Bölüm Şarkıları ;
Arctic Monkeys - Snap Out of It
Florrie - Little White Lies
--------------------------------------------
Birkaç saat sonrası fazlasıyla sakindi. ona dair hiçbir şey yoktu ve bu gerçekten ilginç bir hal alıyordu. Dün geceden sonra düşünecek çok şey vardı fakat eve attığım ilk adımda koltuğa yığılmıştım.
İnanılmaz ki, gün içerisinde onu görmek için can atıyordum. Akşam için, heyecanlı ve mutluydum. Bir an önce buluşmak istiyordum. Bunun ilginç olduğunu yada kötü olacağını düşünmem gerekirken, içten içe farklı duygular besliyordum. İyi hissettiren, isimsiz ve bilinmeyen duygular.
Annem, dergi açılışı için Phoenix ’e uçmuştu. Bu dönem içerisinde ne o ne de Victor ortalarda dolaşacaktı. Kısacası rahatlamamı gerektirecek harika bir zaman vardı avcumun içerisinde.
Telefonumla birlikte koltuğa otururken beynimle boğuşuyordum. Bir yanım Travis’i özlerken, diğer yanım bu saçmalığı kesmem için beynime sinyaller gönderiyordu. Neydi bu?
Hızla Deb’in numarasını tuşladım. 3. çalışta o uykulu sesini duymuştum. Sesli bir kahkaha attım. “Uykumla bir problemin mi var senin?” diye tısladı. “Sen kabuslarla uğraşıyor olabilirsin ama ben iyi vakit geçiriyorum.”
“Pekala, önünde 2 seçenek var Kasandra; Dün neler olduğunu mu dinlemeyi istersin yoksa rüyalarındakilerin iniltilerini mi?”
Sıkı bir düelloydu. Ki, cevabından adım kadar emindim. Deb,” Yarım saate kadar oradayım.” Diyerek tezimi onayladı. Yüzümde oluşan sinsi gülüşü saklamaya çalışırken telefonu kapadım.
Deb, benim aksime daha iyi bir vücuda sahipti. Oldukça zayıftı –belki de 0 bedendi.- Kısa, şekilli perçemleri, geniş alnına dökülüyordu. Elmacık kemikleri ince ve belirgindi. Belki de onunla kıyaslandığımda tek artı yönüm kıvrımlarım olurdu.
*****
Yarım saat sonra en yakın arkadaşım Deb’le mutfaktaydık. Sıcak kahvemizi yudumlarken anlatmaya başlamıştım bile.
Kahvem boğazımı ısıtırken “Beni önceden gördüğünü söyledi.” Dedim. “Okul pikniğinde. Ama onu orda görmediğime eminim. Orda olsaydı onu görürdüm. En azından servislere yerleşirken görmem gerekirdi. Ama o ısrarla orda olduğunu söyledi.”
Dudakları çizgi haline geldiğinde “Gözden kaçırmış olabilirsin.” Dedi. Omuz silktiğinde bluzunun kolu açıldı. “Sen yine asosyelliğini koruyordun sonuçta. Bize katılmanı söylediğimizde tahtını kaptırmak istemediğini saymıyorum bile.”
Bir an da olsa, bu yönden düşündüm. Ama bilmiyordum, inanmak istemiyordum. Gerçekten etrafımda olsaydı, onu hissederdim. Bana yaşattığı duyguları, siyah gözlerini hissederdim. Daha önceleri olduğu gibi. Onu tüm vücudumda; kalbimde, beynimde hissederdim. Bunu defalarca yaşamıştım.
*Hızımı bir tık yavaşlattığımda gözüme bir şey takıldı. İşte o anda hissettim. Burada yalnız olmadığımı hissettim. Delici siyah gözlerini, soğukkanlılığını tüm vücudum da hissettim. Parmaklarım uyuşmuştu. Ellerimi dizime yaslarken soluklanmaya çalışıyordum. Gözlerim etrafta yolculuğa çıkmıştı. Buradaydı. Bir yerden beni izliyordu.*
“Adı ne demiştin?” Kafamı kaldırıp düşüncelerden sıyrıldım.
Kafama dank etti, hakkında bildiğim tek şey ismiyken o benim her şeyimi biliyordu. Nasıl oluyor da bunu başarıyordu? Merakımdan soruyorum bunu neden yapıyordu ki?
![](https://img.wattpad.com/cover/14196013-288-k761179.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANGSTER
DragosteKehanetler, Gizemli rüyalar ve kimliksiz cesetler, Tehlikeli anlaşmalar Ve tutkulu aşklar. Zena Hetterson, Uzun bir süredir gördüğü rüyalardan dolayı psikolojik yardım almaya başlamış, gördüklerinin birer kabus olduğundan emin olmuştur. Ancak bir g...