"Derin, kahvaltı hazır, gel hadi!"
Ah, sanırım annemle şimdi konuşucaktım. Gece bir türlü uyayamadım ve bir an önce bitsin istedim. Şimdi konuşup halledeceğim.
"Geliyorum anne. Sen git. Benim ufak bir işim var."
Annem tedirgin bakışlar atsa da beni dinleyip mutfağa doğru gitti. Aslında işim yoktu. Sadece zamana ihtiyacım vardı. Hayatımda hiç heyecan olmadığı için, heyecanlanıyordum her şeye. Şimdi ise deli gibi korkuyorum. Konuşmamız umduğum gibi geçmez diye. Ama yapmalıyım. Eğer sonunda mutlu olacaksam , çok cesaretli davranmam gerekiyordu ki ilk adımda pes edemezdim.
Kapımın yanında duran boy aynasına baktım. Saçlarım hafiften uzamaya başlamıştı. Alnıma kadar geliyordu. Sevinmiştim. Ama saçlarım uzun olsun, örebileyim, şekillendirebileyim istiyordum. Saçımın uzadığını da görünce içim kıpır kıpır oldu. Sanki midemin orada bir şeyler harekete geçmiş gibi oldu. Aynaya biraz daha yaklaştım. Burnumun üstünde gözlerimin altında hafif çiller vardı. Burnum uzun ve kalkıktı. Aslında kötü durmuyordu ama bence hoş da değildi. Dudaklarım inceydi. Dolgun ya da güzel değildi. Gözlerimden bahsetmek istemiyorum bile. Kısacası güzel bir yanım yoktu. Saçlarım uzun olsa belki kusurlarım pek takılmazdı ama saçlarım da berbat bir durumdaydı. Belki de peruk takıp çıkmalıydım dışarı. Evet bu konuyu düşünmeliydim. Ama sonra. Daha annemle konuşmam gereken bir konu daha vardı.
☆★☆★☆★☆★☆★
Babam kahvaltıyı yaptıktan sonra işe gittiği için rahattım. Şimdi geriye sadece annemi kendi atmosferimin içine almak kaldı.
"Anne!"
Kapım anında açıldı. Annemin elleri köpüklüydü ve mutfak önlüğü vardı üstünde.
"Hey iyi misin? Bir şey mi oldu Derin?"
"Ah! Özür dilerim anne. Amacım seni telaşlandırmak değil. Ben iyiyim. Sadece seninle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
"Tamam canım. Ellerimi durulayıp geliyorum."
☆★☆★☆★☆★
Annem karşımda duruyordu. Ama ben hala söze başlamış değildim. Kararlıydım ama şu an hemen vazgeçebilirdim.
"Önemli olan konu nedir?"
Derin bir nefes aldım. Gözlerimi yumup tekrar açtım.
"Dünkü konuşmalarınızı duydum."
Annemin yüzü gerilirken, benim kalbim göğüs kafesimi zorluyordu.
"Anne aynen senin söylediğin gibi ben de bu şekilde yaşayıp ölmek istemiyorum. Belki yarın öleceğim. Belki de en büyük ihtimal bir yıl yaşayıp öleceğim."
Annemin gözleri dolunca ellerini tuttum.
"Anne. Lütfen. Durum bu işte. Ne kadar göstermek istemeseniz de gerçek bu ! Ben biliyorum. Eğer bu şekilde giderse, yaşadığım şu kısa zamandan da nefret edeceğim, hiç bu dünyaya gelmemiş olmayı isteyeceğim. Senin de istediğin gibi ben de istiyorum yaşayabildiğim zamanı yaşamayı. Evet daha çocuğum ama genç bir çocuğum. Yaşıtlarım gibi olmak varken böyle olmayı niye isteyim ki ? Ama böyle yaratılmışım ve lütfen bu halime de isyan ettirmeyin."
Sanırım heyecanımı az da olsa yenmiştim ve suratımda sakin bir tebessüm vardı.
Annemin elini izin istercesine sıkınca yaşlı gözleri bana baktı. Elini çekip yüzümü okşamaya başladı.
"Güzel kızım. Seni mutlu etmek en büyük isteğimiz bizim. Ama korkuyoruz, anlamalısın bizi. Dışarısı ayrı bir tehlike zaten ayrıca seni tek başına tehlikeye atmak bizi çok zorlar. Yanında biz yokuz sana bir şey olsa kim haber verir bize, kim yardım eder sana ? Dünkü konuşmamın sonuna kadar arkasındayım fakat benden bir şey isteme. Babanla konuştum ve seni bu yıl da okula göndereceğiz. Sevda'yla vakit geçirmene daha çok izin vereceğiz, alışverişe gidip arkadaşlarınla belirli zamanlarda gezmene izin vereceğiz. Ama anca bu kadarını yapabiliriz. Bizden başka bir şey isteme ve lütfen bizi zor duruma sokma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZIM SENSİN
Teen FictionFarklıydım. Farklı olmak güzel hissettirmiyor ama. Onlar gibi olmak istiyordum. Herkes gibi olmak istiyordum. Ama hiç birine sahip değildim. Kaybolmuşluğun ortasında buldum ben yıldızımı. Gece en dikkat çekeni Aydır. Daha sonra Kutup Yıldızı. Onla...