İçimdeki o kıpirdayıs yerini derin bir hüzüne bırakmıştı. Bir sigara yaktim ve eski halime dönmek için kendime gerekçeler sıraladım. Son derse de girip kütüphaneye gitmeyi planlıyordum. Finallere 1 hafta kalmıştı. Kütüphaneye geldim daha önce ezber ettigim final sınav notlarıma tekrar göz attım. Aklım allak bullakti ve canım neredeyse hiç bir şey yapmak istemiyordu. Birden gözlerim karsi masada oturmus birbirlerine sessizce bir seyler fisildayan cifte takıldi. Oglan, kızin ellerini avuclarinin arasina almisti. Kiz ise heyecanli gozlerle oglanin gozlerinin adeta icine içine bakiyordu."Aşk" kelimesi hep çok manasız gelirken şimdi o kelimeye binlerce anlam yükluyordum. Sevgi, sıcaklık,dürüstlük, aile, özlem.... daha bir çok şey. Ama aşklar, şu karşımda duran manzaradaki gibi kalmıyordu. Malesef tıpkı canlı bir varlığın ölümü gibi ölmeye mahkumlardi. Belki benim anne ve babamın aşkı da böyle başlamış ve zamanla ölmüştü. Sahi neredeydiler şimdi. Küçükken hayallerim vardı . Bir gün gelecekler çok gerekli sebepler sunacaklar ve beni alıp sıcak yuvalarına gotureceklerdi. Bekledim.. bekledim... bekledim. . Ama hiç gelmediler. Bir zaman sonra asla gelmeyeceklerini kabullendim. Zaten küçücük bir çocuğu ağaç dibine atmanın ne gerekçesi olabilirdi ki.. Olamazdı. Umudun bittiği yerde nefret devreye girer. Bende öyle yaptım . Beni bu dünyaya getiren anne ve babamdan nefret ettim.
Finaller bitti ve yeni bir yaza merhaba dedik. Okulların kapanmasıyla kütüphanedeki işimde sona ermişti. Yazın k.y.k kapalı olduğu için tekrar yetiştirme yurduna dönmek zorunda kalıyordum. Yurt yakınında her yaz çalıştığım spor salonunda çalışacaktım. Spor salonunun sahibi Arif abi bu dünyadaki en iyi insan olabilirdi. Her ne kadar kimseye güvenmeyen yanımdan taviz vermek istemesem de içten içe ona hep güvenirdim. Müdire hanim yetiştirme yurdunda kalan kızların kendini savunması gerektiğini düşünüyordu. Çünkü bizler sahipsizdik . Kendimizi türlü tehlikelere karşı savunmaliydik. Devlet bunu uygun gördüğünden tüm masraflari karşılıyordu. Arif abi ile o zamanlar tanismıstim . O kadar babacan tavirlari vardı ki kızlardan Gülşah bir gün "Arif baba "diye seslenmisti. Arif abi buna çok mutlu olmuş ve isterseniz hepiniz bana "baba "diye seslenebilirsiniz demişti. O kelimeden o kadar çok nefret ediyordum ki birden bağırmaya başladım, gozlerim döndü .
"-Sen benim babam değilsin! ! Kimse benim babam değil! Benim babam yok !" Bu tavrima Arif abi cok uzulmus ve o gunden sonra benimle cok daha fazla ilgilenmeye baslamisti. Kızların kimisi judo, kimisi karate kimisi jimnastik kimisi ise kick box yapıyordu. Ya da yapmaya çalışıyorlardı. Arif abi her bir kişiyle ayrı ayrı ilgileniyordu. Ben kick box'u tercih etmiştim. 12 yaşımda başladığım bu sporu bir hayli ilerlettim. O günden sonra her yaz spor kulübünde Arif abiye yardım ettim. Bu benim için kendimi savunma aşamasını geçmiş bir iş haline gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz ÇIĞLIK (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilYine sessiz akşamımda, bir sen varsın, bir de ben var inleyen yüreğimde. Yıkılan kalbime "böyle olmalıydı sevdiğim "diyordu her defasında. "Sevdiğim"kelimesine takılmış bir umutla çirpiniyordum delicesine. Neydi sebep? anlamadan kahreden yalanla...