FİNALEvet arkadaşlar bu hikayemizinde sonuna geldik. Çok severek yazdığımız bir hikayeydi. Ben Narmin Malik ve canım arkadaşım, ortağım Nazan adına bizimle beraber yürüdüğünüz için siz bütün okurlarımıza teşekkür ederiz. Umarız bu küçük hikayeyle kalbinize taht kurabilmişizdir. Artık biraz da Bebek Bakıcısı hikayeme zaman ayırmak istiyorum. Bekleyenlere duyurulur, sevinsinler🤗 Keyifli okumalar.
Neredeyse iki gündür hiç durmadan yürüyordu. Geldiği yoldan da daha fazla mesafe yürümüştü sırf yeniden o çayı geçmemek için, kucağında taşıdığı varlığı yeniden o ölüm nehrine sokmamak için...
Elleri titriyordu genç adamın, ayakları birbirine dolanıyordu her adımında. Dudaklarında sürekli aynı dua tekrar tekrar dönüp duruyordu."Allahım koru onu!"
Sadece tek bir şey istiyordu Tanrısından, sadece tek bir kişiyi. Kollarında taşıdığı kadınını. Evet kadınını! İki gün önce kalbini ve ruhunu kendisine teslim etmişti. Tenini okşamasına izin vermişti. Hiç tatmadığı sıcaklığına davet etmişti onu, lanet olası dünyadan uzaklaştırıp birkaç saniyeliğine de olsa cennetin var olduğuna inandırmıştı. Şimdi ise baygın bir halde kollarında yatıyordu. Sanki hiç var olmamışçasına gözlerini kapatmıştı, kendisini okşayan elleri güçsüz bir şekilde kucağında duruyordu, yüzündeki pembemsi renk ise yerini hiç sevmediği beyaza bırakmıştı. Evet beyazı sevmezdi hatta nefret ederdi o renkten, çünkü babası küçükken kendisine insan hayatının beyaz bir sayfa olduğunu ve hayattan beklentilerinin de bir kalem misali o sayfaya sürekli kaderlerini çizdiğini söyler dururdu. Babasının kaderinde ölmek yazılmıştı. O sayfa sevdiği için de aynı planı yapıyordu anlaşılan ama Boran buna izin vermeyecekti. Kucağında taşıdığı en değerli varlığını ölüme teslim etmeyecekti.
"Biraz daha dayan Miray!"
Uzaktan da olsa köşkleri görünüyordu. Büyüdüğü, hayatının bir çok kısmını orada yaşadığı evden sırf kucağındaki o kız için kaçmıştı ve yine de onun için tekrar geri dönüyordu. Geç olmamasını, zamanında yetişmesini yana yakıla dileyerek.
Tanıdık kapıya ulaştığında hızını biraz daha artırdı. Köşkün kapıcısı izlediği tepeden kendilerini görmüştü bile. Kapının açılması gecikmedi ve Boran hışımla anında içeri girdi.
"Ne oldu Boran kız öldü mü?"
Arkasından koşturan kapıcının sorusunu kalbi ağzında başını sallayarak cevapladı. Hangi ölümden bahsediyordu o salak? Öfkesinden dizlerinden ve belinden tuttuğu kadını biraz daha göğsüne bastırdı. Sanki ismi anılan melun varlıktan sevdiğini koruyabilecekmiş gibi.
"Hasta mı? Kız cayır cayır yanıyor!"
İkinci soruya cevap vermesine gerek bile kalmadı. Adam yanından fırlayarak patronuna haber vermek için evin içine girdi. Böylelikle kapı açılmıştı ve Boran da taşıdığı değerlisiyle beraber kapıdan geçerek içeri girdi.
"Nerede onlar dedin?"
Bekirin tiz, ürkütücü sesi duyuldu çok geçmeden ve merdivenlerden aşağıya doğru inen sert adım sesleri yükseldi.
"Bırak o kucağında taşıdığın kadını. O benim karım."
Boran hiçbir cevap vermedi neredeyse yanına kadar gelen adama sadece sert bir şekilde baktı. Ona dokunmasına asla müsade etmezdi ki... Hangi karıdan bahsediyordu, kucağında taşıdığı kadın kendi karısıydı, onun değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICI wattys2018
FanfictionResmini gördüğü ve hoşlandığı adamla evlenmek üzere evine götürülen genç kız çok geçmeden evleneceği adamın resimdeki genç olmadığını anlar. Evleneceği adam kendi yaşının iki katında zengin bir tüccar, resmini görüp hoşlandığı adam ise onun seyisidi...