Hiçbir zaman kimseden beklentili olmamalıyız. Benim yaptığım bu. Kimseden bir beklentim yok. Kimseden yardım istemiyorum. Ya da bana acımalarını. Takmak istemiyorum sadece. Herkesin istediğini yapabilecek imkanları, kendilerine gelecek hazırlama şansları var. Benim ise koca bir hiç. Geleceğim olmayacak. Neden yaşıyorum. Buna yaşamak deniyorsa... Hadi neyse imkanlarım olsa da mutlu olarak yaşayıp geberip gitsem. Ama o da yok. Yapmak istediğim azıcık mutlu olup normal hissetmek. Ama olmuyor. Hep bir aksilik çıkıyor. Tek istediğim yalnız kalmak. Şu an.
Üçü birden bana endişeyle bakıyordu. Birinin yüzünde endişeden ibaret merak da vardı. Yorulmuştum. Birilerine bir şey anlatmaktan kendimi ifade edememekten yorulmuştum. Kısaca olay buydu.
''Derin istersen biz eve geçebiliriz konuşabiliriz. Bak burda kalmak zorunda değilsin.''
Zorla ama inandırıcı gözüktüğüne emin olduğum bir gülümseme ile baktım hepsine.
''Hayırdır bir sorun mu var? Ben gayet iyiyim. Devam edelim yola. Eğlenceli bir yerlere gidelim.''
En iyisinin bu olduğuna inanıyordum artık. Umursamamazlıktan gelmek, önemsememek. Her şeyin yolunda olduğuna inandırmak.
Sevda emin olmak için dikkatle bana baktı. Daha sonra Taha'nın elinin üstüne elini koyup gidelim dercesine sıktı. Araba hareket etti ama Sevda'nın eli hala aynı yerdeydi. Taha ona bakıp içtenlikle gülümsedi.
Şapkamı geri taktım düzgünce. Gözüm bir müddet Sevdagilin elinin üstünde kaldı ama camdan dışarıyı izlemeye geri döndüm.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Geldiğimiz yer tuhaf bir yerdi. Burayı Orkun önermişti. Sevda'nın önerisi lunaparktı. Tabiki bunu hepimiz reddettik.
Aslında geldiğimiz yere tuhaf demem yanlış olurdu. Harika bir yerdi. Şehrin biraz dışında kalıyordu. Arabadan inince biraz ürktüm ama ilerledikçe tam hayallerimdeki gibi olabilecek bir yer olduğu anlaşıldı.
Buradaki insanların hepsi bizim yaşlarımızda, hepsi siyah giyinmiş, piercingli kişilerdi. Bazıları bir masanın etrafında toplanmış ve eğilmişlerdi. Sanırım uyuşturucu alıyorlardı. Tek bir dar sokaktı. Çok fazla geniş değildi. Sokağın iki tarafında da çeşit çeşit dükkanlar ve barlar vardı. Barlardan yüksek seste müzik sesi geliyordu. Aynı zamanda çığlıklar... Orkun'a burayı nerden buldunu sorduğumuzda onların okulda isminin çok geçtiğini ve popiler bir yer olduğunu söyledi.
İlk başta hepimiz baya bir ürktük. Ben birkaç adım geriledim ilk başta ama daha sonra ileriden gelen yüksek kahkaha sesiyle irkilerek kendime geldim. Burası istediğim bir yerdi, korkmamalıydım.Hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Çevredeki tuhaf insanları izliyorduk. Sadece biz izlemiyorduk aynı zamanda izleniyorduk da. Birbirleriyle yiyişenlerden bazıları durmuş sokaktaki insanların da bazıları işlerini bırakmış bizi izliyorlardı. Evet sanırım buraya göre değildik. Sanırım da değil. Kesinlikle buraya göre değildik. İlk olarak kıyafetlerimiz buraya hiç uygun değildi. Orkun sıradan giyinmişti. Ama Taha tam popi çocuklardan olduğu için kıyafeti burdaki erkeklere göre hiç değildi. Ben kot pantalon ve şapka taktığım için pek dikkat çekmiyordum ama Sevda karanlıktaki disko topu gibiydi. Yeşil şort, beyaz parlak yeşil çizgili bir tişört giymişti. Zaten bakanlar da ona bakıyorlardı. Sevda da biraz ürkmüş gözüküyordu.
Orkun bizimle birlikte biraz yürüdükten sonra okul arkadaşlarını görüp bizden ayrıldı. Biz de sokağın sonuna kadar etrafa bakarak yürüdük. Zaten üzerimizdeki gözler de zamanla azaldı. Sokağın sonunda doğru düzgün oturmak için tek bir yer vardı. Üçümüz de oraya oturduk.
Taha'yla Sevda yan yana oturdular. Ben de tam karşılarına.
Onlar kendi aralarında konuşmaya başladılar ama benim canım konuşmak istemediği için karşı duvarın sonunu izlemeye başladım. Aradan bir yarım saat tam geçmemişken önümde oturan Sevda ve Taha'nın gözümün ucuyla kıpırdandığını gördüm. Sonunda kafamı onlara çevirdiğimde karşılaştığım manzarayla öğürmemek için kendimi zor tuttum. Resmen birbirlerinin ağızlarını sömürüyorlardı. Kafaları birbirinin içine girmek istiyordu sanki. İğrenmiştim. Aslında öpüşmeleri yumuşaktı ilk öpüşmeleri olduğu da belliydi. Az film izlememiştim ben. Ama oldum olası küçük bir öpücük dışında olan öpüşmelerden hep iğrenmişimdir.
Daha fazla izlemeye dayanamadım ve arkamı döndüm ve döndüğüm an çok küçük bir kişinin yan durarak yürüyebileceği kadar genişlikte olan bir sokak gördüm daha doğrusu bir geçit gibi duruyordu. Hemen ardından bir gölgenin geçtiğini gördüm ama çok belli belirsiz bir hareketti. Yan taraftaki barın ışıkları olmasa onu da göremeyebilirdim. Bir anda telaşlandım ve izleniyormuş hissine kapıldım ve hemen Sevdagile döndüm onlar ben döndüğümde ayrılmışlardı ama tekrardan öpüşeceklermiş gibi duruyorlardı. Tekrardan birbirlerinin dudaklarına saldırdıklarında daha fazla dayanamayacağımı anladım ve hızla ayağa kalktım ama beni duymamışlar gibi görünüyorlardı ve ben de fırsattan istifade o dar sokağa döndüm. Vücuduma dar sokağa soktuğumda o kadar da dar olmadığı anladım. Benim kadar iki kişi daha bu yoldan yürüyebilirdi. Bir iki adım gitmiştim ki ileride birisini gördüm. Yavaş adımlarla sarsıla sarsıla ilerliyordu. Bir erkek olduğu belliydi omuzları genişti ama vücudu çok da kalın değildi. Benim gibi iki kişinin geçebilecek sokakta o kendini zor sığdırmış gibi gözüküyordu. Ama yürüyüşünde bir tuhaflık vardı... sanki sarhoştu. Ben olduğum yerde durmuştum . O da zaten yavaş yavaş ilerliyordu. Birinin beni izliyormuş gibi hissetmeme yol açan demek ki buymuş. Aslında izlenmiyormuşum. Çocuğa daha dikkatli baktım ve o sırada başını hafifçe yana eğdi ve kolunu kaldırdı. İlk önce ne yaptığını anlamadım ama kötü bir şey yaptığı hissine kapıldım ve bir adım geriledim. Ama daha sonra kolunu tekrardan indirdiğinde koluna dikkatle baktım. Bu kadar kısa sürede ne yapmış olabilirdi ki koluna. Daha dikkatli bakınca ve hafif bir ışık gelip geçince kolunda bir saat olduğunu gördüm. Ah ! Çok paranoyakça davrandığımın farkında bile değildim. Çocuğun ne yapmasını bekliyordum ki. Aklıma bir sürü soru işareti dolmuştu. Onun gittiği yeri çok fazla merak etmiştim ve onu takip etmek için içimde büyük bir istek uyandı. Hem burada da gereğinden fazla sıkılmış ve tiksinmiştim. Kafamı Sevdagilin olduğu yere hafifçe çevirdiğimde ikisi de sevişicek dereceye gelmişti. Benim yokluğumu fark ettirmeden geri gelirdim. Sonunda bir şey olacağını sanmıyordum. Telefonumdan da arayabilirdi ve lavoboya gittiğimi de söyleyebilirdim.
En sonunda ilerlemeye başladım. O çocukla aramızda üç dört metre vardı. Ses çıkarsam veya başını arkaya çevirse beni görebilirdi. Ben de oldukça dikkatli davranarak ilerlemeye devam ettim. Aslında yanına gitsem çok daha iyi olabilirdi ama bir yerlerim yemiyordu ve çocuk sarhoş gibi yürüyordu. Mantığım geri dönmem gerektiğini bana fısıldasa da geri dönemezdim . Bu yolun sonunda ne olduğunu deli gibi merak ediyordum.
Sonunda çocuk bir yerden köşeyi döndü. Ben biraz bekledim. Daha sonra ilerledim. Heyecan beni esir almıştı. Kalbimin sesi kulaklarımı dolduruyor gibi hissediyordum. Eğer biraz daha fazla heyecanımı artırsam elim ayağım titreyecekti bunu da biliyordum. Sonra kan şekerim düşecek ve bayılacaktım. İşte o zaman ne yapacağımı bilmiyordum. Ama düşünmemeye çalıştım ve heyecanımı azaltmayı denedim.
En sonunda o köşeyi döneceğim yere geldim. Tam dönecektim ki önümden hızla bir şey geçti. Ya da ben öyle hissettim. Çünkü olduğum yerde durup etrafa dikkatlice bir kaç dakika baktım ama bir şey göremeyince derin bir nefes verdim. Rahatlayarak köşeyi döndüm ama gördüğüm şey karşısında şoka uğradım. Hareket edemedim ve sonrası derin ve sonsuz gibi gelen bir karanlık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZIM SENSİN
Teen FictionFarklıydım. Farklı olmak güzel hissettirmiyor ama. Onlar gibi olmak istiyordum. Herkes gibi olmak istiyordum. Ama hiç birine sahip değildim. Kaybolmuşluğun ortasında buldum ben yıldızımı. Gece en dikkat çekeni Aydır. Daha sonra Kutup Yıldızı. Onla...