Bundan 10 Yıl Önce

101 4 6
                                    

-Anne! Ben çıktım!  Steve bekliyor!

dedim ve kapıyı sertçe kapadım. Sonra bir kaç adım yürüdükten sonra, o çok lüks arabasına yaslanmış kollarını goğüsünde birleştirmiş olarak gökyüzüne bakan Steve'i gördüm. Beni gördükten sonra kollarını açtı. Sarıldım ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. Daha fazlasını istemesine ve benim istememe rağmen ortalık yerdeydik. Hiçbir şey söylemeden arabanın arka kapasını açtı. Girdim. Arabaya mı girdin? Evet ne olmuş? Cok mu garip? Yo yo.. Sen anlatmaya devam et.

İc sessimle kavgayi kestikten sonra Steve'e ufak bir gulumseme attim. Ve dudaklarini araliyip o sinir bozucu sessizligi bozdu.

-Biliyor musun?

Lafini aptal kelimelerle bozdum.

-Neyi?

Her kelimeyi soylesimizde birbirimize daha da yaklasiyorduk. Alinlarimiz birbirine değdi. Nefesini hisseddiyordum. Birbirimize bakıyorduk. Dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. Bende bıraktım. Öpmeye devam etti. Kollarımı boynuna doladım. Sonunda onu istediğim gibi öpebilmiştim. Gözümü ordan geçen inek bir çocuk geçmişti. Gözlüklü ve saçları kıvırcıktı. Sırt çantasını iki kolunu da takmıştı. Çok fazla inekti?

-Ne oldu aşkım? Kulağıma fısıldadı. Kollarımı o kadar güzel yerleşmişti ki çekmekten çekindim. Ama sonra bunun çok fazla mal olduğunu düşünerek, kollarımı boynundan çektim.

-Baksana, inek olan çocuğa ne kad-

-Hadi ama! Onu neden düşünelim? Nerede kalmıştık?

Dudaklarımı tekrar öpmeye başladığında karşılık vermedim ve arabadan çıktım.

-Neler oluyor Noelle?

-Sadece rahatsız oldum. Fazla.

Dedim sadece. Sadece o inek çocuğa bakıyordum. Sonra mini eteğimin artık çok fazla mini olduğunu anlayınca arabaya tekrar bindim.

-O sırada eteğini ne arada kısalttın? Tamam kısa ama şimdi dahada kısa.

Hafif gülerek söylemişti.

-Bu konu kapatalım. dedim ve derin bir nefes aldım.

Kendimi berbat hissediyorum. Çok kötü.Fazla kötü. Tanrım!

-Sesli düşünüyorsun Noelle. Ayrıca, o kadar kötü değil. Benim için.Nasıl olsa sevgilim değil misin? Veya karım olmayacak mısın? Yada çocuğumun annesi?

-Hop! O kadar da ileriyi düşünme! Ben 20 yaşına kadar çocuk yapmayı düşünmüyorum! Veya evlenmeyi. Hem ayrıca kim seninle-

Sözlerimi kesen dudaklarıydı. Hemen kendimi geriye çektim.

-Yeter. Ayrıca okula geç kalıyoruz.

-Tamam o zaman. Gidelim.

-Ne bekliyorsun? Sürsene arabayı. dedim ve güldüm. Sanki araba kendi kendine gidecekti. Aptal! Benim biricik aptalım!

********

-Hey!

Demişti bana o inek çocuk. Sınıftaydık. Yine en arkaya oturmuştum. Önündeydim. O ise benim arkamdaydı. Duymamış gibi yaptım.

-Sanırım sağırsın, ama diyeceğim senin ilgini çekebilir.

-Tanrım lütfen söyle  ve benden uzaklaş!

-Sevgilin,

Yine ben. Evet yine ben sözünü kestim.

-Ne olmuş ona?

-Onunla ilgili senin için acı olacak bir gerçek biliyorum desem, hatta göstersem?

-Nasıl yapacaksın bunu? dedim ve ona alaycı gözlerle baktım.

Elini kaldırdı.

-Hocam, Noelle kendini iyi hissetmiyormuş! bana alttan çok ama çok sert bir tekme atınca en kötü halime büründüm. Alttan fısıldadı.

-Beni kapının orada bekle.

Sonra hoca konuştu.

-Peki, Noelle. Sen lovabaya git o zaman.

Hemen kalktım. Ve kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtım ve kendimi sınıfın dışana doğru attım. Ve bir Uff çektim. Sonra birkaç dakika orada bekledim. Ardından oda çıktı. Adını bilmediğim çocuk kıvırcık saçlarını öyle bir sallıyorduki! Tanrımmm!

-Adım Harry. Ve dışından düşünüyorsun. Hafifçe gülümsedi. Ben ise kızardığımı hissediyordum.

-Ben çok ama çok üzgünüm.

Dedim. Ve peşinden ekledim.

-Harry.

-Birinin benim hakkımda böyle düşündüğünü öğrenmek çok güzel bir duygu aslında. Aslında-

Sözünü kendi kesip beni duvara yapıştırdı. Olamaz. Beni kandırdı. Evet kandırdı.

-Ne yapıyorsun! dedim. Aslında kızgındım. Hemen geri çekildi.

-Ben-Ben üzgünüm. Çok ama çok üzgünüm. Lütfen son 5 dakikayı unutalım. Şey ben-

Dedi ve kaçtı. Ah Tanrım! Beni bırakıp kaçtı. Of! derside kaçırdım!

*********

Olayın aklımdan çıktığı söylenemez. Şu olay. Of anlıyın işte. Beni duvara yapıştırdığında, garip hissettim. Steve bile bana bunu yapmamıştı. Dışından konuşmuştum tamamen. Öf ben ne zaman onu aklıma getirdim! Tanrım sen bana akıl ver!

Düşüncelerimden, Cici odamın kapısını çaldığında, pardon odama ahır muamelesi yapıp direk daldığında ayrıldım.

-Hey ahmak! Kalk hazırlan! Annemlerlen hayvanat bahçesine gidiyoruz!

-Abim de geliyor mu?

Tamamen sevecen yaklaşmıştım. Aslında hep böyle yaklaşıyordum. O ne yaptı, tersledi. Adi sürtük. Sıkıysa yüzüne söyle. Söylerim. Hadi söyle.  Ne oldu yemiyormu? Söyleyemezsin ki. Evet yemiyor tamam mı? Yemiyor. Onlara saygılı davranmazsam ne yapacaklarını biliyorsun! Adi sürtük Cici. Aslında yakıştı. evet bencede.

-Hadi ama! Tüm gün seni bekliyemem!

-Ne?

-Seni gerizekalı...

Dedi  ve odamdan siktirip gitti. Gitsin pislik. Pislik. Mal. Beyinsiz. Özürlü. Böyle rahatlıyorum ancak. Ona laf saydırarak.  Telefonumun calmasIyla yerimden irkildim. STEVE.

-Evet?

-Noelle bak sandığın gibi değil.

Bir sey olmustu. Sesi titriyordu zaten. Gerizekali. Ne olmustu? Aldatmis miydi beni? Daha kotu bir sey mi yapti yoksa? Bir kizi altina mi almisti?

-Noelle, iyi misin! Lanet olsun cevap ver!!

- Üzgünüm, yalnis numara. Ben Noelle dedigin kiz degilim.

Yuzune kapattim. Aciyordu icim. Daha ne yaptigini bile bilmiyordum. Ve agliyordum bunun icin.

Kendimi toparlamaya calisip, alt kata indim ve Sarah'a gelemeyecegimi soyledim. Sarah annemdi. Uvey annemdi. Ben evlatliktim. Cici' de kiziydi onun. Abim dedim. Ama en cok bana yakin olan kisi. Onsuz ne yapardim bilmiyordum. Ama oda uvey abim. Oda uvey. Digerleri gibi.

-GUN GELIPTE, ONUN BENI BICAKLAYACAGI HIC AMA HIC AKLIMA GELMEZDI.-

HARRY: TANRIM ONU KOSEYE SIKISTIRDIM. NE YAPTIM BEN! COK AMA COK UTANIYORUM...

The Dark Moon; Harry Styles (Harry Styles Fanfic Turkish)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin