GANGSTER

Gangster 6. Bölüm ZEVKLER PART 2

 Bölüm Şarkıları;

Hawthorne Heights - Rescue Me

Sam Smith - Money On My Mind  (VEVO LIFT LIVE)

---------------------------------------

Parmaklarıyla bacaklarıma şekiller çizdiğinde kanım ısındı. Onu istiyordum. Yer, zaman sorun olmaksızın onu en derinlerimde hissetmek istiyordum.

 “Beni öldürüyorsun.” Titrek bir nefesle inledi.

 Beni bebek gibi kucağında taşıyarak arabaya yasladı. Dudaklarıma tekrar yapıştığında daha tutkuluydu. Parmaklarımla kafa derisine masaj yaptım. Travis, karşılık olarak ağzımın içine doğru inledi.

 Kasıklarını bacak arama doğru bastırdığında ayak parmaklarım uyuşmuştu.

 Dili ağzımın her bir noktasında dolaşırken tırnaklarımı hafifçe boynuna bastırdım. Kendine bana daha da bastırarak bacak aramın daha da kasılmasına neden oldu.

 “Travis.” Sesim gittikçe inceldiğinde ben bile kendimi zor doymuştum.

 Arkamdaki metal kaputa yaslanarak parmaklarımı çenesinde dolaştırdım. Dudakları çenemden aşağıya doğru inerken kafamı yana eğerek ona kolaylık sağladım. Dişlerini en hassas noktamda sürtüp, diliyle aynı bölgeyi tekrar emiyordu. Dişlerimi birbirine bastırarak kendimi tutmaya çalıştım. Bedeninin altında iki büklüm olurken ağzım tutkuyla açılmıştı.

 Parmaklarıyla gömleğimin düğmelerini açacağı sırada iğrenç bir zil sesi sessizliği bozdu. Travis, Küfürler savururken gözlerimi devirdim.

 Yanağımı okşayarak “Bak, Zena, üzgünüm” Dedi. “Ama bu önemli.”

 İnanmasını umduğum bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. “Önemli değil.”

 “Bana kızma.” Somurttu.

 “Kızmıyorum.” Yalan, Kesinlikle kızıyordum. “Hadi, git. Ben beklerim.” Kolumla nazikçe omzuna vurdum.

 Kafasını sallayarak arabadan uzağa doğru ilerlemeye başladı. Kirpiklerimin arasından ona bakarken düşündüm.

Onu seviyordum. –yada öyle olduğunu sanıyordum.- Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Sadece o ve ben varken. Dünya’dan uzakken. Sonra, onun her dokunuşunda eriyordum. Ve seviyordum. Tekrar ve tekrar seviyordum; Onu, Bana yaşattıklarını, duyguları ve ‘bizi’ seviyordum.

 Parmaklarımla oynamaya başladım. Aynı zamanda nefrette ediyordum. En güzel anımızda bizi ayıran bir şeylerin olmasından, rüyamda gördüğüm bir katile aşık olmaktan ve en önemlisi, içimde onu kaybetme korkusuyla yaşamaktan nefret ediyordum.

 Donuk bir surat ifadesiyle Travis’e baktım. Hararetli bir şekilde ağacın etrafında yürüyordu. Bir elini kafasına geçirip saçlarını çekiştirdiğinde bir şeylerin yolunda olmadığını anladım. Yüzünü inceleme fırsatı bulduğumda suratı kaskatı olmuştu. Aramızdaki mesafeye rağmen, seğiren çene kasını ve kararan gözlerini fark edebiliyordum. Telefonun öbür ucundaki ses kime aitse Travis’le bir sorunu olmalıydı.

 Ardından gözleri benimkilerle buluştu. Birkaç saniye tepkisiz kaldığında içim ürperdi. Siyah gözleri daha da kararmıştı. Kaşlarım korkuyla çatıldığında kafasını salladı. Kafamı ürpertiyle başka yöne çevirip boğazımdaki yumruyu yok etmeye çalıştım. Onu böylesine sinirli görmeye alışkın değildim.

 Hadi ama, Zen. Onu kaç defa gördün ki?

 Haklısın. Diye düşündüm. Sevgili olmamıza rağmen 3. 4 belki de 5 kez.