GANGSTER

Gangster 10. Bölüm KEHANETLER

Bölüm Şarkıları ; 

* The Script - Superheroes *

  Broods - Bridges

--------------------------------

  Bir sabah uyanıyorsunuz, hisleriniz, düşünceleriniz, davranışlarınız başka bir kişi tarafından yönlendiriliyor.

 Ardından fark ediyorsunuz ki, hissedecek bir duygunuz bile yok.

 Yaşamak için nefes alıyorsunuz.

Yapmak zorunda olduğunuz ihtiyaçlarınız karşılıyorsunuz.

Gözleriniz; her şeyi kabaca görüyor, derinlik olmadan,

Kulaklarınız; Sadece gerekli soruları süzgecinden geçiriyor,

Teniniz; alevler alarak yanıyor,

Ve sonrasında bu döngü tekrarlanıyor.

 Uzun bir koridor. Ahşap duvarları kısık ve kesik ışıklarla aydınlatmaya çalışan birkaç eski mum.

Kollarımı sıkıca göğsümde birleştirerek ısınmaya çalıştım. Daha önce hiç görmediğimi, bilmediğimi sanmama rağmen tanıdık gelen bir koridordaydım. Dondurucu soğuk, kırık camlardan içeriye süzülüyordu. Duvarlar siyah renkteydi ancak bazı kısımlarından turuncu tuğlalar gözüküyordu.

 Titriyordum. Bacaklarım gövdemi taşımakta zorlanacak kadar kasılıyordu.

 Boğazımı temizledim. “Merhaba?” sesim çatallaşmıştı.

 Sonra ensemden omurgama doğru bir sıcaklık hissettim. Dudaklarım kurumuş, kalp atışlarım hızlanmıştı. Hemen arkamda biri vardı, emindim.

 Cesaretimi kaybetmeden hemen önce hızla arkama döndüm. Kendimi karşılaşacağım manzara konusunda hazırlarken içime su serpilmişti. Karanlık, sonunu görmediğim bir yola uzanıyordu. Birine veya bir şeye ait bir kanıt yoktu.

 Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım. Tekrar önüme döneceğim sırada havada bir patlama sesi yankılandı. Ve hemen sonrasında mumlar teker teker devrilmeye başladı.

 “Aman tanrım.” Hızla koşmaya başladım. Arkamdaki mumlar düştükçe görüş alanım simsiyah oluyordu.

 “Hayır!” Dudaklarım arasından bir hıçkırık çıktığında karanlık koridorda birkaç kez yankılandı.

 “Ona bir şey yapmayacağımızı sanıyordum.” Tanıdık sese doğru ilerlerken nabzımın normal seviyesinin üzerine çıktığını hissettim. Sesin Travis’e ait olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

 “Patron, bunun olmasında kararlıydı.” Tok bir ses fısıldadı. “Bana teşekkür etmelisin. Bir bok torbası olmana rağmen senin için onu ikna ettim.”

 Endişeyle yerimde kıpırdandım. Ortamı kasvetli bir hava kaplamıştı.

 Travis’in derin bir nefes verdiğini duydum. Rahatlamış gibi bir hali vardı.

 Biraz daha ilerleyerek hemen sağlarında bulunan su dolu varillerin arkasına geçtim. Bu açıdan, Travis’in yüzünü rahatça görebiliyordum. Yanaklarının biraz aşağısındaki sakallar yeni yeni çıkıyordu. Gözlerinin altında siyah halkalar belirmişti ve yorgun gözüküyordu.

 Gözlerimi sıkıca yumdum. Bu haliyle bile ne kadar çekici olduğunu düşündüm.

 “Ona zarar gelmeyecek, Travis.” Yanındaki adam iç çekti. “Ancak, bu akşam başka bir şey olacak. Bilirsin, birileri bu bebeğin tadına bakmak istiyor.” Kazağını sıyırarak cebindeki silahı gösterdi. Adam başını arkaya atarak kahkaha atarken, Travis’in yüzündeki rahatlama hissi yok oldu.