve dolambaclı eski merdivenleri genc adamın her adımında sinir bozucu birhalde gıcırdıyordu son birkac basamagı aşıp kapıya yöneldigi anda ayagı birhayli eski çürümüş tahtanın içine giriverdi .... sendeleyerek ayağını son anda mengene gibi kapan basamaktan çıkartmaya çalıştıkça canıda o denli yanıyor ızdırap çekiyordu...
"Hay aksi...!"
"Nasıl farketmedim ben bu eski basamakları..?" diye söylenerek bileginin kanayan yerlerini cebinden çıkarttıgı mendiliyle sarmaya çalıştı....
Hafif sekerek kendini küçük tahta kapıya yöneltti fakat daha önce bu kapıdan çıkıp ormana gittiginden o kadar emindi ki ...
Şimdi kapının üzerinde yıllarca dokunulmamış küflü kiliti gördüğünde önce afalladı daha sonra yaşadıklarının birer sanrı olduğunu düşünerek indiği basamakları daha dikkatlice aksayarak çıkmaya başladı ....biraz önce basmasıyla çürük tahtaların çöktüğü yerde kocaman bir delik açılmıştı, aşagıdan bakınca deliğin genişlediğini farkederek biraz daha yakından incelemek isteyince iceriden gelen ağır rutubet kokusuyla midesine yumruk yemiş gibi içinin bulandığını hissetti ...eliyle ağzına ve burnuna set ördükten sonra daha ileride duran nesneyi farketti ,diger eliyle uzandığında merakı canının acısını bastırmıştı....kolunun uzunlugundan dahada ilerideki nesneyi almak için kendini biraz daha zorladı ve kutuyu karanlık dünyasından çekip aldı ...
"Buda ne böyle ...?" diye merakla incelerken bir yandanda kulenin merdivenlerini tırmanıyordu...
Aklına birden genç kız gelince kutuyu sehpaya fırlatırcasına bırakıp saraya doğru ilerledi ....
Bir yandanda
"Ahhhh Ninu fırtınaya yakalanacaksın ama bu senin umrundamı ki ...? diye söyleniyordu genç adam ....

*******

Sahiplenme, tutku , hırs ,sevgiyi körelten seveni sahip sevileni köle yapan iktidar...
O kadar sinsice giriyor ki insanın yüreğine bir yılan sessizliğinde ve zehrine karşı yine zehri panzehir....
Genc kadın yaklaşan fırtınadan habersiz geçen gün pencereden gördüğü dumanın kesfine çıkmıştı
Evet..! dedi heyecanla iste burasıydı,fakat etrafı sedir ağaçlarıyla çepeçevre sarılmış bu çalılıkta hersey olağan kendi halindeydi bir parça bile olsa yanmış çöp dahi yoktu ...
Dalgınca kafasındaki sorulara cevap ararken çalılığın içlerine doğru ışıldayan nesneyi fark etti
"Buda ne böyle...?" diyerek kendi kendine mırıldandı ...çalılığa takılmasın diye kabarık mavi elbisesinin eteklerini sıkıca toparlayıp bir eliyle tuttu diger eliyle çalılıkları aralamaya çalıştı...
"Kahretsin ...!" diye inledi genç kadın
Elini ve kollarının açık kalan bölgesini başa çıkamadığı sert dikenli çalılar tırmalamış kanatmıştı ...inatla ileriye doğru adımladı ,egilip alamayacağını anlayınca ayağıyla parlak cismi kendine doğru çekti
"Bu ne kadarda enteresan bir anahtar " diyerek önüne dogru çektiği anahtara meraklı bir bakış attıktan sonra almak için eğildiğinde çalılıkların dibinde üzeri çürümüş yaprak ve sarmaşıklarla örtülmüş bir kapı olduğunu farketti ...
"Kapının burada ne işi olur ki .. ?"
"Acaba gizli bir tünel olabilirmi "diye mırıldanarak elinde tuttuğu anahtarın üzerinde parmaklarını gezdirdi .Kapı eski olmasına rağmen anahtar yeni gibi duruyordu elindeki anahtara dikkatlice bakınca ; anahtar üzerindeki motiflerle kapıdaki motiflerin birbirinin kopyası kadar benzedigini fark etti.
Anahtar oymalarının arasında çesitli renklerde taşlar sıralanmıstı dikkatle inceledi, bunların kraliyet kütüphanesindeki bir parşomende gördüğü güneş sistemini ve gezegenleri anlatan resimle aynı oldugunu gördü,iyice meraklandı genç kız ...
Anahtarı sıkıca elinde tuttu yüregini tarif edilemez bir heyecan sarmıştı anahtarın üzerindeki bu motifler , kapıdaki benzer motifler ve bu taşlar
evet .....! dedi bu taşlar Samues'in keseden eline boşalttığı taşlarla aynı ..anahtardaki küçücük taşlarda tıpkı onlar gibi titresim halinde canlı yada canlanmak üzereymiş hissi yaratmıştı genç kızda ..
Bütün bunları biraraya getirip gizemi cözmem gerek diyerek sarayın Samues'e ayrılan bölümüne doğru yöneldi...
Genc kız prensin ısrarlarıyla esyalarını genc adamın bulunduğu bölüme taşıtmış... Samues 'de o arada Kral ve kraliçeyle görüşüp durumu bildirmişti...
Kraliçe
"Bu Ninu Siriua ile ortak kararınız mı ....? " diye kuşkuyla sorgulamıştı

Sürgün 1 (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin