Ağlamakla, kendini kınamakla, hüsranla geçen uzun geceden sonra nihayet yeni bir gün daha doğmuştu. Zulmetin hükmettiği gecenin ardından açılan sabah da en az dünkü kadar umutsuz ve karamsardı.
Yine aynı köşkteydi, yine aynı adamın tutsağıydı. Ama bu ilelebet böyle sürmeyecekti. Kaçmanın bir yolunu bulmalıydı.Islak kirpiklerinin arkasından bakan gözleri, geceden beri önünde oturduğu pencerenin ardından köşkün bahçesinde atına bakım yapan gence sataştı.
O kadar huzurlu görünüyordu ki, bütün bu kargaşanın içinde bile Miray onu izlerken rahatladığını hissediyordu.
Atın sırtını okşayan elini takip ettikçe genç kız tek bir şeyi iyi anlıyordu.
Bu genç adam yıllardır bu harabede yaşayabilmek için kulaklarını ve gözlerini dış dünyaya kapatmıştı. Hareketlerini izledikçe bunu daha da net anlayabiliyordu.
Kendi dünyası vardı Boran'ın ve genç adam orada oldukça mutlu gözüküyordu."Boran! Ahmak herif, buraya gel!"
Ürkütücü lanet ses bahçenin girişinden duyulduğunda kız pencereden çekilerek duvara dayalı kalın perdenin arkasına saklandı. Ancak yine de izlemekten alıkoyamadı kendisini. İblisin sesi o kadar çok öfkeli geliyordu ki, neler olacağını çok merak ediyordu.
"Buraya gel hain. Sen benim kadınıma nasıl dokunursun? Bunun cezasını ödeyeceksin."
Kimden bahsediyordu?
Kadınım dediği kimdi?Binici kıyafetlerinin içinde ağaçlık alandan çıkan Bekir'i gördüğünde Miray ani bir şekilde nefesini tuttu.
O kadar çok korkuyor, öylesine iğreniyordu ki adamdan, yüzünü bile görmek yeterli geliyordu fenalaşması için."Esmanın bileğini sarmışsın ha? Kim sana bu izni verdi."
Kırbaçını elinde sallaya sallaya öfkeyle Boran'a doğru ilerlerken genç adam sadece öyle dikiliyor ve boş bakışlarla yaşlı adamın kendisine doğru gelişini izliyordu.
Miray o an bağırmak istedi.
Bağırmak ve Boran'ı uyarmak ama bunu yapsa bile gencin dikkatini çekemeyeceğini iyi biliyordu.
Az önce de düşündüğü gibi, o adamın kendi dünyası vardı ve hiç kimse oraya ulaşamıyordu.İlk darbe sesini duyduğunda yüzünü perdenin arkasına sakladı. Ancak yine de merakına yenik düşerek izlemeye devam etti.
Boran hala aynı duruyordu. Yüzü Bekir'e doğru dönük ve ayakta dimdik.
Bekir ise acımasız bir şekilde elindeki kırbaçla onun bedeninin istediği bölgelerine darbeler indiriyordu."Gömleğini çıkar ve arkanı dön."
O an Miray izlediklerinin etkisiyle delirmiş gibi başını salladı. Boran'ın yerine cevap veriyordu. 'Hayır!' diyordu ama genç adam kendisi gibi düşünmeyi çoktan bırakmıştı demek ki...
Direnmedi.
Hayır demedi.
Uysal bir şekilde arkasını dönerek üzerindeki siyah gömleğini çıkardı.Bir kırbaç. İki kırbaç. Üç kırbaç...
Sonu gelmiyordu.
Sanki kulakları sonsuza dek hafızasına kazımaya yetecek kadar o sesle dolmuştu. Dolu gözlerinden birkaç damla birbirini izleyerek yanağından süzüldü.
İlk defa birine üzüldüğünü hissetti.
İlk defa birinin acısını duydu..."Bir daha benim verdiğim cezalardan kaynaklanan yaraları sarmaya kalkma. Yoksa kendin böyle yara bere içinde kalırsın."
Miray dolu gözlerle geldiği gibi arkasını dönüp giden adamın ardından uzunca bir süre bakakaldı. Nefes bile almıyordu. Kalbi durmuştu sanki...
Kendisini biraz daha toparladıktan sonra tekrar önüne döndü ve genç adamın kaldırımın üzerine yatan perişan haline baktı.
Canı çok yanıyordu.
Böyle durup izleyemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICI wattys2018
FanfictionResmini gördüğü ve hoşlandığı adamla evlenmek üzere evine götürülen genç kız çok geçmeden evleneceği adamın resimdeki genç olmadığını anlar. Evleneceği adam kendi yaşının iki katında zengin bir tüccar, resmini görüp hoşlandığı adam ise onun seyisidi...