Bölüm Şarkıları;
B.O.B - Both Of Us
Sam Smith - I'm Not The Only One
-----------------------
Ertesi gün, erkenden uyanmış, ılık bir banyoyla kendimi ödüllendirmiştim. Tüm kaslarım gevşemiş ve esnemeye başlamıştı. İncittiğim ayak bileğim, acısını en alt düzeyde tutmayı başararak keyfimi yerine getirmişti. Değerlendirmek istersem, 2/10 olabilirdi.
Dün gece Calvin’le bugün buluşmak üzere ayrılmıştık. Bana, grubun diğer üyeleriyle tanışmamı istediğini söylediğinde biraz şaşırsam da çabucak atlatmıştım. Aklımda hala Travis’in dün geceki hali kalmış olsa da bunu yapmak zorundaydım. Calvin’le işbirliği yapmamın ne denli tehlikeli olduğunu biliyordum. Bana yaptıklarını gururuma yediremiyordum ve işte tam bu nokta yüzünden Calvin’e yardım edecektim.
Zihnime dolan görüntüleri silmek istercesine kafamı salladım. Onu düşünmek sadece kontrolümü kaybetmeme neden oluyordu.
Üzerime kot bir pantolon ve gri, salaş bir tişört giydikten sonra siyah botlarımı ayağıma geçirdim. Aynaya ulaştığımda saçlarımı, parmaklarımı aralarında gezdirerek şekillendirdim. Tanıdık bir korna sesi duymadan hemen önce bir parlatıcıyla dudaklarımı renklendirdim. Koşarak merdivenlerden indim. Önce Calvin’in dün omzuma sardığı ceketi elime alarak kapıya doğru ilerledim. Ardından kapıyı birkaç kez kilitleyerek dışarı çıktım. Güvenlik, artık son derece önemliydi.
Calvin, beni eve bıraktığında ceketini çıkarıp ona vermeye kalktığım sırada “Sende kalsın.” Diyerek gülümsemekle yetinmişti.
“Günaydın.” Cıvıldayarak arkasındaki arabaya yaslanan Calvin’e doğru ilerledim.
Kollarını göğsünde birleştirdiğinde “Size de günaydın, güzel bayan.” Diyerek beni iltifata boğdu. Yanaklarımın patlıcan moru gibi olduğuna hiç şüphem yoktu. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. “İltifatınız için minnettarım, bayım. Ancak beni hemen götürmezseniz pek güzel olabileceğimi sanmıyorum.”
Calvin, kahkaha atarak yaslandığı yerden doğruldu. Kapıyı açarak arabaya girmeme yardımcı oldu. “Üzgünüm, leydim. Unutuyordum, biraz fazla toyum.” Kahkahalara boğulurken karnımı tutuyordum. Tanrım, o beni güldürebilen en önemli insanlardan biriydi, kesinlikle. Dil çıkararak “Oyuncu olmalıymışsın.” Diye dalga geçtim.
Omzunu silkerek “Düşünmedim değil.” Dedi. Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırmadan önce hızlı adımlara kendi kapısını açtı.
Burnumu kırpıştırdım. Çok gergin ve heyecanlıydım. Onlarında Calvin gibi olmayacağını düşünürken tırnaklarımı kemirmek üzereydim.
Calvin, bunu fark etmiş olacak ki “İyi misin?” diye fısıldadı. Dudaklarımı dişleyip “Gerginim.” Dedim.
“Olma.” İçten ve geniş bir gülümseme yüzünde belirdiğinde biraz daha rahatlamaya çalıştım.
“Seni sevecekler.” Üzerimden ağır bir yükün kalktığını hissettim.
****
Araba, beyaz orkidelerle süslenmiş, buz mavisi, çift katlı bir evin önünde durduğunda gözlerimi etrafta gezdirdim.
Bulunduğumuz yer o kadar ferah ve canlıydı ki ruhu, bu güzelliğe karşı inanılmaz bir hayranlıkla doldu. Şehirden uzak, ağaçlarla dolu bu evi gördüğünüzde kendinizi cennetteymiş gibi hissetmemeniz imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANGSTER
RomanceKehanetler, Gizemli rüyalar ve kimliksiz cesetler, Tehlikeli anlaşmalar Ve tutkulu aşklar. Zena Hetterson, Uzun bir süredir gördüğü rüyalardan dolayı psikolojik yardım almaya başlamış, gördüklerinin birer kabus olduğundan emin olmuştur. Ancak bir g...