Sonunda Harry'e o anda söylemiştim. Ama sırtım, sırtım, dayanılmaz acıyordu. Hiç halim yoktu. Harry, son bir cümle söylemek için iki dudağını araladığında hemen ayaklandı ve katili ölesiye dövdü. Ben ise hiç hareketsiz, onları izlemekten başka bir şey yapamıyordum.
Elimi karnıma, Harry ile olan çocuğumuza götürdüm. Gözümden sebepsiz yere yaşlar geliyordu. O an sanki hayat sadece benim için çalışıyordu. Sadece ben vardım o hayatta ve bütün bunların hepsi bir resimdi. Son bir kez korkarak elime baktığımda, her yerinde kan vardı. Ve anladım. Artık ben ve içimdeki o masum can artık birer ölüydük.
Gözümü kapattım ve başımı yana yasladım. Ve gözlerimi açıp, Harry'e baktım. Adamı dövüşüne baktım. Tüm hırsını ondan çıkartıyordu. Tekmeliyordu, yumrukluyordu ve üstünde tepiniyordu. Anlamış olmalıydı. Artık bir ''ben'' ve bir ''çocuğumuz'' olmadığını. Son bir kere daha nefes aldım ve Harry'e seslendim.
-Ha-Harry...
-Noelle?
-Son bir kez daha o güzel ve anlamlı gözlerine bakmak istiyorum. Son bir kez o gülümsemeni görmek istiyorum. Son bir kez hayat dolu sözlerini duymak istiyorum.
-Son olmayacak Noelle! Bu bizim soumuz değil! ''Biz'' asla yok olmayacak. Asla ama asla.
-Harry!! Ben... ben...
-No-Noelle?! Noelle! Noelle! Konuş lütfen Noelle!!
Artık konuşmak istemiyordum. Gözlerimi kapadım ve dudaklarımı hafif aralıyarak;
-Elveda, Uğruna insan öldürmüş olduğum Harry Styles.
Dedim. Evet. Bu doğru. Öldürmüştüm. Birisini öldürmüştüm. Ve ölme sırası bana geldi. 3 haftam yokmuş meğerse. Benim hiç zamanım yokmuş. Biraz bile zamanım yokmuş...
Bunu dedikten sonra Harry gökyüzüne doğru haykırdı.
-NOELLE!!! NOELLE!!!
Ben konuşmak istemiyordum. Asla ama asla konuşmak istemiyordum. Kalbim acıyordu. Elimdeki kanlar artık durdurulmazdı. Ve gözlerimi aralıyıp Harry'e baktım.
-Harry?
-Noelle!!
-Bana- bana güveniyor musun?
-Her zaman! Noelle!! Her zaman!!
- Unutma... Seni..
Bir nefes daha aldım ve söyledim.
-Seviyorum.
Bunları söyledikten sonra, elime geçen bıçağı aldım ve Harry'nin omuzuna batırdım.
-No-Noelle?!
Bir nefes daha almam gerekti. Onun için bir kaç nefes daha almalıydım.
-Birlikte... gidiyoruz Styles.
Dedim. Kısa zaman sonra o da yere düştü. Acıdan kıvranıyordu. Son bir kez daha nefes aldım ve Harry'i bana çevirdim.
-Son bir kez daha... Beni öper miydin?
Dedikten sona dudağıma yapıştı. 2-3 saniye sürmesine rağmen bu en iyisiydi.
Gözlerimi kapadım ve ölümü düşledim. Acaba nasıldı? Nasıldı ölüm? Herkesin korktuğu ölüm. Neden adı buydu? İnsanlar ölecek ise neden bu lanet olası, pislik dünyada yaşıyordu? Tanrı biliyordu, Cennet mi, Cehennem'mi diye. Peki niye öncesinde bizi buraya getiriyordu? Kaderlerimiz mi değişir diye? Sanmıyorum. Hiç sanmıyorum.
HARRY: Onu koruyamadım. O artık bir ölü. Artık öldü. Artık bitti. Herşey bitti. Yaşamak anlamsız. Çiçekler böcekler, hatta nazik konuşmak anlamsız. Artık her şey ama her şey anlamsız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dark Moon; Harry Styles (Harry Styles Fanfic Turkish)
FanficHARRY STYLES : Asla ama Asla, aşık olmak istemiyorum. Hiç bir zaman aşık olmak istemiyorum. Korkmuyorum. Sadece bu canımı daha fazla acıtmama neden oluyor. Noelle, sen hep kalbimde yaşayan bir ay olacaksın. Üzerine Kara bir perde çökülmüş, Kara bi...