Gangster 11. Bölüm HATALAR

1.8K 44 5
                                    

Bölüm Şarkıları; 

The Neighbourhood - Sweater Weather 

Justin Bieber - Hard 2 Face Reality

------------------------------

“Hay hay.” Sam, beni de sollayarak hızla koşmaya başladı. Atladığımız camın arka tarafta olmasına minnettardım. Calvin, arabada bizi bekliyordu. Aksi takdirde biliyorum ki, buradan sağ çıkamazdım, çıkamazdık.

“Bekleyin!” Arkamızdan koşan adamlara aldırmadan koşmaya devam ettim. Burkuk ayağıma rağmen bu kadar güçlü koşmam garipti. Canım fena halde yanıyordu ancak aynı zamanda canım o kadar kıymetliydi ki, kendimi o adamlara kaptıramazdım.

 Görüş alanıma Calvin’in arabası girdiğinde, Sam’e döndüm. Burnundaki peçete kanamayı biraz daha azaltmıştı ama beyaz rengini donuk bir kırmıza bırakmıştı. Yüzünü eğlenceyle dana dönerek “Tanrım, aksiyona bak!” diye bağırdı. Gözlerimi devirdim. Az önce korkudan altına yapmak üzere olan Sam neredeydi? Ve şuan yanımda kahkahalara boğulan şahıs da kimdi?

 “Zena!” Calvin, arabadan hızla indiğinde bana doğru koşmaya başladı. Elimle onu durdurdum. “Hayır! Calvin, arabayı çalıştır!” Başını salladığında arabaya ulaşmıştım. Ön koltuğa kendimi attığım sırada Sam’ de kendini güçlükle arka koltuklara atmıştı.

 Calvin, arabayı çimenlik alandan hızla çıkardığında koşmaya devam eden adamlara baktım. Calvin’le gelmiş olmasam veya şuan arabada olmasaydım beni çiğ çiğ yiyebileceklerini düşündüm. Rahatlıkla nefes alırken, halime şükrettim.

 Nefesimi üfleyerek kafamı Travis’in olduğu yere çevirdim. Gözlerim onunkilerle buluştuğunda içim titredi. Gözleri hala doluydu ama daha koyu bir renge bürünmüştü. Kaşları çatılmış, elleri iki yanında yumruk halindeydi. Ki bu halini çoğunlukla sinirlendiğinde kullanırdı.

 Gözlerimi ondan ayırmaya çalışsam da yapamıyordum. Üzgün ama bir o kadar da rahatsız olmuştu, eminim. Gözlerini yavaşça benimkilerden ayırıp Calvin’e baktığında nutkum tutuldu.

 Burada olmamdan değil, bariz bir şekilde burada Calvin’le olmama kızıyordu.

 “Tanrım, Travis miydi o?” Depodan yeterince uzaklaşmış, eve gidiyorduk. Derin bir nefes alarak başımı yasladığım camdan kaldırdım. “Sam’i oradan kaçırdığımız için sinirlenmiş olmalı.” Dümdüz karşıya bakıyordum.

 Calvin, düz bir sesle “Sinirliden çok üzgüne benziyordu.” Dedi. “Sana nasıl baktığını gördüm.”

 İri gözlerle ona döndüm. Yola bakıp kontrolünü sağladıktan sonra kısa bir süre için bana baktı. “Zena, ciddiyim. O bir şeylerin farkında ama sana kızgın değil. O kesinlikle yaptıklarından pişman.”

 Gözlerimin sulandığını hissettim. “Bana yaşattığı onca şeyden sonra pişman olması gerekirdi zaten.” Calvin’e bakmamaya çalışıyor, bakışlarımı kucağımda tuttuğum ellerimde sabitlemiştim. Çünkü yanağımdan süzülmesine engel olamadığım yaşları görmesini istemiyordum.

Yanağımı dişledim.

 Calvin, bacağıma hafifçe vurarak “Ben senin tarafındayım, Zena. O pisliği sana yaşattıkları için gözümü kırpmadan öldürebilirim.”

 Dokunuşunun altında kaslarım gerilse de, üzerinde durmadım. Calvin bana zarar vermezdi. Ardından ‘Gözümü kırpmadan öldürebilirim.’ Cümlesini beyin süzgecimden geçirdiğimde ne kadar ciddi olduğunu fark ettim. Mecaz olarak söylememişti. Kalbim sızladı. Araları zaten kötüydü ve şuan bulunduğum konu ikisini bir kez daha düşman kategorisine sokmaya yetiyordu.

GANGSTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin