Kalpsiz canavarın buzdan çevrili kalesinde bir günü daha geride bırakmıştı Miray. Sabahın erken saatlerinde uyanmasına rağmen yattığı yataktan kalkmaya yeltenmiyordu.
Kalksa her şey yeniden başlayacaktı çünkü. Yine o adamın yüzünü görmeye mecbur kalacak, yine öfkesine yenik düşecekti.
Öfkelendiğinde inadının geri adım atmayacağını çok iyi biliyordu genç kız. İnadı ise bu evde işe yaramıyordu. İstediğini elde edememesi bir yana, büyük bir zarara uğratıyordu kendisini.
Bileğindeki sızı hala dün geceyi hatırlatıyordu ona. Ne kadar yanlış bir karar verdiğini, ne kadar yanıldığını kanıtlıyordu.
Bir resimle...
Sadece kahrolası bir resimle aptal kızlar gibi kanıp hayatını tehlikeye atmıştı. Bir resimle evliliğe giden yolda ilk adımını atmıştı sorumsuzca...."Aptalsın Miray. Büyük bir aptalsın hem de..."
"Boran ahırdaki diğer atların da bakımını sen yapacakmışsın. Bekir bey öyle emretti. Bugün erzak gelecek onları da sen karşılayacaksın, o zamana kadar işini bitirmiş ol."
Bahçeden gelen kalın ses son günlerde Mirayın yüzünü güldüren nadir mucizelerdendi.
Hızlıca yataktan kalkarak pencerenin önünü kapayan kalın perdelerinin arkasına saklandı.
Bahçeyi net bir şekilde görüyordu.
Boran yine kendi atını bahçe hortumuyla yıkıyor, sıcaktan bunalan hayvanı rahatlatıyordu. Bir eliyle de uzaktan kendisine talimatları veren evin kahyasının dediklerini onaylıyordu tabii.Çok güçlüydü. En azından fiziki bakımdan zayıf olduğunu söyleyemezdi genç kız.
Çıplak sırtındaki her bir kas kollarının hareketiyle yer değiştiriyor güçlü bir vücuda sahip olduğunu ortaya seriyordu.
Boyu uzun bacakları da kuvvetliydi. Bir sabah bahçede koşmasına tanık olmuştu. Koşarken elde ettiği hız normal bir insanın yakalayabileceği bir hız değildi.
Her haliyle güçlüydü genç adam ancak yine de Bekir denen o canavara boyun eğmekte diretiyordu.Bakışları uzun bir süre adamın üzerinde kalmıştı. Bahçeden içeriye süzülen hafif rüzgar perdeyi içeri savurarak yüzüne çarpınca daldığı düşüncelerinden ayrıldı. Gözleri gerçek anlamda baktığı yerle buluşunca genç adamın sıcak kehribarlarının kendisini izlediğini fark etti.
Yine aynı soğuk ve hissiz maske asılıydı yüzünde. Yine umursamazdı.
Perdeyi tekrar yerine çekerek sırtını pencere döndü.
Rüzgar hala inatla içeri sızıp perdeyi evin içine üfürüyordu.
Öfkeyle pencereden uzaklaştı."Nasıl bir hayat yaşadın acaba? Neden bu kadar duygusuzsun?"
Düşüncelerinin aksine dün geceki görüntüleri geldi aklına. Zaten son zamanlarda düşüncelerinde epeyce bir kararsızlık yaşıyordu.
Başını sallayarak avuçlarıyla şakağını sıktı, oflayarak yeniden yatağına oturdu. Dün gece aklından çıkmıyordu bir türlü. Ne gördüğünü iyi hatırlıyordu genç kız. Yanılması imkansızdı...Bileğini sardığında yüzündeki ifade acı çeken bir insanın yüz ifadesi gibi kaskatıydı. Hüzünlüydü...
Boran dün gece duygularına ilk kez gün yüzüne çıkma şansı tanımıştı. Hatta kıza kalırsa dün gece ilk defa kendi olmuştu genç adam. Adamı ona sorsalar öyle anlatırdı. İlk defa buzdan bir duvar değil de, bir insan gördüğünü anlatırdı soranlara...Yeter Miray kendine gel. Bu evde kimse iyi değil. Kimse insan değil....
Bir şeyler düşünmeliydi. Bir yolunu bulup buradan kaçmak zorundaydı. O adam kendisine fazla zaman tanımayacaktı, sarhoş olduğu her an gururunu inciterek verdiği sözü umursamadan, saplantılı isteğinde geri adım atmakta çekinmezdi, genç kız bunu çok iyi biliyordu.
Gözlerine baktığında gri halelerin ardıdaki gaddarlığı çok net görebilmişti çünkü. Bekir bu hayatta tanıyıp tanıyabileceği en zalim adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARICI wattys2018
FanfictionResmini gördüğü ve hoşlandığı adamla evlenmek üzere evine götürülen genç kız çok geçmeden evleneceği adamın resimdeki genç olmadığını anlar. Evleneceği adam kendi yaşının iki katında zengin bir tüccar, resmini görüp hoşlandığı adam ise onun seyisidi...