'Bana Kyungsoo'yu Geri Ver - Kısım I'

390 39 21
                                    

Uzun ve sıkıcı bir geçiş bölümüyle hepinize merhaba arkadaşlar. Bölüm benim içime sinmedi, gerçekten sinmedi ama yazacak başka bir şey bulamadığım için atıyorum. Bu bölümü hep kurguluyordum ve yazmak istiyordum hiç hayalimdeki gibi olmadı. Umarım siz beğenirsiniz. Bölümleri kısa tutmaya, uzatıp sizi sıkmamaya çalışıyorum ama istemsizce uzun oluyor, üzgünüm. Umarım sıkılmaz ve eğlenirsiniz.

İyi okumalar...

"Elini ondan çek."

Bana öfkeyle bakan sinirli esmer çocuğa şokla bakakaldım. Bu nasıl olabilirdi ki? Beni nasıl görebilir ve üstüne üstlük bileğimi neredeyse acı verecek kadar sıkıca tutabilirdi? Ne yapacağımı bilemedim ve yatakta yatan beyaz tenli dolgun dudaklı çocuğa baktım. Göğsünün üstünde beyaz dumanlar yavaş yavaş yukarı sızıyordu ve benim onu oradan çekip almam lazımdı ama öte yandan bu çocuk ona çok değer veriyor olmalıydı. Bir ruhun bedenini terk etmemesi durumuyla daha önce hiç karşılaşmamıştım fakat böyle bir durumun meydana gelmesinin sebebi onu dünyaya sıkı sıkı bağlayan bir sevgi bağı olmasaydı.

Ne yapacağımı gerçekten bilmediğim için boştaki elimle, kolumu tutan esmer çocuk fark etmeden hemen beyaz dumana dokundum ve onu ismi Do Kyungsoo olan çocuğun göğsünden içeri geri ittim. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdı esmer çocuk öfkeyle. Ayağa kalkmış bana öfkeyle bakarken, arkadan, "Jongin," sesi duyuldu.

İsminin Jongin olduğunu öğrendiğim çocuk dönüp arkasına baktı ve ona seslenen çocuğa, "Kyungsoo! Ah Tanrım" diyerek atıldı ve onu kollarına alıp saçlarına öpücükler kondurmaya başladı.

Kyungsoo, beni fark edince, "Jongin," dedi. "Bu kim? Hemşirelerden biri mi?"

"Sen," dedi Jongin şaşkınlıkla. "Onu görebiliyor musun?" Kyungsoo bana bakıp kafasını salladı. "Görmemem mi lazım?" dedi. "Aslında evet, görmemen lazım. O bir ölüm meleği." dedi Jongin çok doğal bir şeyden bahsediyormuş gibi. Kyungsoo yutkunarak bana baktı. "Canımı almaya mı geldin?" dedi.

"Evet." dedim. "Ama sonra şu çocuk bileğimi tuttu, bende korktum ve ruhunu bedenine geri koydum."

"O zaman, ona yaşamını geri verdin değil mi? Hastalığını da yok ettin değil mi?" dedi Jongin, umut dolu gözlerle bana bakarak. Yutkundum. Nasıl söyleyebilirdim ki? Nasıl ona kollarındaki çocuğun son üç gününün kaldığını söyleyebilirdim ki?

Bu da kurallardan biriydi. Eğer geçerli bir sebebi varsa bir insana yaşaması için son üç gün verilirdi. Ve Kyungsoo'nun geçerli bir sebebi yoktu gördüğüm kadarıyla ve ben kurallara karşı gelmiştim.

Kyungsoo gözlerime baktı ve bakışlarından, bir sorun olduğunu anladığını anlamıştım. Kendimi gülümsemeye zorladım ama olmadı. "Bir sorun mu var?" dedi Jongin. "Senin gördüğün şeyleri nasıl görmeye başladım Jongin? Tuhaf değil mi?"

"Senin gördüğün şeyler mi?" dedim ve o anda on sekiz köşeli jetonum kafama düştü. "Aa! Sen ruhları görebiliyor musun?" dedim. Jongin kafasını salladı, "Ruhları, ölüm meleklerini. Bir kaç tane de tuhaf yaratık görmüştüm ama uzaktan." dedi. "Ben hâlâ yaratık görmedim hiç."

"Bunu neden yaptın?" dedi Jongin bir anda konuyu değiştirip. "Neyi?" dedim. "Kyungsoo'nun ruhunu neden almadın?" dedi. Yutkundum. "Çünkü," dedim. "Dünyaya senin sayende kuvvetle bağlanmış bu yüzden bedeninden çıkmak istemedi, sende beni korkutunca ruhunu bedenine geri koydum." dedim. "Benden korktuğun için mi?" diyerek güldü Jongin ve kolunu omzuma attı. "Adın var mı? Çok tanıdık birine benziyorsun?"

Ne saçma bir soruydu bu. "Baekhyun." dedim. "Ben Jongin, bu da sevgilim Kyungsoo." dedi Jongin. "Evet, o kadarını anlayabildim." dedim. "Baekhyun mu? Byun Baekhyun mu?" dedi Kyungsoo hayretle.

Angel of Death (ChanBaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin