"Anne, biz geldik." Anahtarları bıraktıktan sonra Enes'e gülümseyip salona yürüdüm.
"Hoşgeldiniz." Annem bacak bacak üstüne atmış, elleri bacakları bacaklarının üstünde öylece duruyordu.
Enes'in bu durumdan gerildiğini anlamıştım. Annemle ilişkimizi konuşacak zamanda, annemin bu yüz ifadesi ikimizi de korkutmaya yetmişti sanırım.
"Oturun." Hiçbir şey demeden oturduk. Enes'in aramıza Çin Seddi koyma gibi bir durumu vardı. Yoksa bu mesafe başka türlü açıklanamazdı.
"Enes senin yastığının altında neden Furkan'ın fotoğrafları var?"
Siktir. Kalbim kasıldı ve hızla atmaya başladı. Enes'in öylece kaldığını hissediyordum. Heyecan ve korku tüm bedenimi esir almıştı.
"Ben Enes'in odasında kaldım ya anneciğim?" Duraksayıp gülümsemeye çalıştım. "Benim fotoğraflarıma bakıyorduk sonra orada kalmış işte." Annemin bakışları daha da sertleştiğinde Enes'e baktım. Bakışları sehpanın üstündeki defterdeydi.
"Günlüğüm." Dedi mırıltıyla. Sesi o kadar güçsüz ve aciz çıkmıştı ki... onu alıp evden çıkmak istemiştim.
"Tanıdın değil mi Enes, günlüğünü?" İğneleyici bir tonda konuştuğunda sinirle gözlerimi kapattım.
"Anne sen neden insanların odasını karıştırıyorsun? Özeline kadar giriyorsun?" Annem yerinde rahatsızca kıpırdanıp Enes'e bakmaya başladı. Bakışlarından ben bile rahatsız olduğumda hızla Enes'in elini tuttum. Elini çekecek gibi olduğunda daha sıkı tuttum.
"Furkan çek o elini." Anneme aynı sert bakışıyla bakmaya başladım. Ve tuttuğum eli havaya kaldırıp gülümsedim. "Evet anne biz birbirimize aşık olduk."
Gözlerini kırpmadan bize bakmaya başladı. Birden ayağa kalkıp salondaki her şeyi kırıp dökmeye başladı.
"Benim oğlum erkekle sevgili olamaz!" Bağırmaya başladığında Enes'in ağladığını görmemle beynimde şimşekler çakmaya başladı.
"Ülkede kız mı bitti oğlum? Bu nasıl bir azgınlık? Türkiye burası Türkiye! Duyulursa ne olur biliyor musunuz?"
Ayağa kalkıp anneme doğru yürüdüm. "Biliyoruz, umrumuzda da değil. Birbirimizi sevdiğimiz için neden korkalım? Bunun neresi azgınlık? Sen gerçekten benim annem misin?"
Yanağıma yediğim tokatla Enes'in yanıma gelmesi bir olmuştu. "Furkan sus yalvarırım." Koluma yapışıp beni susturmaya çalışıyordu. "Sen hep ne yaptın anne? Kendi kriterlerine göre kız aradın. Kendi egon yüzünden sevmediğim insanları karşıma çıkardın. Ben Enes'i seviyorum. Ben mutluyum."
"Topla pılını pırtını Bursa'ya dönüyorsun benimle." Enes'in elinden kurtulup kahkaha atmaya başladım.
"Hiçbir yere gelmiyorum. Beni buraya gelmem için zorlayan sendin unuttun mu?" Annem iğrenir gibi bir bakışla bize bakıp elini tehdit edercesine salladı.
"Babana söylerim bu yediğiniz haltları."
"Git istediğine anlat 'yediğimiz bu haltları.'" Sonlara doğru kelimeleri baskın bir şekilde söylediğimde odama gitti.
Enes'e döndüğümde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görmüştüm. Sarılmak için adım attığımda geriye doğru bir adım attı.
"Annenle kötü olmana izin veremem. Özür dilerim."
Dış kapıya doğru koşup kapıyı çarpıp dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alexithymia.
Short Story"Işığı kapatta gel. Mum üfleyeceğim." Dediğini yapıp ışığı kapatıp yanına oturdum. Mumdan çıkan ışık ikimizin de yüzünü aydınlatıyordu. "Karanlıkta da kaçabilir miyim bu hislerden Furkan? Yakalar mı beni?"