#16

7.5K 657 411
                                    

Furkan: Enes kapıyı aç. 23.55

Furkan: Anahtar yanımda değil. 23.55

Furkan: Geç geldim ama sebebim var kapıyı aç anlatayım. 23.56

Furkan: Ben böyle güzel bir günde seni yalnız bırakır mıyım? 23.57

Furkan: Bak sana gül aldım. En sevdiğin çiçek.

Furkan:

Furkan: Aslında erken gelebilseydim ilk aldığım anda atacaktım bu fotoğrafı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Furkan: Aslında erken gelebilseydim ilk aldığım anda atacaktım bu fotoğrafı.

Enes Çevrimiçi

Enes: Nereden geldiysen oraya git.

Enes: İnsan bir kere bile haber verecek vakit ayıramaz mı Furkan?

Enes: Ne kadar endişelendim biliyor musun?

Furkan: Birtanem kapıyı aç valla anlatacağım amk.

Enes: Bekle, başımın belası.

FURKAN

Mahcup hissediyor ve deli gibi utanıyordum. Onu bekletmekten, onu hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ediyordum. Enes'i ne zaman hayatımın merkezine koydum, bilmiyorum. Şikayet etmiyorum, korkuyorum. Onu kaybetmekten.

Kapı açıldığında elime aldığım gülleri biraz daha sıktım. Kafamı yerden kaldırarak ne yapacağını bilemeyen gözlerle ona baktım. Saçları dağılmıştı, gözleri şişmişti. Onu bu halde gördüğüm için daha çok utandım.

Bana bir süre baktıktan sonra kapıyı açık bırakıp içeri girdi. Korkak adımlarla peşinden girdiğimde kapıyı kapattım. Salona girdiğimde gözlerim önce sandalyede oturan güzel çocukta takılı kaldı. Ardından binbir emekle hazırlanan masada. Bir sandalye çekip karşısına oturdum. Uzanıp ellerini tuttum. Bakışlarımı gözlerine diktim. Parıltılarla karşılaştığımda yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Parmaklarıyla oynamaya başladığımda, başını yanına eğip beni izlemeye başladı.

"Neden gelmedin?"

"Cebimde hiç para yoktu. Sana güzel bir şey almak istedim. Okul çıkışında çalıştım 2 saat. Daha sonra kazandığım parayı çaldırdım. O sinirle sana yazamadım. Daha sonra tekrar iş aramaya başladım. Bir yerde iş buldum. Orada da bir miktar para kazandım. Sonra sana bu gülleri aldım." Gülümsememeye çalışıyordu, yüzü kızarmıştı.  Bir elimi ellerinden çekip dağınık saçlarını okşadım.

"Sonra, şehrin bir ucuna gitmişiz. Telefonum şarjı bitmiş. O paranın devamını da buraya gelmek için taksi parasına harcadım. Telefonu da takside şarja taktım. Anca gelebildim kocacığım özür dilerim."

"Yemeği üç kez ısıttım. Saatlerce seni bekledim. Çok endişelendim şerefsiz. Korktum sana bir şey oldu diye."

Ellerini elimin arasından çekip birden boynuma sarıldı. Gülümseyerek kollarımı beline doladım. Burnumu boynuna girip bebeksi kokusunu içine çektim. Parfüm kullanmazdı sevmezdi. Ben de istemezdim zaten. Kafasını geriye atıp yakın mesafeden bana bakmaya başladı. Gözlerimizi kapatıp birbirimize yaklaştık. Kalben zaten yakındık, şu an sadece aradaki mesafeyi kapatıyorduk. Burunlarımız birbirine değdiğinde burnumu, burnuna sürttürdüm. Gözlerimi açıp yüzüne baktığımda yüzündeki huzurlu gülümsemeye şahit oldum. Uzanıp dudağının kenarını öptüm.

Dudağının kenarındaki ufak gamzeye dokunup konuştum.

"Burası benim yuvam."

Gözlerini açmadan boynumdaki bir kolunu çekti. Elini kalbimin üstünde hissettiğimde hülyalı hülyalı ona baktım.

"Burası benim yuvam."

ÇOK ROMANTİKSİNİZ FIŞKILAR

alexithymia. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin