-Peki ne dememi bekliyorsun?
-Sadece... Sadece gerçeği...
-Senin canını acıtmak istiyorum Harry Styles. Ama... Söyleyeceklerim beni çok daha acıtır.
Dedim ellerimi yumruk yaparken. Gerçekten ama gerçekten canım acıyordu. Onun hakkında öğrendiğim bu bilgi... Kalbimi delirtiyordu. Başımı ağrıtıyordu. Ellerimi sıkıyor, bacaklarımı düğüm ediyordu. Ağzımı kapıyordu. Özgürlüğümü, elimden alıyordu.
Bacaklarımı birbirine yapıştırdım. Kollarımı, yumruklarımı bozmayacak şekilde bedenime yapıştırdım. Gözlerimin kapalı olduğundan artık çok daha emindim. Kollarıma gelen sıcak ve güçlü eller beni kendimden alıyordu. Ama güçlü kalmaya çalışıyordum. Ve kendimden geçmemeye.
Ona çaktırmadan bedenini süzdüm. Gerçekten ama gerçekten beni yiyip bitirmişti. Aşk, güzel ve tatlı bir şey sanıyordum. Ama artık canımı yakıyordu. O kadar çok yakıyordu ki, kendimden geçtim. Harry'nin dudağına yapıştım. Bu gerçekten ilacım gibiydi. Ama Harry bunu istemiyor gibiydi çünkü karşılık alamadım.
Bunu yapması bana hayret veriyordu ki, karşılık alamayınca ondan hemen ayrıldım. Bir iki adım geri gidip komidinin üzerindeki herhangi bir şeyi tutup, sakin kalmaya çalıştım. Bana ''Neden böyleyiz'' bakışıyla bakıyordu yemyeşil gözleri. Gözlerimi kapattım. Bir bilsem neden böyle olduğumuzu. Bir bilsem, aşkın beni neden yanıp tutuşturduğunu.
Gözlerimi açtım. Çünkü karanlıkta kalmaktan korkuyordum. Ama, ben hala o kalpteydim. Karanlıktaydım. Artık kollarımı tutmadığını hissettim. Yavaşça çöktüğümü hissettim. Dizlerimin beni artık taşıyamayacağımı hissettim. Hayata bir elveda demek zorunda kalacağımı hissettim. Acıyı hissettim. Gerçek acıyı.
Sana ne demek istediğimi söylemek çok zor Harry. Sana bunu söyleyemem. Yoksa yaşlar boğacak beni. Bu acıtacak. Ama ben... Aşktan korkuyorum. Artık aşktan korkuyorum. Senin olmaktan artık korkuyorum. Seninle olmaktan korkuyorum. Aşk ile birlikte yaşamaktan korkuyorum. Aşk ile birlikte yatmaktan, kalkmaktan korkuyorum.
Senden korkuyorum. Çöküyorum çünkü korkuyorum. Karanlıktan korkuyorum. Ama bir şey daha var. Sensiz kalmaktan korkuyorum. Biz olmamaktan korkuyorum. Artık biz diye bir şey yok demenden korkuyorum. Çok ama çok korkuyorum.
Yavaş, yavaş yer ile temasa geçtiğimi fark ettim. Kendimi taşıyamadığımı, gözümün bir öbür dünyaya bir bu dünyaya gidip geldiğini fark ettim. Evet, bu aşkın acısıydı. İşte aşkın gerçek acısı kendini gösterdi. Ve yine o sıcak ve güçlü ellerin beni tuttuğunu gördüm.
-Noelle (Noell)!
-Harry... Sanırım ben iyi değilim.
-Noelle (Noell). Bana tutun. Hastaneye gitmek ister misin?
-Evet. İyi olur.
-Kavga çıkartığım için üzgünüm.
-Harry, lütfen sonra konuşalım.
-Ta-Tamam.
O güçlü elleriyle beni kucakladı ve yüzüme gelen saçımı geri itti. Sana daha önce bu kadar yakından bakma şansım sadece bir kere olmuştu. O yeşil, yemyeşil gözlerine bakma şansım. Seni çok ama çok özlemiştim. Ben yer arayan bir sincaptım. Kışın soğundan korunmak için. Ve sen beni evine aldın. O saf ama artık pislenmiş kalbine. Seni çok ama çok özledim.
Artık nefes almak zorlaşıyor. Nefesim boğazımda düğümleniyor. Yutkunmak bu işi daha da zorlaştırıyor. Hele o gözlerine bakmak. Bana bin kat acı veriyor. Güçlü ve sıcak ellerin beni kendimden alıyordu. Çılgın aşk! Hiç kimseye bu kadar bağlı olmamıştım. Hiç kimseye böyle hissetmemiştim. Bunları neden düşünüyordum? Neden aklım hep sendeydi Harry? Neden böyleydi?
Sana bakmak, acı vermekle kalmıyor, yeşil gözlerine bakmak. Aynı zamanda kalbimi ısıtıyor. Bir şey demek istiyorum. Bunu riske alıyorum. Kalbimi ısıtacak o sıcak gözlerine bakmak, benim için bir aşk mücadelesinin kazandığım anlamına geliyor. Ama aynı zamanda acı veriyor. Neden mi? Çünkü ben o mücadelede öldürdüm. Ruhları, aşkları hatta insanları. Ama buna değer. Senin için değer. O sıcak ve yeşil, yemyeşil gözlerin için değer.
Seni istiyorum Harry Styles. Amacım seni denemek değil. Ve ya geri vermek. Amacım, sensin. Her şey senin içindi. Aşkım, hatta hayatım hepsi senin içindi Harry Styles. Ölümü göze alıyorum senin için. Ama o yeşil gözlerini bana göster. Kalbimi ısıt. Evet, bunu yap. Bunu öyle bir yap ki, aşkı tadayım. Senin aşkını tadayım.
Sana aşığım Harry Styles. Anlamıyor musun? Seni istiyorum. Senin o güçlü ve sıcak aşkını istiyorum. Sadece beni sıcak tutan aşkını istiyorum. Üzgünüm eğer demem gerekiyorsa, sana ihtiyacım var. Umrumda değil. O yeşil gözlerin için hepsini yaparım. Üzgünüm eğer demem gerekiyorsa, ama sana ihtiyacım var. Yeşil, aşk dolu bakışlarına ihtiyacım var.
Gerçekten, delice, derinden. Aptaca hemen o yeşil gözlerine aşık oldum. Ve her nasılsa o yeşil gözlerin için kuduruyorum. Bebeğim, senin için kuduruyorum. Ölüyorum. Ama yeniden diriliyorum. Çünkü sensiz olmaktan korkuyorum. Gerçekten, delice, çılgınca, derinden. Sana aşığım. O yeşil gözlerine aşığım.
Umarım gözünde, kalbinde kayıp değilimdir. Umarım, beni bırakıp gitmezsin. Çünkü seni gerçekten çok seviyorum. Aşk dolu bakışını çok seviyorum. Bu benim için her şey. Her şey. Evet. Bu benim için her şey.
Gerçekten, delice, derinden. Aptalca hemen bakışlarına aşık oldum. Bir anda...
Apartmanın merdivenlerinden aşşağı indiriyordu Harry beni o kaslı kollarıyla. Tanrı'm. Nasıl böyle birisine aşık olmamam mümkün olabilir? O, o... İyilik meleğim gibi, şeytan kılığına bürünmüş. Şu an yanıp tutuşuyorum. Beni en derin yerimden vuruyordu. Hislerimden. Şimdi, çok ama çok kötü hissediyordum. Daha beter hissediyorum. ''Bu kadar beter hissedemem her halde'' dediğim günler geliyor aklıma takır takır. Aşk neymiş ya?!
-Ha-Harry.
Diyorum zorla. Gözlerim yarı kapalı kalbim ise hiç durmaksızın atıyor. Keşke, dur deseydim kalbime. Ama bir kez daha diyorum; Sensiz olmaktan çok ama çok korkuyorum. Yeşil gözlerin olmadığı bir dünyadan korkuyorum.
Ellerimin titrediğini hissetmem zaman almıyor. Ve ya gözlerimin kapalı olduğunu.
-Noelle? İyi misin?
Gözümden yaşlar geldiğini fark ettim. Neyseki apartman 6 katlıydı ve en üstte oturuyorduk. Çünkü kendimi omuzunda ağlarken buldum.
-Hayır Harry. İyi değilim. Hiç ama hiç iyi değilim. Canım yanıyor Harry. Sensiz olmaktan canım yanıyor. Sensiz olmak, aşk dolu bakışlarınla olmak benim en büyük yaşam kaynağım.
Bunu derken beni yere indirdi. Ve o da yere çöktü. Gözleri dolmuştu. Onunda benim gibi gözleri dolmuştu. Benim gibi canı yanıyordu. Bunu anlayabiliyordum. Çünkü o bana gerçekten aşıktı.
-Noelle. Sakın ama sakın ağlama. Tamam mı? Sakın gözlerindeki yaşlar dökülmesin. Bir daha bunu görmek istemiyorum. Asla.
Bunu buğulu bir tonda ve kısık bir sesle söylemişti. Canımı acıtmak istediği çok belliydi. Ama anlamıyorsun Harry. Bizi ancak ölüm ayırabilir. Bunu sana öylemem çok zor. Çok zor!
-Harry! Az önce sensiz olmak benim en büyük ve en mantıklı kararım diye bana bağırdın!
Kükremiştim. Kabul ediyorum. Ama ikimizinde canı yanıyordu. Cebimde bir zehir taşıyordum. Pantolonumun cebinde. Ve kullanmak için iyi bir zaman gibi görünüyordu.
-Noelle! Sana ne kadar aşığım anlamıyorsun beni! Asla da anlamadın! Ben senin için deliriyorum! Kuduruyorum!
Onu dinlemedim. Yüzümdeki gözyaşları hala akmaya devam ediyordu. Ağlamıyordum. Sadece korkuyordum. Ve zehri çıkarttım. O yeşil güzel gözlere bir kez daha baktım ve zehir şişesinin mantarını çıkarttım.
-Harry... Bunun için özür dilerim
dedim ve zehri içtim.
-NOELLE!!
HARRY STYLES: Asla ama asla, aşık olmak istemiyorum. Hiç bir zaman aşık olmak istemiyorum. Korkmuyorum. Sadece bu canımı daha fazla acıtmama neden oluyor. Noelle, sen hep kalbimde yaşayan bir ay olacaksın. Üzerine kara bir perde çökülmüş Kara bir Ay...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dark Moon; Harry Styles (Harry Styles Fanfic Turkish)
FanfictionHARRY STYLES : Asla ama Asla, aşık olmak istemiyorum. Hiç bir zaman aşık olmak istemiyorum. Korkmuyorum. Sadece bu canımı daha fazla acıtmama neden oluyor. Noelle, sen hep kalbimde yaşayan bir ay olacaksın. Üzerine Kara bir perde çökülmüş, Kara bi...