Sabah olduğunda günün ilk ışıklarıyla uyandılar birbirlerine sarılıp uyuyan yeni çift. Yağmurdan korunmak için iri bir ağaç gövdesini ve kendilerine siper olan yeşil yapraklarını seçmişlerdi evleri olarak. Güneş yeniden doğduğunda ve sıcak şualarıyla tabiatı kucakladığında kalkıp yola devam etme vaktiydi. Öyle de yaptılar. İlk doğrulan genç adam oldu. Sevdiğinin kollarından sıyrılıp ayağa kalktığında güzelce etrafı süzdü. Hala yalnızlardı. Tabiii ağaçtan ağaca koşturan sincapları ve birbirinden güzel şarkılar söyleyen kuşları saymaz isek. Boran yeniden doğmuş gibi ışık saçıyordu, nihayet aradığı huzura kavuşmuştu, artık özgürdü. Miray da ondan farksız sayılmazdı. Genç kızın yüzünde tebessüm vardı ama garip bir şekilde yorgunluk da. Oysa ki daha yeni uyanıyordu."Miray, iyi misin?"
Genç kız adamla geçirdiği kısacık zamanda işaret dilini öğrenmişti. Hem hareketlerini zilemese bile endişeyle parlayan gözleri bütün gerçekleri, hissettiklerini açıklıyordu kendisine.
"İyiyim aşkım korkma, merak da etme endişelenecek bir şey yok. Sadece biraz yorgun uyandım, nedenini bilmiyorum.."
Boran'ın öasum bakan kehribarları buğulanınca dediklerine inanmadığını anladı. Onu kandıramamıştı gerçi kendini de kandıramıyordu. İyi değildi, gözlerinin içi yanıyor, beyni içine davul yerleştirilmiş gibi sıkılıyor ve bütün bedeni zangır zangır titriyordu.
"Galiba hastalanıyorum."
Fısıltıyla söylediği sözler genç adamın büyük bir endişeyle yanına sıçramasına sebep oldu. Boran anında yanına diz çöküp iri elleriyle kızın alnını avuçladı. Ateşler içinde yanıyordu kadın, bu haliyle nasıl havale geçirmemişti anlamıyordu. En kötüsü de o gece boyunca böyle yanarken bedenine sokulduğu halde kendisi nasıl hissetmemişti ki?
"Korkma sadece basit bir ateş."
Genç adam iri elini yanağının üzerinde duran narin elin üzerine koydu. İlk defa endişeden ölecek kıvamdaydı. Nefes bile alamıyordu, tek düşünüp durduğu şey şu kahrolası ormanda sevdiği kadını nasıl iyileştireceğiydi. Miray'yı bileğinden kavradığı gibi kucağına aldı ve genç kızla beraber hızlı adımlarla göle doğru yürüdü.
Miray hala ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Buz gibi suya gireceğinin farkındayken bile hala sırıtıyor ve yaptığı saçma şakalarla sevdiğinin gönlünü okşamaya çalışıyordu."Demek sabah banyosu yapacağız ha Boran bey, üstelik sizin kollarınızda taşınarak. Ben bu lüksü her sabah isterim ama."
Genç adam kıvıırcık saçları arasında dolaşan eli yanağına geline dudaklarıyla yakalayarak öptü. Kızda hissettiği sıcaklık canını yakıyordu oysa gece boyunca tenini okşarken ondan aldığı sıcaklıkla ne kadar da huzurluydu.
Suya ilk adım attıklarında ikisi de tenlerine değen soğuk su temasıyla irkildiler. Boran için daha zordu çünkü beden ısısı normaldi fakat Miray suyun serinliğine çabuk adapte olmuştu. Tek endişesi sevdiği adamın da üşütüp hastalanacağıydı.
"Serin su iyi geldi, artık çıksak mı?"
Birkaç defa kızla beraber suya dalıp çıkan adam titreyen nefesini ona belli etmemeye çalıştı. Yüzü gülerken ne kadar üşüdüğünü belli etmesinler diye birbirine sıkıca bastırdığı dudaklarını kızın alnına yasladı. Beden ısısı hala çok yüksekti, biraz daha suda durmaları gerekecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICI wattys2018
FanfictionResmini gördüğü ve hoşlandığı adamla evlenmek üzere evine götürülen genç kız çok geçmeden evleneceği adamın resimdeki genç olmadığını anlar. Evleneceği adam kendi yaşının iki katında zengin bir tüccar, resmini görüp hoşlandığı adam ise onun seyisidi...